Saati sabahın körünü göstermekte olduğundan yine içinden lanet olsun yine sabah yine iş yine ben bu saatte ayaktayım diyerek söylenmiş. Ayak üstü bir şeyler atıştırıp yine her sabah olduğu gibi, takım elbisesini giyip lanet kravatını bağlayıp aynada kendine şöyle bir baktıktan sonra, kapıdan çıkarken asık suratını evde bırakıp gülümsemeyi vermiş hemen yine her zamanki gibi. Ver sırıtmatı ver sırıtmayı.
Neyse yola çıkmış işe gitmek için, işi yeri evine çok yakın olduğundan dolayı yürüyerek gitmektedir işe. 5 dakikalık yolda binbir türlü şey düşünmekte bazen küfür etmekte kendine veya birine, bazen de Mevlana kılığına bürünüp ne olursan ol gel kıvamında olmaktadır. Ne zaman kavuşacağım yarim İstanbul'a diye düşünür yine o arada. Bu düşünme iş yerine girerken IK'daki kızı görünce gider sevmeye başlar yine olduğu yeri. Anlayacağınız bu blogger çok ayran gönüllüdür.
Kısa bir yolculuktan sonra iş yerine gelir. Office Boy hemen kahvesini getirir ama gelir gelmez çalmaya başlayan telefonlar ve bir yığn işten dolayı kahvesinin sonunu getirdiği görülmemiştir. Sahada olmadığı zamanlarda acaba şu office boy office girl olsa ne kadar renklenebilirdi bu ofis diye düşünür, bazen de üniversiteden gelen stajyerlere pas versem mi acaba ve IK'daki kızlar keşke bizim katta çalışsalar diye içinden geçirir. Ama bu hayaller hiç bir zaman gerçekleşmez zaten kısa süreli heyecanlardır zihinsel bir moladır sadece:P
Tüm gün çalışan bloggerımız işten sonra eve gelmeden önce işten arkadaşlarıyla yemeğe gider akşam yemeği, evde hiç yemez yemek yapan yoktur çünkü. Bu bazen dert olsa da, kankalarla bir akşa yemeği paha biçilemez. Yemek, hoş sohbet falan derken akşam 9-10 gibi eve gelir. Bazen yalnız bazen arkadaşlarıyla bazen eğer biraz takıldıysa yabancı biriyle.
Eve geldikten sonra kanaklarla sohbet falan onlar evine gider yarın iş var bazen kalanlarda olur. Yalnız kaldığı vakitlerde saatlerimiz olur 00.00 bloggerımız çay kahve,iş,yemek derken blogger olduğunu hatırlar inernet alemine dalar. Daha bir renkli daha bir kavgalı bir ortama. 1-1.5 saatini de burada harcar.Readerdan takip ettiği blogarı okur, iki yorum yapar Friendfeed'te geyikler skype,msn türevlerine bir bakar konuşur eder saat 1,5 2 olunca da kapatır dükkanı gider kaz tüyü yastığına kafasını koyar ve uyur. Bunları hafta içi aralıksız gerçekleştirir bu blogger. Haftasonu daha eğlencelidir keşke hep haftasonu olsa gezsek tozsak der düşünür hep düşünür.
Son olarak nokta yerine bu blogger yazılarında "P:p" yi kullanır. Peki kim bu blogger? :D Bir blogger varmış bir blogger yokmuş. Develer tellal sinekler bişeyken bir gün bir blogger sabah uyanmış. Önce şöyle bir gerilmiş böyle kollarını sağa ve sola kocaman açarak. Gerilmişte gerilmiş az daha gerilse kemikleri kırılacakmış. Sonra yanına bakmış yine boş. Anlayacağınız yalnızmış bu aralar. Acı gerçekle yüzyüze kaldıktan sonra, kalkmış yüzünü yıkamış şöyle elini ucuyla ve yüzünüde silmemiş öyle ıslak ıslak kalmış suratı. Pek titiz bir blogger değilmiş zaten kendisi.
Saati sabahın körünü göstermekte olduğundan yine içinden lanet olsun yine sabah yine iş yine ben bu saatte ayaktayım diyerek söylenmiş. Ayak üstü bir şeyler atıştırıp yine her sabah olduğu gibi, takım elbisesini giyip lanet kravatını bağlayıp aynada kendine şöyle bir baktıktan sonra, kapıdan çıkarken asık suratını evde bırakıp gülümsemeyi vermiş hemen yine her zamanki gibi. Ver sırıtmatı ver sırıtmayı.
Neyse yola çıkmış işe gitmek için, işi yeri evine çok yakın olduğundan dolayı yürüyerek gitmektedir işe. 5 dakikalık yolda binbir türlü şey düşünmekte bazen küfür etmekte kendine veya birine, bazen de Mevlana kılığına bürünüp ne olursan ol gel kıvamında olmaktadır. Ne zaman kavuşacağım yarim İstanbul'a diye düşünür yine o arada. Bu düşünme iş yerine girerken IK'daki kızı görünce gider sevmeye başlar yine olduğu yeri. Anlayacağınız bu blogger çok ayran gönüllüdür.
Kısa bir yolculuktan sonra iş yerine gelir. Office Boy hemen kahvesini getirir ama gelir gelmez çalmaya başlayan telefonlar ve bir yığn işten dolayı kahvesinin sonunu getirdiği görülmemiştir. Sahada olmadığı zamanlarda acaba şu office boy office girl olsa ne kadar renklenebilirdi bu ofis diye düşünür, bazen de üniversiteden gelen stajyerlere pas versem mi acaba ve IK'daki kızlar keşke bizim katta çalışsalar diye içinden geçirir. Ama bu hayaller hiç bir zaman gerçekleşmez zaten kısa süreli heyecanlardır zihinsel bir moladır sadece:P
Tüm gün çalışan bloggerımız işten sonra eve gelmeden önce işten arkadaşlarıyla yemeğe gider akşam yemeği, evde hiç yemez yemek yapan yoktur çünkü. Bu bazen dert olsa da, kankalarla bir akşa yemeği paha biçilemez. Yemek, hoş sohbet falan derken akşam 9-10 gibi eve gelir. Bazen yalnız bazen arkadaşlarıyla bazen eğer biraz takıldıysa yabancı biriyle.
Eve geldikten sonra kanaklarla sohbet falan onlar evine gider yarın iş var bazen kalanlarda olur. Yalnız kaldığı vakitlerde saatlerimiz olur 00.00 bloggerımız çay kahve,iş,yemek derken blogger olduğunu hatırlar inernet alemine dalar. Daha bir renkli daha bir kavgalı bir ortama. 1-1.5 saatini de burada harcar.Readerdan takip ettiği blogarı okur, iki yorum yapar Friendfeed'te geyikler skype,msn türevlerine bir bakar konuşur eder saat 1,5 2 olunca da kapatır dükkanı gider kaz tüyü yastığına kafasını koyar ve uyur. Bunları hafta içi aralıksız gerçekleştirir bu blogger. Haftasonu daha eğlencelidir keşke hep haftasonu olsa gezsek tozsak der düşünür hep düşünür.
Son olarak nokta yerine bu blogger yazılarında "P:p" yi kullanır. Peki kim bu blogger? :D
0 comments:
Yorum Gönder