Aslında şu aralar çok maduruz ev olarak gelip yemek yapan yok hiç:)) Sadece geçen gün böyle dar akşam huhe:)) (yeni öğrendim bu tabiri de ) karşı komşumuz pek muhterem teyzemiz fıstıklı irmik helvası yapmış onu getirdi düdük makarnanın üstüne çok güzel gitti valla :)) Elleri dert görmesin. O da olmasa zaten bize bakan yok :)) Yarın da fiyonk makarna yapacağız çeşit olsun hep düdük makarna yenmez ki :))
Peki neden böyle bir inanış var halk arasında. erkeğin kalbine giden yol boğazından midesinden geçer diye. Çok basit bence şuna dayanıyor bu söylem. Şimdi erkeği ne kadar çok yedirirsen o kadar çok şişkinlik yapar insanda, bu şişkinlik uyku getirir ve erkeğin gece hayatını bitirir bir nevi bir uyuşukluk hali oluşur..Özellikle hamur işi falan tam isabet 12 den vurma :)) Dışarı çok çıkmamaya başlayan erkek kişisi haliyle yeni dişilerle karşılaşma olasılığı azalır. Daha sonraki aşamada o hamur işlerini, o güzelim mantıları, börekleri yemeye devam eden erkek kişisi haliyle göbeklenecek ve piyasa fiyatı düşecektir. İktisatta buna göbek eğrisi adı veriliyor. Ben ürettim bu teoriyi :))
Yani eskisi gibi karaborsada olan o delikanlı, göbeksiz, yakışıklı ellini sallasa elli değil böyle ancak 1-2 düşmeye başlayacak onlarda ya kör ya topal olacaktır. Bu durumda dışarıda umudu kapanan adamcağız bari elimizdekinden olmayalım hem bu yemekte yapıyor diye düşünerek önceden hiçte farkına varmadığı eşinin sevgilisinin ne kadar güzel, efendim ne kadar ince ruhlu olduğunu düşünmeye başlayacak ve kendini mecburiyetten de olsa aşkına verecektir. Olay bundan ibarettir işte.
Maharet siz de değil o göbek yapan bol karbonhidratlı yiyeceklerinizde. Ama adamı kendime bağlayayım dışarıda gözü olmasın diye o fidan gibi, üçgen vücutlu delikanlıyı ziyan edebilirsiniz. Ama tercih sizin tabi ki. Eski fit haliyle hatırlayıp onu sevebilirsiniz yine de :) Yeter ki gönüller bir olsun değil mi :)) (Bu da koca bir yalan huheh) Erkeğin kalbine giden yol nereden geçer. Boğazından? Midesinden? Çok saçma değil mi yemekle kanar mı insan. Bir cazibe bir işve daha iyi kandırır erkek kişisini. Ona ne istersen yaptırabileceğin bir silahtır bu işve. Mesela kendimden örnek vereyim bana ne kadar dolmalar börekler yapsanda mutlu olmayabilirim. O kadar manyağım yani. Haaa yemez miyim yerim tabi ki günah boşa gitmesin huhe:))
Aslında şu aralar çok maduruz ev olarak gelip yemek yapan yok hiç:)) Sadece geçen gün böyle dar akşam huhe:)) (yeni öğrendim bu tabiri de ) karşı komşumuz pek muhterem teyzemiz fıstıklı irmik helvası yapmış onu getirdi düdük makarnanın üstüne çok güzel gitti valla :)) Elleri dert görmesin. O da olmasa zaten bize bakan yok :)) Yarın da fiyonk makarna yapacağız çeşit olsun hep düdük makarna yenmez ki :))
Peki neden böyle bir inanış var halk arasında. erkeğin kalbine giden yol boğazından midesinden geçer diye. Çok basit bence şuna dayanıyor bu söylem. Şimdi erkeği ne kadar çok yedirirsen o kadar çok şişkinlik yapar insanda, bu şişkinlik uyku getirir ve erkeğin gece hayatını bitirir bir nevi bir uyuşukluk hali oluşur..Özellikle hamur işi falan tam isabet 12 den vurma :)) Dışarı çok çıkmamaya başlayan erkek kişisi haliyle yeni dişilerle karşılaşma olasılığı azalır. Daha sonraki aşamada o hamur işlerini, o güzelim mantıları, börekleri yemeye devam eden erkek kişisi haliyle göbeklenecek ve piyasa fiyatı düşecektir. İktisatta buna göbek eğrisi adı veriliyor. Ben ürettim bu teoriyi :))
Yani eskisi gibi karaborsada olan o delikanlı, göbeksiz, yakışıklı ellini sallasa elli değil böyle ancak 1-2 düşmeye başlayacak onlarda ya kör ya topal olacaktır. Bu durumda dışarıda umudu kapanan adamcağız bari elimizdekinden olmayalım hem bu yemekte yapıyor diye düşünerek önceden hiçte farkına varmadığı eşinin sevgilisinin ne kadar güzel, efendim ne kadar ince ruhlu olduğunu düşünmeye başlayacak ve kendini mecburiyetten de olsa aşkına verecektir. Olay bundan ibarettir işte.
Maharet siz de değil o göbek yapan bol karbonhidratlı yiyeceklerinizde. Ama adamı kendime bağlayayım dışarıda gözü olmasın diye o fidan gibi, üçgen vücutlu delikanlıyı ziyan edebilirsiniz. Ama tercih sizin tabi ki. Eski fit haliyle hatırlayıp onu sevebilirsiniz yine de :) Yeter ki gönüller bir olsun değil mi :)) (Bu da koca bir yalan huheh)
0 comments:
Yorum Gönder