"İnsanlık tarihinin sözde en medeni dönemlerini yaşandığı bir dönemde; Hocalı’da, bütün dünyanın görmezden geldiği bir katliam yaşandı. Yirminci asrı; Türk’e acı, ızdırap ve dert asrı olarak hatırlatacak zulümlere bir yenisi daha eklendi.
1992 yılı 25 Şubat akşamı saat 23.00’da Ermenistan ordusunun “Artsah Halk Kurtuluş Ordusu” adını verdiği, Dağlık Karabağ’ın silahlı Ermeni çeteleri ve SSCB’den kalma 366. Alay’a bağlı Rus komutan ve askerleri, çaresiz, kaderine terk edilmiş, savunmasız Hocalı halkına saldırdı. Onlarca Azeri Türk’ü, akşamdan sabaha kadar savaşarak öldü. Şehrin giriş çıkış noktaları kapatıldı… Sonra bir çıkış yolu bırakılmaya karar verildi… Canlarını kurtarmaya çalışan insanlar bu yolla şehri terk etmek isterken, Ermenilerin tuzağına düşürülerek vahşice katledildiler.

Ne yazıktır ki, tarihin ve insanlığın bu en kanlı trajedisi Hocalı’da yaşanırken ve üstelik masum insanların zalimce katledildiği olayların video kayıtları ve belgeleri de mevcutken; dünya kamuoyu konuya gerekli alakayı göstermemiştir. Bu sebepten ötürü Hocalı vahşetinin, dünya devletleri ve uluslararası örgütlerce soykırım olarak tanınması sağlanamamıştır.
Rusyalı savaş muhabiri Yuri Romanov gördüklerii şöyle anlatıyor:
“Altı yaşında, kafası sarılı bir kız çocuğu gördüm… Sargı, çocuğun her iki gözünü kapatmış şekilde sarılıydı. Kameramı kapatmadan ona doğru eğildim:
- Neyin var tatlım?
- Gözlerim yanıyor. Gözlerim yanıyor. Amca… Gözlerim yanıyor!
Doktor sırtıma elini vurdu.
- Gözleri kör olmuş. Onun gözlerinde sigara söndürmüşler... Bize getirdiklerinde gözlerinin içinde sigara izmaritleri vardı.
ABD’li gazeteci Thomas Goltz anlatıyor:
“Fotoğrafçı arkadaşım öyle etkilenmişti ki, fotoğraf çekebilmesi için kendisini objelerin üzerine doğru itmem gerekiyordu. Cesetler, koparılmış uzuvlar… Her bakımdan mide bulandırıcıydı… Bazı cesetlerin cinsiyetini anlamaya çalıştım ama yüzleri parçalanmış, tanınmayacak halde olanlar vardı. Bazılarının kafa derileri yüzülmüştü.”
Tüm bunlara rağmen, her yıl nisan- temmuz aylarında soykırım pastasını hazırlayıp önümüze sunan Ermenistan Devleti ve lobileri, kendi tarihlerinin karanlık yüzüyle hesaplaşmadan, arsızca Türk tarihine leke sürmeye çalışmaktadır. Demokratikleştirme adı altında ülke yönetimlerini kendi menfaatleri doğrultusunda tanzim eden bir takım devletler de sözde soykırım iddialarıyla, Türkiye üzerinde baskı kurmaya çalışmaktadırlar.
Sözde aydınlar ve milli değerlerden uzak bazı siyasetçiler de soykırım ve işgal suçlarını işleyen Ermenistan’la dostluk, kardeşlik türküleri söylemektedir. İşgalci Ermenistan ile dostluk yarışına girenlerin ellerine, I. Dünya Savaşı’nda Ermeni çetecilerinin katlettiği insanlarımızın, ASALA terör örgütünün katlettiği diplomatlarımızın, Hocalı’da soykırıma uğrayan soydaşlarımızın kanları bulaşmıştır.
Hoşgörü ve adalet timsali olan milletimiz tarihinin hiçbir döneminde yapmadığı bir şey için suçlanırken, yakın bir tarihte Hocalı’da acımasız bir katliama maruz kalmıştır.
Katledilenler ‘Türk’ olduğunda derin bir sessizliğe gömülen o şaşalı uluslar arası kuruluşlar ve devletler ‘Hocalı’ konusundaki umursamaz tavırlarını halen devam ettirmektedirler."
Tüm Hocalı şehitlerini rahmet ve minnetle anıyor, Türk Dünyası ve insanlığın bir kez daha başı sağolsun diliyorum. Ermeniler tarafından yapılan Hocalı Katliamını Unutmayalım. Unutturmayalım.! Her önemli günde olduğu gibi yine beğediğim yazılardan alıntı yazılarla burdayım. Okumanız dileğiyle.
"İnsanlık tarihinin sözde en medeni dönemlerini yaşandığı bir dönemde; Hocalı’da, bütün dünyanın görmezden geldiği bir katliam yaşandı. Yirminci asrı; Türk’e acı, ızdırap ve dert asrı olarak hatırlatacak zulümlere bir yenisi daha eklendi.
1992 yılı 25 Şubat akşamı saat 23.00’da Ermenistan ordusunun “Artsah Halk Kurtuluş Ordusu” adını verdiği, Dağlık Karabağ’ın silahlı Ermeni çeteleri ve SSCB’den kalma 366. Alay’a bağlı Rus komutan ve askerleri, çaresiz, kaderine terk edilmiş, savunmasız Hocalı halkına saldırdı. Onlarca Azeri Türk’ü, akşamdan sabaha kadar savaşarak öldü. Şehrin giriş çıkış noktaları kapatıldı… Sonra bir çıkış yolu bırakılmaya karar verildi… Canlarını kurtarmaya çalışan insanlar bu yolla şehri terk etmek isterken, Ermenilerin tuzağına düşürülerek vahşice katledildiler.

Ne yazıktır ki, tarihin ve insanlığın bu en kanlı trajedisi Hocalı’da yaşanırken ve üstelik masum insanların zalimce katledildiği olayların video kayıtları ve belgeleri de mevcutken; dünya kamuoyu konuya gerekli alakayı göstermemiştir. Bu sebepten ötürü Hocalı vahşetinin, dünya devletleri ve uluslararası örgütlerce soykırım olarak tanınması sağlanamamıştır.
Rusyalı savaş muhabiri Yuri Romanov gördüklerii şöyle anlatıyor:
“Altı yaşında, kafası sarılı bir kız çocuğu gördüm… Sargı, çocuğun her iki gözünü kapatmış şekilde sarılıydı. Kameramı kapatmadan ona doğru eğildim:
- Neyin var tatlım?
- Gözlerim yanıyor. Gözlerim yanıyor. Amca… Gözlerim yanıyor!
Doktor sırtıma elini vurdu.
- Gözleri kör olmuş. Onun gözlerinde sigara söndürmüşler... Bize getirdiklerinde gözlerinin içinde sigara izmaritleri vardı.
ABD’li gazeteci Thomas Goltz anlatıyor:
“Fotoğrafçı arkadaşım öyle etkilenmişti ki, fotoğraf çekebilmesi için kendisini objelerin üzerine doğru itmem gerekiyordu. Cesetler, koparılmış uzuvlar… Her bakımdan mide bulandırıcıydı… Bazı cesetlerin cinsiyetini anlamaya çalıştım ama yüzleri parçalanmış, tanınmayacak halde olanlar vardı. Bazılarının kafa derileri yüzülmüştü.”
Tüm bunlara rağmen, her yıl nisan- temmuz aylarında soykırım pastasını hazırlayıp önümüze sunan Ermenistan Devleti ve lobileri, kendi tarihlerinin karanlık yüzüyle hesaplaşmadan, arsızca Türk tarihine leke sürmeye çalışmaktadır. Demokratikleştirme adı altında ülke yönetimlerini kendi menfaatleri doğrultusunda tanzim eden bir takım devletler de sözde soykırım iddialarıyla, Türkiye üzerinde baskı kurmaya çalışmaktadırlar.
Sözde aydınlar ve milli değerlerden uzak bazı siyasetçiler de soykırım ve işgal suçlarını işleyen Ermenistan’la dostluk, kardeşlik türküleri söylemektedir. İşgalci Ermenistan ile dostluk yarışına girenlerin ellerine, I. Dünya Savaşı’nda Ermeni çetecilerinin katlettiği insanlarımızın, ASALA terör örgütünün katlettiği diplomatlarımızın, Hocalı’da soykırıma uğrayan soydaşlarımızın kanları bulaşmıştır.
Hoşgörü ve adalet timsali olan milletimiz tarihinin hiçbir döneminde yapmadığı bir şey için suçlanırken, yakın bir tarihte Hocalı’da acımasız bir katliama maruz kalmıştır.
Katledilenler ‘Türk’ olduğunda derin bir sessizliğe gömülen o şaşalı uluslar arası kuruluşlar ve devletler ‘Hocalı’ konusundaki umursamaz tavırlarını halen devam ettirmektedirler."
Tüm Hocalı şehitlerini rahmet ve minnetle anıyor, Türk Dünyası ve insanlığın bir kez daha başı sağolsun diliyorum.
0 comments:
Yorum Gönder