Welcome

31 Mayıs 2010 Pazartesi

Katilleri besleme, boykot et !

Merhaba. Güne yine berbat haberlerle başladık malesef. Şu Türkiye'de bir gün de yüzümüz gülerek kalkalım. Şehit haberleri almayalım o gencecik delikanlılar şehit olmasın. Acaba o günleri görecek miyiz biz? Zor gibi duruyor. Baksanıza İsrail hiç bir şekilde ne hukuk ne de insanlık dinlemeden uluslararası sularda gemilere asker çıkartarak silahsız ve savunmasız insanları acımasızca öldürebiliyor hem de hiç acımadan ve bundan hiç suçluluk duymadan. Pişkinlik diz boyu. O yüzden daha huzurlu bir dünyayı beklemek, istemek çok ütopik bir görüş bence.


Bunların politakası belli kendileri yapınca kendimizi savunuyoruz veya üstüne kapatırlar hiç bir yaptırım almazlar sadece kınanırlar ve Türkiye büyükelçi çeker!! Ama mesela Türkiye gibi ülkelere ise demokrasi ve özgürlük gibi sihirli kelimeleri kullanarak baskı altına almaya çalışırlar. Artık bu oyunlara gelememeliyiz bence. Herkesin anladığı dilden konuşmak gerek. İsrail tatlı dilden anlamıyor en sert bir biçimde cevap vermek gerekiyor. Savaş demiyorum ama yaptırımlar yapılmalı. İhaleler gözden geçirilmeli.

PKK'yı da açıktan ve gizliden olarak desteklerini bilmeyen ,duymayan veya şüphelenmeyen yoktur sanırım. İskenderun'daki saldırıda bu yardım gemisi öncesi yaşanması çok manidar. Bir komplo teorisi belki de ama neden olmasın! Bunlardan dost olmaz kesinlikle. Ama burada ülke olarak İsrail'den siyonizmden bahsediyorum. Kesinlikle TC vatandaşı olan yahudilerden değil. Onlara karşı gösterilecek bir tepki çok manasız. Onlarda provoke edecek şeylerden kaçınmalıdır bu süreçte. Çünkü kendi etrafımda bulunduğum camiadan biliyorum bir söze sağı sol yıkabilecek farklı olaylar yaratacak insanlar var. Cahil ve genç insanlar bunlar. Provokeye çok müsaitler. Karşıklık olarak dikkatli olmak gerekiyor. Sağduyu gerek.


Peki biz ne yapabiliriz normal bir vatandaş olarak. Taksim'e çıkıp bağırmak veya İsrail elçiliğini taşlamak falan hiç bir çözüm değil. Gereksiz. Bence klasik bir tepki ama kitleler tarafında gerçekleştirildiğinde çok işe yarayan boykot en iyi verilecek tepkidir bir normal vatandaşı için. Unutmayın Pkk'yı unutmayın Türk gemisine olan İsrail saldırısını!

İsrail mallarını almayarak ama sadece 1 haftalık bir süreçte değil bunu bir süreklilik haline getirmeniz gerekiyor. Kendimden örnek vereyim. Ben o çok bayıla bayıla yediğiniz MC hamburgeri falan yemem, o Starbucks'larda kahve içmem. Ne yalan, ama mesela kola alıp içerim bunu önleyemiyorum. Ama en azından diğerlerinden alşveriş etmiyorum. Yapılacak bir boykot en büyük darbeyi vuracaktır bunlara. Verdiğiniz paraların nerelere gittiğiniz iyi düşünün.

Bu sayede düşmanlarınızı, katilleri beslememiş olursunuz. Ben öyle düşünüyorum. Neden vereyim ki onlara para. Gidip bizim Türk gemisini bassınlar insanları öldürsünler, PKK'ya destek versinler gencecik delikanlılarımızı katletsinler diye mi? Önce bunu düşünün bence.

Bizim normal vatandaş olarak verebileceğimiz tek tepki bu olabilir diye düşünüyorum. Bunu da normal bir davranış haline getirmeniz, almamaya dikkat etmeniz ve uyarmanız sizin sorumluluğunuz olmalı bence. Ben onları yemiyorum içmiyorum hiç bir şeyim eksilmedi gayette iyiyim. Bu olanları bile bile hala devam ediyorsanız alışverişe bence kendinizi bir gözden geçirin bir dönüp aynaya bakın.

Tüm şehitlerimize allahtan rahmet diliyorum. Provakasyonlara gelmeden davranın lütfen, tepkinizi İsrail gibi şerefsizce değil bu şekilde onurlu bir biçimde yapınız.!

(Resimde İsrail mallarını görebilirsiniz)
Devamı >>

28 Mayıs 2010 Cuma

Merhaba ben ukturk "bu bir ilandır"

Merhaba ben Ukturk. Bu bir ilandır. Ne ilanıdır peki. Bir kısmet bulma ilanıdır:P:p Evet, özelliklerimi ve aradığım nitelikleri yazacağım. İlgilenenler lütfen iletişime geçsin benimle.:P Öhööm başlıyorum:) Heyecanlandım. İnanırmısın ellerim titriyor heyecandan ay ay :P

Merhaba. Nasılsın. Beni sorarsan ben çok iyiyim. Etrafta duyduklarına değil bana ve şu anda yazdıklarıma inanmanı istiyorum öncelikle:P Neden beni seçmelisin peki. Hemen açıklıyorum. Bir kere içkim yok arada bir keyif için falan, kumarım yok şans oyunu bile oynamam yani, gece hayatım da yok eskiden vardı şimdi işten eve, evden işe her gün ekmek paramı kazanmakla uğraşıyorum. Gelecekteki doğacak çocuklarım ve senin için hepsi. Çok fedekarımdır. Gözüm dışarda değil yani. Herkese mavi boncuk falan da dağıtmıyorum, kaderimi kısmetimi bekliyorum öylece:) Kendi halinde efendi bir insanım sevdiklerime en tatlı insan, düşmanlarıma ise en sert ve en kaba bir insanım :)

Maddi durumun nasıl dersen iyi. TR şartlarının biraz üzerinde sayılırım. O açıdan gönlün rahat olsun:P Eğitim durumum master düzeyinde. Esmerim böyle buğday benizli derler ya ha ondan işte. Sonra topuksuz 1.83 boyundayım 77 kiloyum. Gayet fit bir insanım yani. Görsen bayılırsın:P:p Yazları kilo veriyorum kışları alıyorum 2-3 kilo civarında oluyor bu. 26 yaşındayım ve Balık burcuyum. Gezegendeki en iyi balık burcu diyorlar benim için:) Bir kanatlarım eksik. Hobilerim ise basketbol, müzik dinlemek, seyahat etmek ve blog yazmak. Onun dışında komedi içeren her şeyi sevebilme ihtimalim var. Televizyon izlemem.

Sevdiğim yemekler nedir diye sorarsan. Her yemeği yerim yemek seçmem yani. Ama lezzetli olacak tabi.:) Mantı ve et yemeklerini çok severim duyurulur efendim:P

Evet bunlar benimle ilgili şeylerdi, gelelim senden beklediklerime.


Fiziksel Özellikler: Sarışın olması tercih sebebidir. Çakma sarışında olabilir yani ama çok göze batmayacak şekilde. Ama kumral veya esmer farketmez yine de. Kumralları da severim. Fazla esmer olmasın lütfen sevmiyorumm pek tarzım değil. Gözlerinin renkli renksiz olması önemli değil insan olsun:P Boyu çok kısa olmasın 1.62 1.75 arası olsun. Çok uzun sevmiyorum evet :) Hımm sonra kilolu olmasın. Balık etli yine tercih sebebidir :P

Kişisel Özellikler: En önemlisi fazla dır dırdırcı olmasın. Dinlemeyi bilsin. Böyle bağıra bağıra konuşmasın. Ben öyle konuşmuyorum çünkü sakin biri olsun kısacası :P
Mantıklı olsun, iki düşünsün bir söylesin, oturup kalkmasını bilsin, küfürlü konuşmasın, ağzı bozuk hayatta kabul etmem:P Cadaloz olmasın yani. Dürüst olsun. Böyle yanar döner olmasın. İnsan olsun insan:P Benim gibi kanatsız melek olsun:P

Diğer Özellikler: En azından 4 yıllık üniversite mezunu olsun. Ev kızı olmasın. Yaş aralığı 22 ile 28 arası olabilir. Çalışsın kendi parasını kazansın asalak yaşam tarzını benimsemesin. Güçlü olsun en az benim kadar. İdealist olsun. Gerektiğinde bana ihtiyacı olmadan da haklarını savunmayı bilsin. Okumuş cahillerden olmasın. Yemek yapmayı az çok bilsin. Salatayı ben yaparım:P

Evet ilanım bu kadar. Beğendiğiniz umarım. Beğenin ya:P. Az çok bu özelliklere uyanlar benimle iletişime geçsin:P CVlerinizi bekliyorum:D Siz göndermesenizde etrafınızdaki arkadaşlarınıza falan çıtlatın lütfen. Desteklerinizi bekliyorum:P:p Teşekkürler. Çok iyisin biliyor musun. :P

Beklerim her zaman:)

İletişim için ise, ukturk(et)msn.com Buradan, bana ulaşabilirsiniz güzel insanlar:P Bakalım neler olacak:P:p hehe:D
Devamı >>

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Ah bir kadın varmış, Ah bir kadın yokmuş!

Merhaba Gençlik,

Sanırım bu yazım biraz kızsal olacak. Birazcık kadın-erkek ilişkilerine laf atasım var bugün!

Dün bir arkadaşım ayrıldığı kız arkadaşından bahsederken, kadınların ve erkeklerin ne kadar farklı olduğunu bir kez daha gördüm. Kız arkadaşından ayrıldığından beri onu hiç düşünmediğini, zaten düşünecek de vaktinin olmadığını, vaktinin olsa da düşünmeyeceğini çünkü hiçbir boşluk hissetmediğini ama kız arkadaşının yaklaşık olarak 1,5 aydır ıstırap, elem ve keder içinde olduğunu söyledi. Burada bir erkek yerine kız olsaydı muhtemelen replikler şöyle olurdu: İkimizde böyle daha doğru olacağını düşündük, ondan ayrıldık; tabiki onu düşünüyorum ama geçecek eminim; 8 aylık ilişki kolay mı en az 2 ay aklımdan çıkmaz gibi geliyor, abi ben salak mıyım bu adamı bu kadar düşünüyorum, takıyorum eminim adamın umrunda bile değilimdir, ooh takmıştır bir kızı koluna... ama bende salaklık en başında ona bu kadar yüz vermeyecektim, adam oldu başıma çıktı, hiç mi aşık olmamak gerek, illa oyun mu oynamak gerek! şeklinde olacaktı.

Bana en çok enteresan gelen daha bundan 1,5-2 ay önce aynı arkadaşımla bu konuları konuşuyorduk ve ben ona uzun ve başarılı bir ilişkinin sırrını soruyordum çünkü bu konuda elimde rekor süreler barındırmaktayım ve sanırım benimle uzun bir ilişki kurabilecek bir babayiğit daha anasının karnından çıkmadı :D Neyse efendime söyleyeyim gayet makul ve mantıklı açıklamalar eşliğinde bana ders niteliğinde nasihatlarda bulunmuştu. İşte karşılıklı anlayış ve saygının önemini, birbirinin sınırlarını bilmek ve buna göre davranmak gerektiği gibi konuları anlattı durdu. Her şeyden önce kişinin düşüncelerine saygı önemli! diye bu saygı kelimesini de birkaç kere  vurguladı. Sonra ekledi zaten en önemli olan sana bir şeyler katabilen, beraberken eğlenebilmen, dahası onun yanında kendini huzurlu ve rahat hissetmen falan fişmekan diye bir dizi açıklama yapmıştı. Ben de vay be ne ilişkiler var deyip, insanlar bildiğin beraber zaman geçiriyorlar diye düşünürken çat ayrıldıklarını öğrendim. Nazarım değmedi, değdirmem bu konularda çünkü. Geçelim bu bahsi, sen bu güzel laf eden çocuk git dün gel bunları söyle: ya ben onun yanında kendim olamamaya başlamıştım, çok bık bıklayan bir kızdı zaten o yüzden çok rahatım, zaten o istedi ayrılmayı ve şimdi de pişman olmuş gururundan dönemiyor. Kesinle yeniden beraber olmayı düşünmüyorum, oh mis gibi kafam rahat o olsaydı şu anki gibi işlerimle ilgilenemeyecektim. Çocuk gibi davranıyor zaten falan filan derken, bildiğiniz kızın ağzının  s.çtı! Allah'tan kızı tanımıyorum. Şaşkınım açıkçası. Bugün bu konuyu düşündüm bir süre ve bu yazı ondan çıktı aslında.

Yazık ama be! Nasıl oluyor da insanlar sevgilim diye her şeyin üstünde önünde tutabildikleri insanların arkasından böyle konuşabiliyorlar. Bu konunun erkeği kızı yok her iki tarafta da bu yanlışa düşenler vardır elbet ama ilişkide yaşanan güzel günlerin ve anların (benim ilişkilerimde an oluyor zira gün diyecek kadar ilişki yok ortada :) hatrına bu konulardan bahsetmemek en iyisi bence. Ama bu konuda erkekler çok kötüler. Bütün yakın erkek arkadaşlarım, köle divane oldukları kızları sonra bana gelip aman şöyleydi böyleydi diye kötülemeleri yok mu? Yahu ne biçim erkeksin! Erkek dediğin biraz ağır olur, cool olur adam. Sadece bitti der. Ne o kız gibi "bık bık" arkadan konuşmalar... Bir de şu bık bık lafını eski kız arakadaşları için kullananlar daha sonra biten ilişkinin ardından dillerine kızı suçlamak için pelesenk ederler. Bunu yapmayanlar tam bir ilişki yakınması yapmış sayılmaz. Bu en önemli erkeklik kitabı kurallarındandır. Bunu unutmayın! 

Neyse sözlerime burada son verirken, benden selam söyleyin bütün aşklarıma diyorum...

Not: Görsel, Michelangelo'nun Davut Heykelidir. 

Betül KARA

23:54
26 Mayıs 10, Çarşamba
Devamı >>

Müge Anlı ve Seda Sayan | sabah kuşağı kabusları

Konnichi wa:) Şimdi, böyle aklıma geldikçe kalbime ağrılar giren ikiliden bahsedeceğim. Bence bunlar beraber program falan yapsın toplu katliam olur o zaman ülkede. Herkes ölür cennete buluşuruz sevdiceğim türküsünü söyleriz çoluk çocuk:) Ele ele tutuşup bayırdan aşağı da kayabiliriz. Tercih sizin:) Gülsem mi ağlasam mı bilemedim durumları yani. Biliyorum hepiniz de var bu sancı. Ne bitmez sancıymış bu ama ya yıllardır kan emici gibi devam ediyorlar program yapmaya. Em em bitmedi lan kan kalmadı. Kızılay zor durumda:)) Kimden bahsediyorsun bebişim ? - Kimden bahsedeceğim canım tabiki Müge Anlı ve Seda Sayan'dan. İnanmazsın isimlerini söylemek bile tüylerimi diken diken etti. Bak bak ayyy :))


Hani gece kuşağı filmleri olur ya Elm Sokağı kabusu gibi bunlarda sabah kuşağı kabusları. Her sabah karşınızdalar. Sabah erken kalkmak istemiyor lan insan evdeyken. Televizyona zaten mesafeli bir insanım. Ben de insan içine karışayım dizi muhabbeti yapayım diyorum diye oturuyorum tv izleyeyim diyorum küfür edip kalkıyorum. Bir de üstüne günaha giriyorum yani. Tanrı beni korusun :)) Günah üstüne günah, batmışım zaten daha da su alıyorum:))

Tam Seda Sayan denen kadından kurtulduk derken yine çıktı. Kabus gibi sen istemedikçe git lan dedikçe yine gelip buluyor insanı. 3 gulhu bir elham okuyunca gidiyor dedi bizim hoca okudum üfledim yok tesir etmedi. Dedim hocaya hoca hoca yok olmadı kabus devam ediyor, büyü yapmışlar oğlum sana dedi. Bi git hoca ya dedim kapadım msni!:) Sonra öğrendim bu hoca da izliyormuş. Her yere nüfuz etmiş. Seçim kampanyalarında falan kullanmak gerek bu kadını çok tesirli arkadaş:)


Sabahları bu kabuslar yerine böyle çizgi film falan yayınlayın. Anneler evde fasulye kırarken Sponge Bob işte efendim söyliyeyim Rugrats, Digimon, Pokemon falan izlese.. Daha mutlu olurlar. Bu dengesiz programları izleyip doluyorlar da doluyorlar sonra okuldan gelen çocuğuna patlıyor neredeydin sen okuldan 1 dakika 22 saniye geç geldin. Paranoyak oluyor kadınlar:P Akşam kocası falan geldiğinde vay adamın haline aman aman huhe:)) TV tehlikeli bir şey :)

Bu Müge Anlı ile Seda Sayan'ın ortak özellikleri var. Sarışınlar, kadınlar sizin arkanızdayım diyorlar ama kadınları sömürüyorlar, her şeyi sömürüyorlar, reyting için babasını tanımazlar, halkın içinden havası veriyorlar. Bknz:Recep Bey :)

Yazıyı bir dua ile bitirmek istiyorum. Toplu dua. Başlıyoruz ciddiyet lütfen. Sabah kuşağı kabuslarından kurtulma duası. Bu dua ile huzura ereceksiniz bebişler ihmal etmeyin.:)

"Allahım, bizi sabah her tv açtığımızda o sarı kadınlardan uzak eyle. Başımızdan defet. Onlar ki programa alacak konuk bulamaz olsunlar, Arto'nun diline düşsünler. Serdar Ortaç isimlerine şarkı yapsın, şarkıyı da Ajdar okusun. Twitter'da hiç RT edenleri olmasın, like diye bir şey görmesinler, ash'in pokemonu olsunlar hiç seni seçtim seda seni seçtim müge demesin onlara orada kapalı kalsınlar. Amin"

Allaha emanet olun. Tanrı sizi korusun cicişler :D
Devamı >>

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Dünya barışı için yeni nesil genç bloggerları okuyorum !

Merhaba! Günler, haftalar, aylar, yıllar geçiyor. Dünya dönüyor, yıldızlar kayıyor falan. Onu bunu boşver de gün ve gün yaşlanıyorsun arkadaşım tehlikenin farkında mısın?:P Zaman bu şekilde ilerlerken bloglarda da eskiler daha az yazmaya (ben hariç:P) başladı, yaşlılıktan hep:P Bu piyasa koşullarında blog alemine neşe saçan, bomba etkisi yaratan yeni bloglar da girmiyor değil. Hem de bir sürü. Kendilerinin deyime ile ben demiyorum onlar diyor ergen bloglar bir çoğalma içinde :) 15-16-17 yaşlarındaki blogcular yazıyor bloglarda. Ne kadar da güzel yapıyorlar:)

Ama ergen deyip geçmemek gerekiyor, çünkü çok güzel yazıyorlar, ay ay ne kadar da şirin ne kadar güzel ne kadar da eğlenceli yazılar diyor insan içinden.:P Bu yazı sayesinde dışarıya da saçtım bu neşemi sevincimi.:) Her yer neşe oldu. 23 Nisan da değil ama hayırlısı:P Sonuçta gençlik fışkırıyor içinden normal bunlar:). Çok enerjikler:P İnsan iç geçiriyor ah nan bir zamanlar ben de böyleydim diye:P:p Ama yok daha iyi bu yeni nesil blogcular. Böyle daha komikler bir kere. Yarılıyorum bazen okurken.:P Espri yapmak için yazmıyorlar ama anlatış biçimleri çok eğlenceli:P Günlük tarzında ama sıradan bir günlük gibi sıkıcı değil, deli bir şey:P Herkes bu daha 18ine basmamış bu gençleri okusa dünya barışı aha hemen yarın gelir küresel ısınma falan saniyesinde biter:P


Olayları anlatış biçimleri falan, davranışları yazılarındaki çılgın bir tavır sezmemek elde değil. Çok zevk alıyorum ben okurken. Şimdilik 2-3 tane buldum böyle blog. Zaman bulup readerda bloglara bakarken ilk bu bloglara bakıyorum:P Örnek mi istiyorsun işte sana örnek. Şu sıralar favori blogum kendileri efendim.

Larien Beyin Ütüleyen, dediğim gibi son zamanlarda ki favori blogum. Damat'ın yazısıyla tanımıştım onun blogunu. Beni güldüren, eğlendiren bir blog. Kısıtlı zamanda çok az blogu takip edebiliyorum ama Larien kızın yazılarını okumadan geçemiyorum. Acaba yine ne yazmış neler yapmış bisikletten düşmüş mü, acaba kaykay macarası nasıl sonuçlandı. Sağ dizini mi parçaladı sol dizini mi parçaladı gibi şeyler:P Özellikle son yazısıyla benim gibi kızlı/erkekli hayranlarını blogların başına bağladı.:P Yazının girişindeki fotoğraf ile gülmeye başlıyorsunuz zaten o ne hal haha süper:P:p Sonra bu yazının sonunda tepe noktasına ulaşıyor.:P Neşe dolu bir blog arayanlar için baş ucu ilaç niyetine bir blog. Ay ay ay :P Stres atmak istiyorsanız kesinlikle:P Dişlerinde selülit var bu kızın ayrıca sınırsız internete kavuşması dileğiyle:P Amen:P

Anlayacağınız Larien bu işin ele başılığını yapıyor. Başkanları falan galiba:P Ama gerçek şu ki yeni nesil blogcular çok havalı , çok harika, çok çok daha çooook :P Eskiler ise artık aynı tadı vermiyor malesef yalan yok bende. Zaten bir çoğu da yazmıyor. Ne varsa eskilerde var sözü bir yere kadar doğru bence, ne varsa yenilerde var. Türk Bloglarının geleceği parlak...:P Eski dediklerim en az 1.5, 2 seneyi doldurmuş olan blogcular bu arada ben de bunların içindeyim. Silkinin kendinize gelin :P
Devamı >>

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Gandhi Kemal Kılıçdaroğlu başbakan olacak !

Kemal Kılıçdaroğlu! CHP yeni genel başkanı. Oldu sayabiliriz artık daha kurultay sonuçlanmadı ama. Vatanımıza milletimize hayırlı olsun o zaman. Bakalım neler yapacak. Ama bana kalırsa önümüzdeki seçimlerden sonra kurulan hükümette Başbakan olacak. Bu gidişatıyla AKP tek başına iktidara gelecek oy potansiyelini sağlayacağını sanmıyorum ve hükümet kuracak yanına yandaş! parti de bulamayacağından dolayı. Belki PKK (BDP) ile birlikte hükümet kurarlar ama o da düşük bir ihtimal. Ona göre oy versin halkta değil mi PKK destekçisi bir partile koalisyon:) Epey bir oy kaybı yaşacayacaklar. Kürt vatandaşlarımızın oylarının büyük bir çoğunlu CHP'ye kayacak diye düşünüyorum Kılıçdaroğlu ile birlikte. Bundan eminim kesin!


Bu şartlar altında önümüzdeki dönemde CHP ve MHP koalisyon hükümeti oluşacağını düşünüyorum. Kılıçdaroğlu Başbakan olacak yani bu durumda. Buna her geçen gün daha çok inanıyorum. Oluşan atmosfer bunu gösteriyor. Kılıçdaroğlu bu şekilde hem MHP'den hem AKP'nin oylarından çalacak. MHP'de AKP'den çalacak biraz da olsa. AKP'nin sonu gözüktü artık. Önümüzdeki günlerde TAYYİP'i iyi izleyin. Bakın nasıl agresif bir şekilde sağa sola saldıracak. Bu dönemde yine çeşitli belgeler kasetler ortaya çıkarsa da şaşırmayın bence. Kılıçdaroğlu'nun kürt ve alevi olmasını ön plana çıkarıp kirli bir siyaset izleyecekler yine dini sömürecekler!

Kılıçdaroğlu'nun İstanbul'daki belediye seçimlerinde neler yaptığını CHP'nin oy potansiyelini nasıl o kadar çok arttırdığını gösterdi bizlere. Genel seçimlere de bu havayla girmeyi başarırlarsa çok büyük bir oy ile CHP seçimden çıkabilir. %30 dan aşağı oy almayacağını düşünmüyorum ben şahsen Kılıçdaroğlu'nun CHP'sinin. Ben milliyetçi bir insanım gelecek olan CHP hükümetinin şuan ki AKP hükümetinden çok daha iyi olacağı kesin.

En azından vatan toprakları sağa sola peşkeş çekilmez. Yandaşlar haksız bir şekilde zenginleşmez, ölen insanların arkasından "sadece kader" denmez, çiftçiye ananı da al git denmez, oğullara gemicikler alınmaz, halk yüksek vergi yükleri altında ezdirilmez, 230 bin eğitim fakültesi mezunu bu ülkenin sokaklarında işsiz gezmez, baba malı babalar gibi satılmaz, yenmez, peşkeş çekilmez, mehmetçiğe saygı duyulur! Türban siyaseti dini sömürü siyaseti görmeyiz bu sayede ülkede. Daha mutlu ve huzurlu kutuplaşmanın yaşanmadığı günler olacağını düşünüyorum her kesim için.

Her şekilde şu Tayyip'in sesi biraz kısılacak öyle oturduğu yerden asıp kesemeyecek. Ak ve karayı görecek halk. Şu zaman kadar sırasıyla Refah, Fazilet, Saadet ve AKP'ye oy verdiniz de ne oldu ne yaptılar bu halk için. Ne yaptılar! İl belediyelerinde ne yaptılar kaldırım söktüler kaldırım taktılar yolları yamadılar. Başbakan gelince asfaltladılar. Zalime dost mazluma zalim oldular.! Buna dur demenin zamanı geldi artık, hala bu adamlar müslüman ondan oy veriyorum diyenler var ya onlar dünyanı en büyük salağı, kim müslüman ! rüşvet yiyen, haksız zenginleşen, vergi kaçıranlar mı müslüman! hahahaha.! O aldığınız kömürler bir gün gelir sizi de zehirler.

Kılıçdaroğlu inşallah beklentileri karşılar ona güvenen insanların yüzünü kara çıkartmaz. Ben şahsen başka bir partiye oy verecek olsam da destekliyorum bu adamı. Gandhi Kemal hadi bakalım yolun açık olsun. Sözümü yedirtme bana :)
Devamı >>

18 Mayıs 2010 Salı

Yıldız Asyalı | hala bir baltaya sap olamadı

Yıldız Asyalı. Bu kıza çok üzülüyorum ben yazık vallahi. Hala bir baltaya sap olamadı bir orada bir burada görüyorum, her yerde çıkıyor karşıma ama hepsi de işe yaramaz şeyler ve gitgide daha da kötüleşiyot yakında değişik yerlerde görürsem şaşırmam hani gidişat onu gösteriyor. Peki bu yazıyı neden yazdım öyle bir düşüncem yoktu ama taa ki dün geceye kadar...


Evet dün geceydi işten eve yeni gelmiştim daha saat 23:30 falandı galiba tam hatırlamıyorum. Neyse bizim peder televizyonun karşısında yine her zaman ki gibi uykuya dalmış kanallardan da Show açık ve Evcilik Oyunu diye bir program var. Bu da neymiş nan diye bir baktım ki ne göreyim bu Yıldız Asyalı gelinlikle bir oğlanın kucağında eve giriyor. Neredeyse içine düşecek. Bence gol olur :P Vay dedim vaylar dedim sonunda bu kalitesiz yapımlara da düştün ya sonunu hiç iyi görmüyorum kızım senin diye söylendim. Tabii içimden:) Üzüldüm ama, severdim bu kızı:(

Bu kızcağız, kızcağızlı da kalmadı ama 1980 doğumlu 30 yaşına gelmiş yani öyle çıtır halleri de yok. Ama hala ben çıtırım ben çıtırım diye bağırmaya çalışıyor ama sesi kısılmış duyan yok, gideri kalmamış oraya buraya saldırıyor belki tutunurum diye. Olmuyor işte kızım olmuyor git bir KPSS'ye falan gir memur ol, orada kariyer yap biraz da orada gez değil mi? Onların canı yok mu cık cık :P:p

Kanald Çocuk Kulübünde tanımıştım bu kızı herkes gibi. Keman falan çalıyordu o zamanlar bu kız. Flüt falan da çalıyormuş:) O zamanlar şirin bir kızdı. Benden büyük olduğundan (4 yaş) ben o zamanlar daha küçüğüm ya gideri var sanmştım gelecek planlarımın arasına koymuştum Yıldız'ı. Ama sonradan anladım vazgeçtim :P:p Sonra Haluk Bilginer ile birlikte Eyvah Babam olması gerek o dizide oynadı bir de ha Hayat Bilgisi denen ergen dizi de oynamış, sonra da ben bu kızı görmedim duymadım hiç bir yerde. İyi bir şey olsa duyardım di mi. Orada burada salınıp durdu heralde:P



Taaa ki müzik piyasasının alt üst eden Grup mp3 denen kız grupu ile ortaya çıkıncaya kadar. Patladı resmen birden haha:P Aman allahım Grup mp3. İsim de bile hayır yok:P Ve gayet iğrenç şarkılar ve seksi imajı verilmiş 3 kız şarkı söylemeye çalışıyor değişik dans figürleri sergileyerek. 11-14 yaş arası genç ergenlerin gönlünü hoş ettiler sadece o kadar :P:p Sonra bundan da ayrılmış kısa bir süre sonra ve yine malumunuz son projesi Evcilik Oyunu. Anlayacağınız hala bir baltaya sap olamadı:P

Kariyer yolu çok değişik. Tez yazılır, ders diye okutulur. Çocuk Kulübü keman >> Dizi Oyunculuğu >> Pop Müzik Grubu >> Evlilik programı yarışmacısı. Sürekli bir kalite düşüşü var dedim ya sonu kötü. Bundan sonra ne yapacağı hakkında tahminleri alalım diyeceğim ama boşverin :)

Sonuç, kız gelmiş 30 yaşına hala bir hava bir afra tafra. Bir liseli havası falan.:P 40 yaşında nerede olacak ben onu çok merak ediyorum lütfen beni şaşırt lütfen bebeğim lütfen:P Ver bakayım bir gıdı.Gıdısı da çıkmış ayrıca öyle duydum ben:P Yazımı Yıldız Asyalı'ya yazmış olduğum çok duygu yüklü bir manim ile bitiriyorum öhömm:P

"Avrupalı, amerikalı, afrikalı,
Hem paralılar hem de kıllı
Hepsinin de gönlü yaralı
Bir öpücük at Yıldız Asyalı"

Oh yes :P
Devamı >>

17 Mayıs 2010 Pazartesi

erkeğe namussuzluk, kadına onursuzluk yakışır.

merhabalar sevgili insanlar. bir "ikiyüzlü toplumumuz" temalı yazıyla daha birlikteyiz. daha önce olmuş muyduk hatırlamasam da, boşver.

toplumumuzun iki yüzlü olması yeni bişey değil tabi, ben de yeni farketmedim bunu. ama nedir, arasıra bazı olaylar olur, bizim de kafamızın tası atar ve gelip dertleşiriz.


bu sefer kafatasıma kasteden arkadaş, aha şu resimdeki abla oldu. hiçbirinizin bunu sevmediğinden eminim. beni de kınamayın aa bunu mu izliyomuş ne alaka falan diye. annem izliyo, bütün engellemelerime rağmen bazen durduramıyorum onu. acıklı ses tonuyla "ya bido kanal 7'yi aç yaa" diyo, tamam lan tamam diyip açıyorum, dayanamıyorum.

olay kısaca şöyle, vakt-i zamanında amcasının oğluna kaçıp bi de üstüne 3 çocuk yapan 31 yaşındaki bi abla, 25 yaşındaki bi kızla aldatılmış. kocası ona, ananın evine git, ben o kızı seviyorum diyomuş. sonra 31 yaşındaki abla birilerini araya sokmuş, konuşsunlar adam akıllansın diye. adam bi kaç saat akıllanmış taklidi yapmış, sabah olunca ben onu seviyorum sen git demeye devam etmiş. abla da çareyi ebrujuuma gelmekte bulmuş.

dediğim gibi ben bazen anneme dayanamıyorum ve izlemek durumunda kalıyorum bu ebruyu. içinizde bi kaç kere de olsa bakmış olanlar varsa bilirler, ebrujum ahlaksızlığa, onursuzluğa hiç gelemez. böyle bi durum sezerse ahlaksız olan konuğunu direkt kovar, el kol sallar bi de delikanlı gibi, "bana bunlarla gelmeyin" diyerek efelikler yapar.

nedir bu ahlaksızlıklar? mesela bi adam gelip karısının başkasına gittiğini falan söyleyince, ebru hemen panter gibi atlayıp "sen şimdi karını mı geri istiyosun çocuklarını mı? çocuklarsa mesele yok ama bu durumda hala karını istiyosan gözüme gözükme hemen git, git git git" gibi cümleler sarfeder. neden, çünkü onursuzluğa ve ahlaksızlığa tahammülü yoktur. hıhı evet öyledir. takdir ediyoruz.

şimdi gelelim yine anlattığım konuya. ebru hanım, 31 yaşındaki ablanın programda sürekli, "kocamı seviyorum ben, 3 tane çocuğum var onları düşünüyorum, ayrılmak istemiyorum dönsün evine" demesine hayran kaldı.. "ben takdir ediyorum bu kardeşimi. çocukları için böyle bir fedakarlık.. çok güzel.. ve her şeye rağmen burda milyonların önünde kocasını hala sevdiğini söyleyebiliyor.." tarzında cümleler kurdu..

şim ben hakkaten merak ediyorum. konu çocuklarsa, aldatılan erkeklerin de çocukları oluyo. onlar karılarını tekrar istemeye kalkınca, onursuzluk, midesizlik, ahlaksızlık vs diyerek değerlendiriliyor. (ki ben de böyle değerlendiriyorum) ama konu kadının aldatılması olunca, kadın bunu kabullenip kocasını isteyince, o kadın nerdeyse kahraman oluyo. izlemeliydiniz o gün o programı abi, dakikalarca alkışladılar kadını yahu. ebru coşun dedi, seyirci coştu.. fark nedir? ADAM GİDİP BAŞKA Bİ KADINA AŞIK OLDU, ONUNLA YATIP KALKTI! bunu kabullenmek onursuzluk, ahlaksızlık, midesizlik değil midir? kadına yakışan bu mudur, kadını kahraman eden başkasının koynuna girmiş ve geri dönmüş herifi "evimin direğidir, çocuklarmın babasıdır" mantığıyla ısrarla çağırıp, -bir daha aynı haltları yiyeceğini bile bile- kulu köpeği olmak mıdır? nedir bu ya?

sonra da erkekler aldatıyomuş da, bilmemne.. bu kadar müsamaha bana göstersen, her çıtırı götürdüğümde bana daha çok bağlansan, ben bile aldatırım ulan. erkekler ne yapsın?

velhasıl, nasıl bağlayacağımı bilemeyerekten, başlarım böyle işin şarap çanağından diyor ve kaçıyorum.
Devamı >>

16 Mayıs 2010 Pazar

Merhaba Ben Cesetizleri

 Merhaba sevgili blog camiası ve tabii merhaba blogmania ahalisi.
Bugün pazar, bu yazı okunmaz belki ama olsun tutamıyorum kendimi. Yazacağım yeter açıl kenara ukturk.
Blogmania'ya yaş günü hediyesi olarak geldim. Kendi isteğimle, bizzat ben geldim. Bir zamanlar mütemadiyen her gün "Hadi ces, gel yaz bizde" diyen ukturk'e "Teklifin geçerli mi?" dedim o da bayıldı, ayılttık falan sonra hemen geldim ben de. Durum böyle oldu.
cesetizleri'ni özledikçe gelip burada yazacağım ki ben o salak kızı çok acayip özlüyorum ne yalan söyleyeyim.





Bu yazı ilk olduğu için bazı konuları açıklığa kavuşturayım dedim. 
Ces neden gitti?
Ces gitti çünkü sebepleri vardı ve bu sebepler bir iki değil bir sürüydü. 
Gitmeyi hiç istemiyordum aslında ama mecbur kaldım. Blogum 3 senedir açık, yazmadığım dönemi çıkarırsak 1 senedir yazıyordum ve Reader'dan takip edenlerle birlikte 1000'i aşkın düzenli okurum vardı. Bunun dışında her gün yüzlerce yeni ziyaretçim vardı. 100-150 yorumlu yazılarım olmuştu. Ama sonra gittim. İnsan şu durumda durup dururken gittiğimi düşünemez herhalde. O kadar insana birden sırtımı dönmüş gibi oldum ama bu şarttı artık elimden başka bir şey gelmiyordu çünkü.


Bazıları benim hayali bir karakter olduğumu söyledi. Yazdıklarım yalanmış, insanlarla dalga geçmişim. Böyle bir şey yok. Evet blog camiasından arkadaşım yoktu, yüz yüze görüştüğüm kimse olmadı ama yazdıklarımda samimiydim, kimseyle görüşmeme nedenim uzakta oluşumdu. Ayrıca hayali şeyler anlatacak olsam, emin olun daha mükemmel yazılar yazardım ama o zaman kimseyi arkadaşım gibi benimseyemezdim çünkü insanları kandırmış olurdum.
Ayrıca arkadaşım olmak isteyen kimseye de sırtımı dönmedim. Kendimi saklamak için çaba verdim ama blog yazarlarından internette görüştüğüm samimi dostlarım da oldu, yüzümü gördüler, sesimi duydular.

Şimdi ne yapıyorum neredeyim?
Son yazımda da söylemiştim şimdi yeni blogum ve yeni bir mahlasım var. Başka biri olarak yazıyorum. 
Mail yoluyla ulaşan arkadaşlara yeni adresimi de verdim hatta. Gerçi uzun zamandır maillerimi açmıyorum ama o dönemde "aha şimdi herkes mail atar" dememe rağmen kimseden mail gelmeyince "hıh işte kızım sen bu kadarsın, kimsenin umurunda değilsin" demişliğim de var. ehi :)
Yeni hesabımla da eski dostları takibe devam ediyorum. Eski dostlar dönüp yüzüme bakmasa da, olsun ben okuyorum yine de.

Aslında bakın bakın ben ces'im demek istiyorum ama uluorta yazılır ve Google Amca yakalar diye yazamıyorum işte engelim bu. Yoksa blog yazarlarından kaçıyor değilim.
Yeni bloga ara vermeyeceğim, kapatmayacağım da. Daha kalıcı olacak. Birkaç ay oldu açalı, şimdilik güzel gidiyor. İçimi döküyorum oraya da. Henüz daha kişisel yazılara ağırlık vermedim ama ilerleyen günlerde günlük olarak da kullanacağım yine. cesetizleri'ne, millet acır diye yazamadığım yazıları da farklı bir formatta orada yazıyorum, yazacağım. ces'i özlüyorum. Ukturk ve eskilerden arkadaşlar hâlâ ces dese de bana, alışacaklar herhalde bakalım. Artık Blogmania sayesinde ces olma duygumu tatmin edeceğim. Her gün "Döneyim ben, yok yok kızım ne dönmesi, yok döneceğim, dönme, dönerim" gibi iç ses çatışması yaşamaktan bıkmıştım.

Blog yazmayı çok seviyorum, ces olmayı da çok seviyorum. Arkadaşlarımı çok seviyorum, seviyorum da seviyorum işte. 

Bu geçen zamanda ne oldu?
Ben ıssız köyden geri döndüm çünkü yerine geldiğim öğretmen askerden döndü bana da kapıyı gösterdiler.
Şimdi yine evde ders çalışıyorum ilkokul çocukları gibi. 
Annem dışarı çıkıp koca bulmam gerektiğini söylüyor. Daha hâlâ anlatmadım onlara Gloomcuğumu. Seneye inşallah bakalım o işi de halledeceğim. 1,5 sene geçirdik Gloomla, bazı arkadaşlar ayrıldığım için blogu kapattım zannedip "Sevgili bulan blogu kapatıyor" diye düşünse de, öyle değil. Biz birlikteyiz hem sevgili bulunca kapatacak olsam 1,5 sene önce yapardım bunu değil mi ama?

Öyle işte efendim. 
Ces'i buradan okumaya devam. 
Sev seni seveni aşk nedir bileni kaçma öpsün sizi cesetizleri



Devamı >>

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Alemin en baba blogu BlogMania 2 yaşında!

Merhaba. BlogMania 2 yaşında. Oley! Tam şu dakikalarda 2. yaşını bitirdi 3. yaşında gün almaya başladı abileri ablaları:P Şu an kadar +600 yazı yayınlandı. Hepsi de kaliteli hepsi de güzel hepsi çok manyak yazılar:P Bu dönem içerisinde 100'e yakın blog tanıtımı yaptık. Bunu yaparken de en iyileri (yakaladığımız kadarıyla) seçmeye çalıştık. Uzun uzun blogları anlatan yazılar yazdık. Ayrıca bu konuda iyi olduğumuzu düşünüyorum öhömm:P


Bu 2 sene içerisinde BlogMania'da bir çok kaliteli blog yazarı yer aldı ve yer almaya devam ediyor. İlk anlardan beri kadroda bulunan pembe saçlı kız "Siminya", gerçek zamanlı tek prenses "Üfürükten Prenses", Sarışın güzel ve şirin kız "Yejades" bir keşkülle kandırdığım "İku" ve Pipili kız eski adıyla Osuruktan Teyyare "Missipipi" ve bendeniz Ukturk vardı.

Daha sonraları ise Yesari, Bi Dost, Delinin Biri, Damat Ferit, Finduilas ve son olarakta Betül katıldı BlogMania ekibine. Az ya da çok katkıda bulundular bloga. Orada sağ taraftan bakmaları bile yeterli aslında kendileri de biliyor bunu. Bu şekilde kandırmıştım zaten:P

Bir de daha önceden bizlerle birlikte olan şimdi ekipte çeşitli sebeplerle olmayan arkadaşlarımız var. Onları da seviyorum. Mesela Babegazelle. O da iş hayatına atıldıktan sonra blogunu falan silmese de yazmayı bıraktı bir nevi ama irtibatı koparmadık:) Sonra blog yazmayı bırakan sevgili Böcek, akademik insan:) Miss Martle:P Beenmaya da 2 gün kadorada kalmıştı mesela. Onun bile kanına girdim, Oscar istiyorum:P Bu değerli arkaşların hepsi bir şekilde katkıda bulundular bloga. Hakları ödenmez. Helal edin :P:p Ayrıca transfer çalışmalarım devam ediyor iz üstündeyim:P

Az önce baktım da şöyle bir arşive ne deli dolu ne güzel yazılar yazmışız vallahi böyle duygulandım falan:P Şimdi BlogMania' ile geç tanışmış olan ve eski yazılarımızdan bir haber olan arkadaşlar için yazarlarımızın yazdıkları çeşitli yazılardan örnek vereceğim 3-4 tane. Nostalji olsun:P

Mesela Üfürükten Prenses'in 1.5 sene önce yazmış olduğu bir yazı dizisi var harika ama Blog Çeşitleri Bölüm 1 ve Bölüm 2 . Çok yaratıcı çok güzel. Okumalısınız bence :)

Bir tane daha vereyim bu da bir yazı dizisi ama 3 farklı yazardan. Ben Ukturk, BiDost ve Damat Ferit'ten. Ama tamamen doğaçlama gelişen bir olay:P Ama güzel olmuştu. her şey benim bir kek tarifi paylaşmam ile başlamıştı. İlk yazı benden geldi. Sonra ikinci yazı Damat Ferit'te geldi her ne kadar belden aşağı vursa da:P ve son yazı Bi Dost'un yazısı :P Haha:P:p Yine yapalım yine yapalım:P İçerik yemek tarifleri:P

Böyle sıcak bir blog burası. Eğlenmek amaçlı yazan blogcuların bir arada olduğu herhangi bir hiyerarşinin olmadığı tüm yazarların istediği gibi takılabileceği deli bir blog:P Çok seviyorum ben hobilerim arasında CV'me bile yazdım, herşeyi de yazmam bak yaa oğlumm:P:p

Gönül isterdi hediyeler falan dağıtalım malumunuz ekonomik kriz:P BlogMania blogunu beğenmiyor olsanız hatta yazarlarına falan gıcık bile olsanız yüzümüze hiiiii diye gülüseyip tebrikler diye yorum yazsanıza de laa:P:p hehe:)) Teraziye tıklamadan geçmeyelim lütfen:P Bakınız Scarlett bile okuyor, taçsız kral pele en büyük hayranı blogumuzun:P

I love blog :) (ingilizce bile biliyorum ho ho ho:P)
Devamı >>

14 Mayıs 2010 Cuma

Barney Stinson'dan gençlere tavsiyeler ve taktikler

Barney Stinson! How I met your mother mahallesinden Mc Laren's Pub'dan. Üstadlarım var demiştim işte onlardan biri sevgili Stinson:P Onun öğrettiği çeşitli taktikler ve öğretileri burada paylaşma kararı aldım, bu adam işi biliyor çünkü. He is awesome! Barney Stinson'dan siz gençler için öğretiler geliyor. Kendisi beni kırmadı sizin için yazdı:P

İşte Barney Stinson taktikler ve nasihatlar :)

1. Öncelikle bir kız tavlamak için yapman gereken ön hazırlıklar var onlardan bahsedelim. Çok fazla değil gayet basit şeyler! Barney neler öneriyor 3 maddede topluyor bu hazırlıkları. Uzman bir çapkın için 3 altın kural;

Kural 1: Sakalını kes.
Kural 2: Takım elbise al ve onu giy.
Kural 3: 30 yaşına gelinceye kadar evlenmeyi aklında bile geçirme.

2. Ön hazırlıkları tamamladık şimdi biraz ilerleme zamanı yolda. Aslında kendine özel taktikler geliştirmen lazım. Karşıdaki hiç bir şekilde çakmasın ama yok, o zaman bu taktikler işine yarayacaktır. İşte biri; Yeni tanıştığn bir şekilde eve kahve içmeye veya film izlemeye ikna ettiğin kızı nasıl kıvama getirirsin:

Kural 1: Onu yor. Yorulsun. Onu yormaktan korkma. Neden yormak isteyeyim ki diyorsan o yorulunca bu temas için bir bahane oluşturur sana. Onun omuzlarına veya ayak bileklerine masaj yapmak olayı bir ileri aşamaya geçirecektir emin ol.
Kural 2: Sana güvenmesini sağlayacak sevimli, sadakat dolu sözler söyle
Kural 3: Keyfini çıkar! :P


3. Bir sevgilin var. Ama bir kız gördün haliyle çapkın birisin ve ondan hoşlandın. Ama sevgilini de aldatmak istemiyorsun. İşte aldatmak nedir ne değildir geliyor senin gibi karasız kalanlar için. Eğer bunlardan biri varsa o bir aldatma değildir. Rahat ol!

Kural 1: Evli olan sen değilsen bu bir aldatma değildir. İçin rahat olsun !
Kural 2: Eğer isminde iki sesli harf yan yanaysa bu bir aldatma değildir kesinlikle.
Kural 3: Ve senden farklı bir şehirde veya bir ülkede yaşıyorsa bu yine bir aldatma değildir. Relax, Man!

4. Peki kızı tavladık ettik ama kız arkadaşımız olmasını istemiyoruz. Öyle bir alışkanlığımız yok çünkü. O zaman ne yapacağız bir kızı, kız arkadaşımız olmasından alıkoymak için. Çok basit. Dinle !

Kural 1: Onu asla ıslatma. Diğer bir deyişle kızın senin evinden duş almasına izin verme kesinlikle! Bırak kuru kalsın:)
Kural 2: Onu güneş ışığından uzak tut. Diğer bir deyişle kızla kesinlikle gündüz görüşme gece görüşmeyi tercit et hep !
Kural 3: Gece yarısından sonra kızı asla besleme. Yani başka bir deyişle, yatıya kalmasın.


5. Peki eski bir sevgilin var ve tekrar senle görüşmek isiyor. Bu durumda ne yapacağına karar veremiyorsun. Görüşmeden önce şunları bilmek senin için iyi olacaktır. Eski sevgili neden tekrar görüşmek ister.

İhtimal 1: Tekrar birlikte olmak istiyordur !
İhtimal 2: Seni öldürmek istiyordur.
İhtimal 3: Onda kalan bir eşyanı sana geri vermek istiyordur
İhtimal 4: Ve son hayatının ne kadar iyi ve güzel gittiğini senin yüzüne vurmak istiyordur.

İhtimaller böyle o zaman 1. ihtimal dışındakileri düşünüyorsan görüşme onunla. Zaman kaybı, iyi düşün. Belki de seni öldürmek istiyordur?

6. Ve nasıl iz bırakmadan kızın tavlayıp sonra iş bitince hemen bırakılır ve iz kaybettirilir. Çok basit. Hemen açıklıyorum :)

Kural 1: Önce eşi ve benzeri olmayan tamamen uydurma bir isim belirle kendine ve o sahte isminle ilgili bir kaç site oluştur. Bir kaç hesap aç. Ve o siteler üzerinden kendin hakkında yalan haberler yap. Güzel bir imaj çiz. Ok!

Kural 2: Sonra bir hedef belirleyin. Genellikleee... güzel ve pahalı bir telefonu olanı tercih edin. Evet.!

Kural 3: Kızla tanışın ona isminizi bastıra batıra söyleyin. 30-40 saniye konuştuktan sonra ayrılın yanından bir şeye bakıp geleceğim gibi. Siz ayrıldıktan kısa bir süre sonra hemen telefonununda internete girip isminizi aratacaktır ve sizin yapmış olduğunuz sahte haberlerle karşılaşacak ve hayran kalacaktır. Neden iyi telefonu olanları seçtiğimizi anladın sanırım:P

Kural 4: 5 dakika sonra geri gelin yanına ve kahve içmeye nedersin tarzında bir öneride bulunun. Genellikle işlem orada biter ve kız kabul eder. Yessssss!!
***

Bitti. Barney Stinson üstaddan bilgiler bu kadar. Umarım yararlı bir ders olmuştur sizler için.:P Ama şunu çok iyi bilmek gerek her taktik bir koordinasyona ihtiyaç duyar. İyi bir şekilde kurgulamalısınız ve iyi bir bitirici olmalısınız. Yoksa taktik çok iyi bir uygulayıcı olmak gerek. Knedinize güvenin, barışık olun, tokat yemekten korkmayın. Yess! :)

Barney Stinson gururla sundu! :P
Devamı >>

13 Mayıs 2010 Perşembe

Kimse Okuyacak Mı Ki Bunu ? | Blog

Havalar ısındı, yaz geldi falan güzel şeyler bunlar tabi:) Yaz geldi diye blogları boşlamak olmaz ama benim gibi civanım delikanlıya yakışmaz:P O yüzden harekete geçtim hemen ve daha geçen hafta tanıştığım bir bloga burada yer vermek çok güzel olacak diye düşündüm. Hem de yepyeni bir blog, bu güzel blogtan blog sahibesinin beni Twitter'dan takip etmeye başlaması sayesinde haberdar oldum. Twitter işe yaradı ilk kez :) İşte o blog...


Blogun Adı: Kimse Okuyacak Mı Ki Bunu ?

Blogun ismi gördüğünüz gibi kimse okuyacak mı ki bunu? :) Ne kadar şirin. Buna bir şey diyorlardı ters mantık mıydı neydi o da olmayabilir ama siz anladınız bundan yapmış sevgili blogcumuz isim seçerken:P Mütevazilik yapmış yani:D Blogcumuzun ismi Güzide. Kendisi bir karadeniz kızı. Trabzonlu :) Harbi bir kız olduğunu buradan da anlayabiliriz. Karadeniz insanını seviyorum nedense ama eğlenceli insanlar oluyorlar genelde ondan hep :)

Aynı zamanda bir üniversite öğrencisi ama İngilizce hazırlık okuyor şu anda galiba İstanbul'da. O yüzden bir rahatlık bir reahavet var üstünde hazırlık olduğunudan seneye hayatın gerçek yüzü ile derslerle baş başa kalınca nasıl olacak bakalım :P Ders çalışmayı da sevmiyormuş galiba bakalım nasıl olacak blogta okuması güzel olacak gibi o derslerle olan çatışması:D

Güzide blogunda neler yazıyor peki. Blog kişisel bir blog. Kişisel bir blogta ne varsa o var blogta. Ama bir farkla:) Sıkıcı yazılar yok güzel bir analtımı var bence. Yazıları arasında bak ne okudum, bak ne dinledim bak ne izledim kategorileri var. Genelde pek sevmem böyle yazı dizilerii ama bu çok güzel. Paykaştıkları da hem farklı hem de güzel şeyler. Heyecanla takip eidlebilir. Bir şeyler kapılabilir blogtan. Gördüğünüz gibi aynı zamanda bilgilendirici bir blog. Didaktik bu blog:P:p

Yine yazdım ettim bir blog yazısının daha sonuna geldim:) Güzel bir blog ile sizleri tanıştırmanın mutluluğunu taşıyorum tabiki de ne sandınız:P Bence seve seve okunur bu blog. Neler okuyorsunuz bu güzel blogu mu okumayacaksınız, beni bile okuyanlar var düşünün Güzide'nin güzide yazılarını okuyacak 1 milyon kişi bulurum:P

Herkes okuyacak ki bu blogu :P
Devamı >>

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Tarkan Altın Madalyon

Tarkan döndü sayın seyirciler! 

Başlığı görüp Kartal Tibet'in seri filmlerine devam ettiğini sanmayın. Tarkan Tevetoğlu, hani şarkıcı olanı, o döndü. O kadar çok sevdim ki şarkısını o yüzden altın madalyonu hak etti bence ondan bu başlığı uygun gördüm :D. 

Tarkan uyuşturucu olayından sonra öyle bir yerden girdi ki hayatımıza işte bu aradığım lezzet dedirtti yine... En azından bana dedirtti. Bilmezsiniz tabi ilkokuldayken Tarkan' a aşıktım ben (: o yüzden yeri farklıdır ben de. Her zaman çok sevmişimdir kendisini ve herkese karşı da savunucusu olmuşumdur.

Bu savunma olayını abartıp bu bahsedeceğim son albümünden önceki albümünde bile albümün iyi olduğunu iddia ediyordum. Kendi içimde beğenmesem bile herkese karşı savundum onu. Bebeğim o benim. Neyse konuyu dağıtmayalım. 

Bebeğim yeni albüm çıkarmış.Şarkısını ilk defa bugün dinledim çok sevdim. Burada sizinle paylaşmak istedim nedense sevincimi. Bana şu şımarık ve karma albümü zamanlarındaki Tarkan'ı hatırlattı. Ne zamanki eski bir şarkı dinlesem o yıllara giderim kendi kendime. Klasik bir de söylemlerim vardır. "Ben bu şarkı çıktığında orta-2 deydim. 2000 yılının yazıydı bu şarkı çıktığında. Hatta ilk defa plajda dinlemiştik" diye başlar cümlelerim. Örnek verelim, Tarkan'ın "Sen Başkasın" şarkısını ilk dinlediğimde lise hazırlığa gidiyordum, İskenderun'da oturuyorduk ve 11 Eylül saldırıları o yıl yapılmıştı. Gördüğünüz gibi şarkılara göre belirlediğim bir takvimim vardır. Eskileri hatırlamakta zorlanıyorsanız bence bu yöntem işinize yaracaktır.

Son zamanlarda dinlediğim birkaç tane favori şarkım var.
Demir Demirkan - Var mı aşktan öte, Demir ilahlaşıyor...
Jehan Barbur - Gidersen, yok böyle bir ses ve müzik...
Göksel - Hayat rüya gibi, Göksel'e eskileri söylemek çok yakışıyor, daha önce de Baksana Talihe' yi çok beğenmiştim...
MFÖ - Gözyaşlarımızı bitti mi sandın, üstatlar her zamanki yumuşak bir ton da vurmayı beceriyorlar...
Tarkan - Sevdanın son vuruşu, bebeğim Tarkan aramıza döndü!!!

Eh madem o kadar şarkıdan bahsettik. Size şurda sözlerini vermezsek olmayacak! Sözler bu arada Aysel Gürel'e aitmiş. Şaşırmadım doğrusu! (Bu arada şu hemen üstteki fotoğrafına hastayım.)




Yüreğimde Zincirler Kırılıyor Duydun mu
Nefes nefes bu gece sevdanın son vuruşu
Sen Hiç Böyle Sevdin mi
Sen Hiç Böyle Oldun mu
Baş Eğdim Yine Aşka
Ama Bu Son Saygı Duruşu

Seni Karanlıklara Bırakmak İstemezdim Hiç
Anılarımı Solmuş çiçekler süslemezdi hiç
Ardından Acıtacak
Bir tek Söz Söylemezdim
Ben Hiç Hakketmedim ki Böyle Unutuluşu

Sen Aşkı Çiçek Böçek Güneş Bulut Sanmışsın
Mevsimlerine Göre Uyuyup Uyanmışsın
Sen Artık Benden Sonra Sevemezsin Yanmışsın
Yüreğimden Çıkardım Attım Kör Kurşunu


Bence bu sene bu şarkı zirvede olacak! İnşallah olur da Demet Akalın tekelinden kurtulmuş oluruz böylelikle...
Beni özleyin, yazılarımı ısrarla isteyin...
Öptüm çok...

Betül KARA
21:20 (ay ayy sevdiğimin beni düşünmesine 1 dk kalmış:)
12 Mayıs 10, Çarşamba

Devamı >>

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Deniz Baykal'ın istifası ve olası sonuçları

Deniz Baykal istifa etti. Öğrendiğim an tüm iş konsantrasyonum dağıldı haliyle merak duygusundan dolayı. Onun için madem dağıldı bu yazıyı da yazarım ben. Baykal istifa etmek ile aslında Tayyip'in AKP'nin kucağına kocaman bir bomba bıraktı. Gider ayakta bunun sorumlusu AKP'dir dedi. Böle bir şeyden haberdardırlar kesinlikle onlardan habersiz olmaz dedi. Gülen cemaatini de akladı. Bu olaydan ayrıdı. Tüm şimşekleri AKP ve Tayyip üzerine çekti bence böylece.


Zaten insanların aklında böyle bir ihtimal yok değil. Biliyorsunuz önümüzde bir referandum süreci var kritik. Ve daha önemlisi geçen haftalarda başbakan yaptığı açıklama da diyor ki "daha elimde neler var açıklatmayın bana" gibisiniden bir şey söyledi. Ve 1 hafta sonra bu video kasedi patladı. Bilmiyorum ama aklına geliyor insanın böyle şeyler. Bu arkadaşların sözde müslüman olduğunu ve dini sömürü ile siyaset yaptıklarını herkes biliyor. Göremeyenler gözlük taksın.

Bundan sonra benece CHP 22-23 Mayıs'taki Olağan Kurultay'da Deniz Baykal yeniden gelmezse yerine gelebilecek kişiyi tamamen bir mutabakat eşliğinde seçmesi gerekiyor. Seçilecek kişi CHP'yi 10 puan yükseltecek bir pozisyona getirebilir. Bilmiyorum Kılıçdaroğlu doğru bir tercih mi. Ama CHP'liler bence Deniz Baykal'ı yerinden aday gösterecekler karar alıp kendileri bakalım ne olacak önümüzdeki süreç. Baykal2ı yeniden aday göstermek yerine parti yönetiminde tutmak daha akıllıca olacaktır bence. Her ne kadar başarısız bir siyasetçi gibi gözükse de Baykal çok iyi bir siyasi zekaya sahip küçük beyinliler anlamaz ama bunu normaldir.

Ama AKP ve başbakan bu suçlamalara karşı ne cevap verecek çok merak ediyorum. Kanıtlaması lazım onlarla ilgili olmadığını. Boşu boşuna söylemez bence bunları Baykal. Kimlerin yaptığını ortaya çıkarmadıkları sürece bence akıllarda hep bir şekilde AKP yapmış olabilir kanısı kalacaktır. Ama bir iki güne kadar bir iki ergenekon dalgası daha yaratılıp gündem değiştirilebilir hiç şaşırmam.

Ülkeyi kaosa sürükleyen AKP bakalım bu suçlamalara ne cevap verecek. Ülkenin içine ettiler ergenekon kürt açıımı ve anayasa açılımı ile. Bir de üzerine bu kaset. Sonumuz Yunanistan'dan kötü olacak bence ondan korkuyorum. Bu hükümete günahımı bile vermem ben hiç bir güvenim yok. Güven duyacak bir şey de yapmıyorlar. Bunu göremeyenlere ise gerçekten çok üzülüyorum bu kadar yüzeysel bakabildikleri için.

Daha kim bilir kimlerin kasedi var. Onlar da zamanında ortaya çıkar. Benden size tavsiye bu tavsiye kendime de geçerli. Ne yapıyorsanız yapın herkesin kendi özel hayatı ama sağda solda yapmayın bir şey, evinizde yapınız. Hele bir de gelecekteki kariyer beklentileriniz varsa bu çok daha önemli. Uçkurunuza sahip çıkın ne geliyorsa bunda geliyor işte, koskoca Ana muhalefet lideri bir kasetle uçtu gitti.

Önümüzdeki süreç ne olacak bakalım. Ama bu AKP'nin ve yandaşlarının yatacak yeri yok onu biliyorum. Dediğim gibi CHP kurultayda vereceği karara göre gelecek seçimlerdeki kaderini belirleyecek. Tayyip'in açıklamasını da sabırsızlıkla bekliyorum.

Ama böyle bir komplo ile bir parti liderinin gitmesi de çok üzücü. Türkiye siyaseti için hiç iyi değil bence. Gün gelir birileri de bir kaset ile başka bir şey ile gidebilir nereye gider bilemem toprağa mı gider cezeevine mi kendi evine mi gelecek gösterecek. Kısmet allah bilir! Türkiye burası! Herşey olur.! Aman dikkat !

Bu olayın sonuçları çok yankı uyandıracak bence.! Taşlar yerinden oynadı artık!
Devamı >>

8 Mayıs 2010 Cumartesi

10 maddede "Profesyonel çapkının el kitabı"

Epey bir süredir ilk olarak buralarda (1 2 3) verdiğim kız tavlama tekniklerinin finalini yapmayı düşünüyordum. İşte o gün bugün. Bir nevi çekirgelerin mezuniyet günü diyebiliriz.:) Çekirgeler artık çıraklık dönemini bitirdi ve profosyonel çapkın olma yolunda büyük bir adım attırlar. Onlarla hayatları boyunca kulaklarına küpe olacak "Profesyonel çapkının el kitabı"'nın (ben yazdım) en önemli 10 maddesini paylaşıyorum.:P Bu kutlu yolda hepinizin başarıya ulaşması ve pro bir çapkın olarak hayatınıza devam etmenizi diler tüm çekirgelerin gözlerinden öperim.:P

Allah utandırmasın çekirgeler:P



  • İki üç tane telefon numaranız olacak. Bu numaraların birinde kayıtlı olan diğerinde olmayacak. İş başka aşk başka prensibini kendine rehber edinmiş olmak diyoruz biz buna. Çift hatlı telefonlar çıktığından beri daha rahat oldu bunu idare etmek artık ayrıca. En önemli madde bu çapkınlık yaparken.
  • Yine çapkınlık yaparken isminizi doğru söyleme gereği duymayın. Recep yerine Deniz diyebilirsiniz mesela. Sonra ortadan çabuk kaybolmanıza yardımcı olur ayrıca kızın size kuyruk olmasını engellersiniz böylece. Aşık olabilirler bazen. Böylece kendinizi garantiye almış olursunuz. Ayrıca önünüzdeki maçlara daha rahat bakabilirsin böylece.
  • Belli bir tarzınız olsun. Başarıya ulaştığınız taktikte ısrar edin her zaman için. Ama her zamanda bir B planınız olmalı. Çünkü her kız aynı değil. Zamanla zaten yediğiniz tokatların ve sözlerin tecrübesiyle birlikte bunu da öğreneceksinizdir zaten.
  • Her kuşun eti yenmez sözünü aklınızdan çıkarmayın. Açılmadan önce bir iki küçük test yapın zaten hafifte meyili varsa işi sonuca ulaştırabilirsiniz. Yoksa hiç zamanınızı boş harcamayın. Karizmayı çizdirmeyin. Ama burada bu hafif meyili gole çevirmek sizin kabiliyetinize kalmış ağzınız iyi laf yapmalı ve kötü bir izlenim bırakamamak gerek. Aceleci olmayın. En zor süreç bu süreçtir ama zor olduğundan mı bilmem savaş kazanmış komutan havası verebilir size. Fazla abartmayın ama :)
  • Seçici olun. Her dişi benimdir düşüncesi abazan bir tarzdır. Böyle bir düşünceniz varsa sizden olmaz. "Gideri var" dediklerinize yönelmeyi tercih edin. Masum kızları kandırmaya kalkmayın bu hem kolaycılık olur bir pro çapkın asla bunu yapmaz. Yaptıktan sonra pişmanlık duymayacağınız kişileri seçin.
  • Kızı bildiğiniz, tanıdığınız mekanlara götürün. Garsonlar falan da artık sizi tanıyacağından isminizle size "Recep Bey hoşgeldiniz" demesi az da olsa iyidir. Fazla atraksiyona gerek yok. Her zaman için ne yapıyorsanız onu yapın. Kendi geliştirdiğiniz kalıplaşmış şeyleri kullanmaktan çekinmeyin. Bu da tecrübe ile elde ediliyor yine tabi ki. Yavaş yavaş aceleniz yok. Gelecekteki iyi günleri düşünmek sizi motive edecektir.
  • Sap olmayın. Kız arkadaşlarınız olsun kardeşçe hisler beslediğiniz. Kanka diyelim daha iyi anlaşılması için. Bu sayede onlardan da kadınlar hakkında yeni şeyler öğrenebilir daha düzgün adımlar atabilirsiniz. Ama arkadaşlarınızla, takıldığınız kızları kesinlikle tanıştırmayın. Neden dersen ben de bilmiyorum biz de ustalardan öyle öğrendik:P
  • Facebook profilin olmayacak. Gerekte yoktur varsa da kapatın. Kişisel bilgilerin, kontakların, fotoğraflar gibi şeylerin sağa sola yayılmasına gerek yok. Hem bu sizin hareket kabiliyetinizi kısıtlayacaktır. Sizi oradan rahatça bulabilirler. İş hayatınızı ve aile yaşantınızı etkileyebilir. Çabuk ulaşılmayı tercih etmek yerine abartıya kaçmadan ulaşılmaz olmayı tercih edin. Dozunda gizem iyidir.
  • Güzel giyinin. Ne tarz giyindiğiniz önemli değil. O size kalmış. İster takım elbise ile dolaşın istersen kot t-shirt ama güzel olsun. Sana hangisi daha çok yakışıyorsa onu tercih et. Burada önceki maddelerde bashettiğim kız kankaların sana yardımıcı olacaktır. Acımasızca eleştirmelerine izin ver kıayfetlerini. Kendine en yakışanı bulacaksın böylece. Sormaktan korkma :)
  • İçin boş olmasın. Bilgili bir insan olmazsan senden olmaz. Sadece görünüşünle değil söylediklerine ve duruşunla da karşındakini etkileyeceksin. Bu şekilde hitap edebileceğin alan genişler, ufkun açılır. Bir öyle bir böyle yani yanar döner olmaktan kaçın, sabit ol, adam ol çekirge:P

Bitti. Bu maddeleri uyguladığınız takdirde artık sende çırak bir çekirgelikten çıkıp usta çapkınlar kulübüne katılacaksın. Hazır mısın? Daha ne duruyorsun o zaman hadi harekete geç:P
Devamı >>

6 Mayıs 2010 Perşembe

The Kind Life - Alicia Silverstone | Vegan Blog

Merhabalar bundan 1.5 - 2 yıl önce bir yazı yazmıştım bir yabancı blog ile ilgili. Perez Hilton'du o blog. Ondan sonra da yabancı blog tanıtımlarım devam edecek demişim ama gel gör ki sözümde durmamışım tarih olmuş Mayıs 2010 ben söylemişim Temmuz 2008 :P:p Bu açığı kapatmak gerek diye düşündüm. Çok iyi düşünmüşüm değil mi sağol sağol:P Çok güzel bir blog ama bu sizlere sunacağım blog.


Blogun Adı: The Kind Life With Alicia Silverstone

Hayalimdeki hatun Alicia Silversotne ki burada da 1 numaraya koymuştum kendisini:) Sıkı bir takipçisiyim ayrıca:) Sevgili Alicia biliyorsunuz bir vejeteryan. Peta tarafında dünyanın en seksi vejeteryanı falan da seçildi hatta. Şimdilerde ise özellikle ABD'de çıkarmış olduğu The Kind Diet adlı kitabıyla epey gündemde. Kitabın bu hafta içinde Çince tercümesi bile yapıldı. Türkçe'ye de çevrilmeli bence bu kitap. Mahrum kalmasın kadınlarımız bence:P Hatta imza günü yapılsın ben de hayatımda bir ilki gerçekleştirip imza gününe katılayım:P

Blog ise kitabın bir devamı niteliğinde aslında. Destekleyici gibisiniden bir şey. Tabiki de vegan bir blog yani blogta hayvansal ürün olarak hiç bir şey yok. Her şey vejeteryanlara yönelik, organik ve sağlıklı bir yaşama yönelik. Alicia blogunda neredeyse her gün bir post giriyor. Bu konuda gerçekten çok iyi kendisi. Yazılarıda fena değil ben çok beğendim, verdiği ilginç bilgiler özellikle vegan arkadaşlarımıza çok büyük bir fayda sağlıyacağı düşüncesindeyim.

Blogta sadece vegan yemek tarifleri değil, mesela sağlıklı yaşam önerileri, bazı vejetaryanların deneyimleri ve modasal şeyler de bulunmakta. Ama bunların hepsi vegan hepsi :) Beğeneceksiniz bence :) özellikle çok değişik yeek tarifleri veriyor denemesi bedava değişik bir deneyim olcağı kesin bence. Ben bile denemeyi düşündüm ama beceriksiz olduğumu hatırladım vazgeçtim siz deneyin :P Alicia ısrarlarımı kırmadı videosunu gönderdi bana blog ile ilgili işte ilk ağzıdan tüm tatlığıyla blog hakkında bilgi size:)



Blogta zaman zaman çeşitli uzmanların önerilerine de yer verilmekte. Aslında amacı daha iyi bir yaşam daha sağlıklı bir hayat olarak söylemiş Alicia. Yerim onu ben :P Çok faydalı bir blog takip edin bence RSS Akışlarınızda yerini alsın diyorum ben :)

İyi bloglamalar :)
Devamı >>

4 Mayıs 2010 Salı

kızlar size bir giyim önerim var çok beğeneceksiniz

Merhabalar. Geçen günlerde bizim şirkette bir kızcağız işe alındı muhasebe departmanına 2 yıllık muhasebe mezunuymuş kendisi öğrendiğime göre. Daha 20 yaşlarında ama zehir gibi diyorlar :) Maaşını merak edenler varsa 700 TL ve personel servisi bir de Multineti var:P Ramazan da paket de veriyoruz ayrıca:P:p Ama bu kızcağız geleli daha 1 hafta falan olmasına rağmen tüm herkesin dikkatini çekmeyi başardı ki ben hiç ilgilenmem sağımla solumla işte olduğum zaman, şöyle bir göz ucuyla ben bile baktım hatta muhasebe katına bile indim haha. Nedeni ise çok basit hemen açıklayayım:)


İş yerinde kadın fazlalığı olsa da pek dikkat çekici tipler değiller. Hayattan bezmiş bir halleri var. İğrençler yani. Güzellik veya yaş açısından demiyorum. Kıyafetler özensiz, demode ve fazla klasik. Çok paçozlar. Buradan sesleniyorum özellikle siz finans müdürü hanım nasıl bu kadar rükuş ve demode olabiliyorsunuz şaşırıyorum size:P haha:P Yüzler de asık tabi. Robot gibiler:P Ama bu kız öyle değil çıktım baktım ya kıyafetleri falan gayet hoş sanki moda blogundan fırlamış gibi kesin takip ediyor:) Sormam lazım:)

Geçen gün bir kıyafet giymiş içimden her kadın böyle giyinse dünya daha güzel bir yer olur bu poztif ortamda savaşlar bile azalır dünta refaha erer dedim. Böyle bir pantalon uzunca ama dar değil şalvar gibi bol da değil. Böyle tene dokunuyor dokunmuyor yani o tarz bir şey. Anladınız siz:) Üstünde de bir bluz gibi bir şey gömlek değil ama o da hoş. Üstüne de bu blazer ceketerden giymiş. Ay ne tatlı ne tatlı:) Evet kıyafetlere aşık olan bir insanım sonra insanın kendisine aşık oluyorum:P Ayaklarda da topuklu ayakkabısı var öyle Bihter gibi zıplaya zıplaya da gitmiyor:P

Örnek mi istiyorsunuz işte sevgili Nil Ertürk'ten örnek vereyim size. Buna çok benziyor tarzı. Rengi farklı pantalonun. Her kadın böyle giyinsin işte ve dışarda falan vallahi çok yakışıyor elibseden falan daha güzel. Etek ceketten on kat daha güzel hatta:P Memur gibi giyinmeyin hep aynı hep aynı yeni şeyler işte böyle biraz, renkli olun. İş ortamı diye size zorla siyah giy diyen yok ki. Nereden çıktı bu çok klasik havası anlamam. Öyle bir talimat mı var. Kot ile gelin demiyoruz böyle de hem şık hem zarif olunabilir gayet.


Bir örnek daha vereyim bak bu da güzel. Pantalonun rengi, ceket falan. Bir kadın kıyafetiyle güzel bence kötü kıyafet sizi çirkin gösteriyor böyle giyinin her dediğinizi yaparım melek de kimmiş o zaman dersiniz:P


Fotoğraflar Lookbook'dan. Bunlarda linkleri. 2 tane daha var beğendim onları da ekledim :) Yarın kontrol edeceğim ne giymişsinizi diye hadi bakalım sağlıcakla. Bu günden bana ayrılan vakti sonuna geldim. Yapımda emeği geçen herkese teşekkürler. Esen kalın :P

Devamı >>

3 Mayıs 2010 Pazartesi

3 Mayıs 1944 Türkçülük Günü

3 Mayıs 1944, Türk milliyetçiliğinin varlık iradesini ortaya koyuşunun tarihi vesikalarındandır. Türklüğün izzet ve ismetine yakışır bir hareket tarzıyla ortaya çıkan bu irade, dönemin siyasi gelişmelerine karşı milli bir reflekstir.

3 Mayıs olayları; bu dönemin kahramanlarından merhum Orhan Şaik Gökyay’ın “Bu Vatan Kimin?” adlı şiirinde şairane ifadesini bulan, bu vatanın hakiki sahiplerinin, öz evlatlarının varlık ve irade beyanıdır.


Cumhuriyetimizin harcı konumunda olan Türkçü-Milliyetçi ideolojinin büyük münevverlerinden Ziya Gökalp, Yusuf Akçura ve daha nicelerini kendilerine kılavuz etmiş Türkçü irade sahiplerinin dönemin resmi ideolojisine belkide ideolojisizliğine karşı bir başkaldırı hareketi olan 3 Mayıs Türkçülük Hareketi, bir anlamda cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine geri dönüşün de adıdır.

Milli bilinç ve benliğimizde yeşererek binlerce yılın kültürüne duyulan sevgiyi ve o kültürün sahibi Türk milletini yüceltmeyi gaye edinen Türkçülerin bu eşsiz azmine vurulmak istenen bir darbenin defedilmesine ve yüreklerimizde her daim var olan ancak korlaşmış Türklük aşkının yeniden alevlenmesine zemin olan bir başkaldırıdır, 3 Mayıs 1944.

3 Mayıs 1944, Türk milliyetçiliğinin inanmış ve adanmış gerçek dava adamlarının elinde yarına ışık tutacak bir meşale misali, Türklük bilincinin tarihi bir abidesi olarak tarihe mal olmuştur.

3 Mayıs ruhunun milliyetçi yüreklerde bütün heyecanıyla ve samimiyetiyle yaşanması dileğiyle 3 Mayıs bayramınız kutlu olsun.
Devamı >>

1 Mayıs 2010 Cumartesi

İleride iki tane kızım olsun istiyorum

26 yaşındayım. Ama 18 delikanlı kıvamındayım aynı zamanda:P Yine ama artık biraz daha fazla hayal kuruyorum sanki. 18 iken de hayal kurardım ama genelde ileride Cumhurbaşkanı falan olacağım gibi daha öncelerde de Nba'de oynayacağım ben dediğimi hatırlıyorum ortaokulda basket takımında oynarken. Yani uçuk kaçık hayaller kurardım. Şımarık bir çocuktum. Biraz yaş alınca insan daha küçük şeyler hayal ediyor. Daha da mı duygusallaşıyor acaba. Balık burcuyum nan ben ! Yoksa? Ayrıca artık daha toleranslıyım mesela "höt lan ne diyorsun sen pata küte" devri yok, azıcık medenileştim insan içine karıştım, dinliyorum insanları falan.

Anlayacağınız iyice kıvama geldim. Olay çıkartma potansiyelim azaldı. Eskiye göre daha manevi şeyler diliyorum mesela. Önceden Ferrari mi Porsche mi diye karar veremezken artık yat mı jet mi tartışmasını yaşıyorum ruh alemimde nirvanaya çıktım çıkacağım öyle böyle değil :P:p Şaka tabi inandın hemen sen de ben hiç öyle biri değilim, beni yanlış tanımışsın sen. Hiç yakıştıramadım sana:) Otur sıfır.! :P


Hem bugünlerde değişik şeyler düşünüyorum. Şirkette odamda boş boş oturduğum bir zamanda daldım hayallere. Elimi de çenemin altına dayadım önce sonra kolum ağrıdı çektim, çayımdan bir yudum aldım yavaşça, yaslandım iyice koltuğa... Şöyle evlensem falan 2 kız çocuğum olsa ne güzel olurdu diye düşündüm. Erkek istemiyorum benim gibi olur yazık çevreye diye. O yüzden kız olsun. Böyle eli maşalı yetiştireyim kızlarımı diğer kızlara korku salsınlar gibi pisikopat düşünceler sardı beni:P Eli maşalı dediysem böyle erkek fatma değil, kız gibi davranan ama güçlü, öyle böcekten korkan her şeyden korkan biri değil konuştu mu dinlesinler tarzında. Geleceğin demir ladylerini yetiştireceğim ben:) Erkekler karşısında ezilmesin hiç bir şekilde. Kadın dediğin güçlü olur zayıf kadını hiç sevmem :P

Sonra kızlarımla maça falan gidelim Galatasaray'ın. Omuzuma falan alayım gol olunca beraber bağıraşalım falan. Biri bir elimden diğer elimden biri tutsun. Aralarıda sadece 1 yaş olsun beraber büyüsün arkadaş olsunlar diye:) Benim gibi tek çocuk olup şımarmasınlar paylaşmayı bilsinler diye, ne kadar da düşünceliyim:) Beraber oyuncaklarıyla oynayalım babam da benle oynardı çok sevinirdim ondan çaldım bu fikri:) İyi eğiteyim iyi yerlerde okutayım bir şeyler başarsınlar gururlanayım falan benim kızım diyeyim hava atayım sağa sola:P Hala hava peşindeyim dikkat edersen:P Bunlar olursa çok mutlu bir insan olurum diye düşünüyorum ben.

İsimlerini bile düşündüm o dar zamanda ne diyorsun sen. Biri İpek olsun mazisi var ben de:) Diğeri ise annemin ismi Ayşe olsun diye düşündüm. Belki de sırf ondan kız olsun istiyorum sırf annemin ismini koyabilmek için bilmiyorum. Karışığım o konuda. Evet ciddi ciddi düşündüm bunları ama çok kısa sürdü çok hızlı düşündüm yazıya dökünce uzun oldu:)

Evlenme zamanım geldi mi benim yoksa, ben 30 dan önce hayatta olmaz diyordum hala ama isdeğimi gibi güçlü bir kadın bulsam evlenirim heralde var o meyil bende. Aday yok ama hep aday adayları gelip geçiyor bir aday bulamadık, teyzem de falan bakıyor ama yok yok:( hehe:P Bu ciddiyetsizlikle olmaz tabi bendeki ciddiye alarak bir ön etüd yapalım bakalım çevremizde ne var ne yok elde ne var koca bir sıfır varsa yeni ortamlarla tanışmak gerekiyor. Of çok zor :P

Neyse işte ben bazılarına karşı kaba bir insan olabilirim bazen ama aynı zamanda duygusal bir insanım öyle romantik falan değilimdir ama duyurulur.:P Cvlerinizi danışmaya bırakın lütfen:P:p 12 punto olsun:P

Evet evet 2 kızım olsun. Saçlarını tarayayım :) İnanırsak olur bence iyi şeyler düşünün:)
Devamı >>
 
Copyright Blog Manias All Rights Reserved
ProSense theme created by Dosh Dosh and The Wrong Advices.
Blogerized by Bonard Alfin Blogger Templates.