Neyse çok fazma çemkirmeyeceğim size. Çünkü iki blogu da gördüğümde çok sevindim ve sevdim. Ee napıyoruz otomatik olarak “ben sevdim siz de sevin” operasyonu başlatıyoruz.
Birinci blogumuz doğum anına göre gidersek “istasyon cafe”. Şimdi nasıl sevimli bir yer. Eeee mekanı keyifli yapan elbette içindekiler olduğundan mütevellit diyebilirim ki insan çıkmak istemiyor. Tabi bu durum cüzdana pek iyi yansımıyor, ne de olsa arkadaşımızın yeri diye öle beleş beleş oturmak olmaz. Ama burası sımsıcak. Oldukça da kalabalık aslına bakılırsa. Size yer yok yani (sevdiğini paylaşmayan yesari) . yani var daaaa, öle ön masalar hep dolu. Yerime oturmasın kimse lütfen. Hıhh...
İstasyon Cafe kimler tarafından işletiliyor ; LoLLa, Cemo, DeliRapunzel, Allegra'nde, Kediye Kafa Atan Psikopat Fare, Bekriya, Eliza Doolittle, Yaşlı doğmuş genç,kadın, Massacredmyself, DecisionS
İşte bu isimlerden bazılarını tanıyorum bazılarını tanımıyorum ne yalan söyliim. Ama hepsi bir araya gelince süper bir lezzet çıkmış ortaya. Parmaklarınızı yersiniz. Ağzının tadını bilenler için efendim...
Onlar kafenin girişinde sizi uyarıyorlar, ben de uyarmadan geçmiim..nasıl diyorlar;
“Henüz hangi ülke'de hangi il'de olduğu tespit edilememiş, okuyucu nerden bakıyorsa orada olan, manzarası kimi zaman eğlenceli kimi zaman hüzünlü, kimi zaman geyik kimi zaman ciddi olan cafemizde, kankalarınızla buluşup, fikirlerinizi paylaşabilirsiniz. Cafemizde her telden haberlere, görsellere, gündeme dair sokup sokuşturmacalarımıza, magazinden siyasete, internet ve sanal dünyadan bir çok konuya dair yazılar bulacaksınız.
Mutfaktaki şeflerimizin size sunmuş olduğu leziz yazılarla iyi vakit geçirmenizi dileriz...
Ha unutmadan;
Masaları çizittirmek,
Duvarlara yazmak,
Çamları devirmek serbesttir.
Kaybolan yazılardan ve blogculardan müessesemiz sorumlu değildir.
İstasyon Cafe”
Şimdi gelelim ikinci topluluk bloguna. Gerçi onlara topluluk demek ne kadar doğru olur bilmiyorum. Sayıyorum sayıyorum 3, sayıyorum sayıyorum 3. Ne o öle , 3 kişi bir araya gelmiş blog açmış filan. Pehhh. (kıskandığım çok mu belli oluyor , yok canımm)
Bak ne yazacağımı şaşırdım yine. Bi kere temaya, ismine filan bayıldığım için nereden giydirebileceğimi bulamıyorum. Yaa aman ben zaten öle sanat filmi filan sevmem, görün bakın nerde bölye popüler olmayan, ilginç, farklı , size bambaşka kapılar açacak film, kitap müzik var onu tanıtacaklar. Görürsünüz iştee. Yani ben takip ediyorum , siz de edin isterseniz. Yok yani; ayrı ayrı da takip ederdim de..Biliyorlar benim tembel olduğumu , bir araya toplamışlar o sebepten.Hele orda öle bi tanesi var. Hani WinstonWolfum neyse, Jilet abiye karşı da boynumuz kıldan ince. Ama o “dereotundannefretederim” kod isimli Okanitto neler yapacak merakla izliyoruz.
Ay kıskançlıktan blogun ismini yazmadım henüz...:)
Blog adı; “The Soul Kitchen”
Yazarlar; winstonwolf, Jilet, dereotundannefretederim
Ceza; 25 yıl..
Okuyun ve birşeyler öğrenin... Filmdi, müzikti, kitaptı.. çok bilmişin önce gidenleri.. entelektüel bunlar nan..
Neyse...Çok uzaklaşmayın...Hızımı alamadım ..Yakında tekil bloglar tanıtacağım...Aklımda süper bloglar var.. Uzun zamandır blog tanıtmıyorum. Hazır elimde böyle iyi malzemeler varken halka duyurmakta fayda var dedim. Etrafta gizli gizli örgütlenmeler görüyorum. Sessiz ve usulca yürütüyorlar çalışmalarını. Sonra bölee daaan diye çıkıyorlar karşımıza. Ben size ne yaptım peki neee?? Neden benden gizliyorsunuz bu organize çalışmalarınızı. Blogunuzu mu yiceem. Yoo, okur geçerim en fazla. Ama anlıyorum sizi. Ben blogmania yazarıyım diye tüm gareziniz. Hep rakip firma düşmanlığı bunlar. Ama hiç gerek yok yani, bakın ben bir çiçek dalı, yok çiçek değil hurma dalı, yok hurma olmaz.. zeytin dalı.. hah zeytin dalı uzatıyorum size. Anlayın işte kıymetimi.
Neyse çok fazma çemkirmeyeceğim size. Çünkü iki blogu da gördüğümde çok sevindim ve sevdim. Ee napıyoruz otomatik olarak “ben sevdim siz de sevin” operasyonu başlatıyoruz.
Birinci blogumuz doğum anına göre gidersek “istasyon cafe”. Şimdi nasıl sevimli bir yer. Eeee mekanı keyifli yapan elbette içindekiler olduğundan mütevellit diyebilirim ki insan çıkmak istemiyor. Tabi bu durum cüzdana pek iyi yansımıyor, ne de olsa arkadaşımızın yeri diye öle beleş beleş oturmak olmaz. Ama burası sımsıcak. Oldukça da kalabalık aslına bakılırsa. Size yer yok yani (sevdiğini paylaşmayan yesari) . yani var daaaa, öle ön masalar hep dolu. Yerime oturmasın kimse lütfen. Hıhh...
İstasyon Cafe kimler tarafından işletiliyor ; LoLLa, Cemo, DeliRapunzel, Allegra'nde, Kediye Kafa Atan Psikopat Fare, Bekriya, Eliza Doolittle, Yaşlı doğmuş genç,kadın, Massacredmyself, DecisionS
İşte bu isimlerden bazılarını tanıyorum bazılarını tanımıyorum ne yalan söyliim. Ama hepsi bir araya gelince süper bir lezzet çıkmış ortaya. Parmaklarınızı yersiniz. Ağzının tadını bilenler için efendim...
Onlar kafenin girişinde sizi uyarıyorlar, ben de uyarmadan geçmiim..nasıl diyorlar;
“Henüz hangi ülke'de hangi il'de olduğu tespit edilememiş, okuyucu nerden bakıyorsa orada olan, manzarası kimi zaman eğlenceli kimi zaman hüzünlü, kimi zaman geyik kimi zaman ciddi olan cafemizde, kankalarınızla buluşup, fikirlerinizi paylaşabilirsiniz. Cafemizde her telden haberlere, görsellere, gündeme dair sokup sokuşturmacalarımıza, magazinden siyasete, internet ve sanal dünyadan bir çok konuya dair yazılar bulacaksınız.
Mutfaktaki şeflerimizin size sunmuş olduğu leziz yazılarla iyi vakit geçirmenizi dileriz...
Ha unutmadan;
Masaları çizittirmek,
Duvarlara yazmak,
Çamları devirmek serbesttir.
Kaybolan yazılardan ve blogculardan müessesemiz sorumlu değildir.
İstasyon Cafe”
Şimdi gelelim ikinci topluluk bloguna. Gerçi onlara topluluk demek ne kadar doğru olur bilmiyorum. Sayıyorum sayıyorum 3, sayıyorum sayıyorum 3. Ne o öle , 3 kişi bir araya gelmiş blog açmış filan. Pehhh. (kıskandığım çok mu belli oluyor , yok canımm)
Bak ne yazacağımı şaşırdım yine. Bi kere temaya, ismine filan bayıldığım için nereden giydirebileceğimi bulamıyorum. Yaa aman ben zaten öle sanat filmi filan sevmem, görün bakın nerde bölye popüler olmayan, ilginç, farklı , size bambaşka kapılar açacak film, kitap müzik var onu tanıtacaklar. Görürsünüz iştee. Yani ben takip ediyorum , siz de edin isterseniz. Yok yani; ayrı ayrı da takip ederdim de..Biliyorlar benim tembel olduğumu , bir araya toplamışlar o sebepten.Hele orda öle bi tanesi var. Hani WinstonWolfum neyse, Jilet abiye karşı da boynumuz kıldan ince. Ama o “dereotundannefretederim” kod isimli Okanitto neler yapacak merakla izliyoruz.
Ay kıskançlıktan blogun ismini yazmadım henüz...:)
Blog adı; “The Soul Kitchen”
Yazarlar; winstonwolf, Jilet, dereotundannefretederim
Ceza; 25 yıl..
Okuyun ve birşeyler öğrenin... Filmdi, müzikti, kitaptı.. çok bilmişin önce gidenleri.. entelektüel bunlar nan..
Neyse...Çok uzaklaşmayın...Hızımı alamadım ..Yakında tekil bloglar tanıtacağım...Aklımda süper bloglar var..
0 comments:
Yorum Gönder