16 Ağustos 2009 Pazar

godsyndrome | böyle blog dostlar başına!

merabayın sevgili blogmania okurları. yine bir blog tanıtımıyla karşınızdayım. ama bu blog öyle böyle bir blog değil. diğerleri de öyle böyle bloglar değillerdi, zaten bu yüzden tanıtıyoruz di mi? öyleböyle olsalar niye tanıtma ihtiyacı duyalım Allah Allah ya, bazen saçmalıyorsunuz. neyse şimdi sinirlenmiyim bi.

alsında baya tanınan baya okunan bir blog ama daha çok okunmalı daha çok tanınmalı, en birinci olmalı bence o blog! damat ferit'i, sevmemeli kimse, herkes o blogcuyu sevmeli falan mesela. çünkü o iyi bir insan. (damat kötü evet)

geyiği bırakıp bloga geçebilir miyiz artık? bi müsade ederseniz! efendim şimdi bu şahs-ı muhterem, godsyndrome oluyor. blogu da kendi ismiyle aynı zaten. isminin anlamı Tanrı sendromuymuş. niye öyleymiş? ne biliyim deli galiba.

bi defa ben bu blogu çok geç keşfettim ve bunun üzüntüsünü yaşıyorum hala.. çünkü arşivi okuyup bitirmeyi "yemiyor" ve neler yazdığını neler kaçırdığımı çok merak ediyorum.. nasip kısmet diyelim napalım.. ha onu diycektim, daha çook uzun zamandır okumuyor olmama rağmen, başucu bloglarımdan oldu resssmen. blog okumaktan sıkıldığım bazı zamanlarda bile godsy yazmışsa hiç sıkılmadan acayip bir keyifle okuyorum yazdıklarını. o gün bu gündür (izlemeye aldığım günden bahsediyorum) tek yazısını beğenmemiş değilim sanırım. o derece manyak bu adam ulan!

blog kişisel bir blog. adam bunalım bir adam. aynı zamanda güzele düşkün bir adam. çapkın godsy ahaha :P yok be çapkın falan değil, öyleyse de Allah'la kendisi arasında bloga yazmıyor öyle şeyler. ünlü kadınlardan bahsediyor sadece. bi de sevemediğim kadınlar bölümü var, orda da bi çok insanın güzel-çekici bulup da kendisinin sevemediği kadınları yerden yere vuruyor. örnek mi istiyorsun? al sana örnek!

şimdi diyeceksin, diğer bloglardan farkı ne ki bu blogun, tuttun bize anlatıyorsun? de de çekinme. ben de cevaplayayım. arkadaşım bi defa çok manyak cümleler kuruyor. yani sen diyorsun ki ali ata baktı, o diyor ki ... onun ne dediğini kestiremiyorum bile bak, çünkü olmadık şeyler söylüyor! (bu oyunumu sevdim ama laf aramızda :P)

geçenlerde mesela, tutmuş komşusunun balığıyla konuşmuş.. balığı da konuşturmuş yaa! o yazı o kadar güzel bir yazıydı ki, o kadar güzeldi ki, ben şimdi bir bölümünü buraya kopyalıycam öyle güzeldi...

"Aldım balığı karşıma ona okyanusu anlattım.Hedefin olsun dedim,ulan leğenin içindeyim ne hedefi dedi,olsun dedim.Pozitif ol dedim.Sen balıksın, titre ve kendine gel dedim. Balık havaya girmişti.Ankara okyanusa yakın mı dedi,ölçmedim dedim. Peki bu şehirde bir deniz var mı dedi,öyle olsaydı bu şehrin ismine çok ayıp olurdu dedim.En azından şehrin ortasından sen gibi geçen bişey var mı diye sordu? Ben gibi derken ne demek istiyorsun lan dedim.Öyle değil Paris’teki sen gibi dedi.Haa dedim,yok dedim.EEE dedi balık ve galiba sinirleniyordu.İnanmak dedim başarmanın dedim yarısıdır dedim.Hadi lan ordan manasında bir küfür etti balık. Ben de sinirlendim, balık olmayı kabullenenler leğende yaşamaktan şikayet etmesin o zaman dedim.Güldü balık." (yazının tamamı da burda bak.)

genel anlamda dediğim gibi, bunalım kokusu duysan da blogda, bunalım halini bile öyle bir anlatıyor ki, utanmasan eğleniyorsun.. ben utanmıyorum eğleniyorum mesela. sen de yapabilirsin inanırsak olur. misal diyceksin yine, hemen diycem ben de..

"Ciğerimin akı kansere yavşarken,karasını üzüm suyunda bekletmek herşeyi unutturuyor bana.Yinede can sıkan şeylerde olmuyor değil.Bu tür cümlelerede bayılırım.Olumlu mu, olumsuz mu anlayamazsın (salak mısın-olumsuz)" (bu yazının tamamı ise şurda)

birkaç yazısının daha linkini vermek istiyorum sana sevgili okur. bu sefer pek kapsamlı bir blog tanıtımı yaptığımı düşünüyorum Allah utandırmasın. yalnız bişey demeden edemiycem, başlıklara bakıp da bunelan gibi tepkiler verme, önyargılı olma. çünkü godsy başlık bulma özürlü bir arkadaşımız. biz onu böyle kabul ettik böyle bağrımıza bastık, sen de böyle yapmayı dene. baktın olmuyo, hayırlısı de o zaman ama dene yani bi önce.

mesela bir godsy eğitim neferi var, oy oy oy..

bir içimdeki çello var, of of of..

bir telekulak var, aman aman aman..

bir lanet var, ki buna diycek söz bile yok, direk alıntı yapıcam..
"Gece fazla 3 ve fazla 38.Hatta fazla sessiz.Korku tünelinin içinde bir atlıkarınca.Sıkı tutun, başını yukarı kaldırma.İlerlediğini zannet ve hızlı diye sevin.Diğerlerine bak,senin önünde gidenin kibrini kokla ve ses çıkarma.İnmek iste ama ineceğin yerin korku tüneli olduğunu unutma.Gözlerini kapat korkmamak için ve durmadan yürü.Çık tünelden dönme dolapta al soluğu.Yükseldiğini zannet ve boyum uzadı diye sevin.Eğlen-sıkıl-kork-değiştir... ama;Lunaparktan asla çıkamayacağını unutma."

bir de turuncu olasılıklar var, en güzellerinden..

bu yazılara göz atmanı şiddetle öneririm. şiddete karşı da değilim zaten. ama konu bu değil. bu adam yazıyor abi. gidip dandik dandik şeyler okunacağına deli godsy okunsun bence. gözünüz cümle görsün hıh! :P

herkese iyi geceler-sabahlar-gündüzler-akşamlar dilerken, sevgiyle kalmanızı ve sevdiklerimi sevmenizi temenni ediyorum. 4 gün sonra da ramazan geliyor bu arada. o zamana kadar yazı yazamayabilirim buraya. şimdiden hayırlı ramazanlar dilerim herkese, büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden akranların yanaklarından öpmeyi ise asla ihmal etmem. hadi görüşürüz gadasını aldıklarım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder