Bugün Aşk- Memnu dizisi var malumunuz. Zuhha. Az önce bir arkadaşım post yapmış bu resmi. Bu şemayı görmeden izlemeyin diziyi:)) Hatta hiç izlemeyenler için çok açıklayıcı bir şema olmuş. Tüm yollar sonunda Behlül'e çıkıyor.. Salak enişte kim ya huh:)) Ahanda şema :))
Kimin eli kimin cebinde belli değil. Süper dizi puhah:)) Göremiyorsan ben göremiyorum tıkla üstüne rsmin bakalım ne olacak sürpriz :))
Yeni bir reklam ve yine ben Damat Ferit:)) İşletmeci olmamdan dolayı mıdır nedir reklamlara ayrı bir gözle bakıyorum .Reklamcı olabilirm aslında ben:)) Oturdum evde beni keşfetmelerini bekliyorum huhh:))
1-2 gündür dönüyor bu reklam ya da ben dün gördüm reklamı 2 çeşidi var. Diğeri de var ama upload etmeye erindim biraz:)) Reklam da Çok güzel Hareketler Bunlar Ersin Korkut oynuyor başrolü. Diğer yan oyuncularda Bkm den. Güzel bir prodüksiyon olmuş ayrıca. Çekirdek sektöründe pazar paylarında fark yaratacaklardır bu farklı ve komik reklamla.
Özellikle bu verdiğim reklam bomba. Çok güzel ayrıntılar var reklamda. Yani Peyman'ın Çitliyo reklamını çok beğendim ben. Ama ben paket çekirdek almıyorum kusura bakmasınlar. Taze taze açıktan alıyorum marketten. Daha güzel tuzlu tuzlu:)) Ama yakında Çekirdek gribi falan çıkarırılar kuş giribi gibi o zaman paket çekirdek alırız zorla:)))
Neyse reklamdaki son replik süper
- Şükran seni çok özledim - Özledinde sen 17 yıl gelmeyince bende tarıkla evlendim - Bizim tıfıl tarık - Evet - Allah mesut etsin çok iyi çocukdur
Bu güzel reklama duyduğuma göre çeşitli çevreler farklı tepkiler vermiş. Mesela Tiky gençlik şöyle demiş ne demiş, OMG züperr reklam bayılıyorummm ben yaa bu çocuğa çok komik adam abi ya... Topiş kesimin tepkisi ise hayli ilginç, gördün mü kız oğlanı saçlara bakk yerim ben bunu tam çitlencek erkek.... pembe dizi seven teyzelerin tepkisi ise, vay ahlaksız adam gelmedi diye hemen evlenmiş başkasıyla gözü varmış demek ki o tıfılda puu sana..
Reklama gelince işte Ersin Korkut Peyman Çitliyor Çekirdek Reklamı sizlerle:))
Ben daha yeni duydum; galiba öğlen saatlerinde Ankara Bilkent Üniversitesinde bir canlı bomba yakalanmış.Eski bakan Hikmet Sami Türk'ü öldürme girişiminde bulunulmuş bombayla. Bunu yapan bir bayan. Olabilir canlı bombalara alışığız artık ama üniversite sınırları içerisinde olması çok ilginç gerçekten.
Kafamda bazı sorular var onları sormak istiyorum. Şimdi canlı bombayı galiba korumaları engellemiş patlatmasını. Hikmet Sami Türk korumaları ile derse giriyormuş. Demek ki bir yerlerde tehdit falan alıyor ki bu adam korumaları ile derse giiriyor. Neden korumalarıyla derse giren adamı hoca yapıyorsunuz. Ordaki öğrencinin canını tehlikeye atıyorsun. Ne biçim üniversite yönetmektir bu böyle anlamıyorum. Ülkede hoca mı kalmadı ki yani. İlla ismin peşinden koşmak nedir yani. İlginç. İhmaller zincirinin 1. halkası bu.
İkinci halkası ise Bilkent'e hiç girmeye çalışmadım ama ODTÜ'yü biliyorum. Odtü'ye girmek öyle kolay deil mesela. Demek ki Bilkent'e girmek çok kolaymış.Üstünde bomba bile olsa girersin demek ki. Arabaya doldur cephaneyi tara heryeri bu daha kolay ne olacak. Hiç mi dedektör falan yok burda girişte çözemedim. Yoksa göz mü yumdu bazıları düşünmeden edemiyorum.. İhmalin babası da bu zaten.
Öğrencilerden her yıl birüsrü para alıp hiçbir güvenlik önlemi almıyorsa bu üniversite, ben öğrenci velisi olsam hakkımı sorardım valla. Yani hem bir çuval çocuğum okusun diye para vereceğim hem de can güveliğim tehlike de olsun. Üstüne bomba bağlatan elini kolunu sallayarak girsin içeri. Oh ne güzel dünya..
Bilkent'in gözümde ayrı bir yeri vardı üniversite olarak ama artık o güvenimi kaybetti. Bilkent'te öğrenci olmak kelle koltukta gezmek gibi birşeymiş onu anladım. Hey bilkentliler o kadar para veriyorsunuz sesinizi çıkarın adam gibi önlem alsınlar. Tuu kaka denilen çoğu devlet üniversitesinde daha iyi güvenlik varken bir vakıf üniversitesinde bu olması hiç yakışmıyor bence. Ben olsam göndermem çocuğumu Bilkent'e bundan sonra.
Bundan sonra okula giderken 3 gulhu bir elham okuyun aman haa:P:p haha:D
Yazıyla İlgisiz : Buraya birşeyler yazacaktım sonra vazgeçtim. Sustum. Bakıyorum sadece.
Hello everybody. Hergün 1-2 yazan ben, galiba 1 haftayı aşkındır yoktum. Nerdesin Damat özledik seni diyerekten mail boxım, kutu da diyorlar dolmuş taşmış. O yüzden hayranlarımı kırmak istemedim herşeyi bırakıp geldim. Kucaklıyayım gel gel huhh:))
Bu zaman sarfında nerelerdeydim diye sorarsan. O ülke senin, bu ülke benim Arjantin'de senin olsun geziyordum:) Yaman Gezgin misali saldım kendimi yollara. Otostopla dünya turu attım. O kadar da marjinalim deliyim hiç sorma. Yolda neler gelmedi başıma kamyonculardan az çekmedim, Hollanda'dan geçerken yine aynı olay. Kapılarının önüne çıkmış kaslı kaslı abiler gel gel yapıyordu.. Dünya nereye gidiyor.Tehlikenin farkıdan mısınız. 2012'ye az kaldı topla tası taragı Venüs'te dünya manzaralı evimize gidelim falan fiş mekan konak.:))
Yok yok hiçbiri olmadı bunların keşke olsa. O kadar hareketli bir hayatım yok malesef. Sadece ve sadece önümüzdeki KPDS ve ALES sınavlarına hazırlanıyorum. Sırasıyla 3 ve 10 Mayıs tarihlerinde ardarda bu sınavlar. Daha evvelden almış olduğum puanlar var Ales'ten 82 KPDS'den de bir 69 um var. Yükseltmem lazım aa dostlar:)) Yutdışına bursa başvurcam ALES EN az 92-93 olması lazım. Giden var mı hiç aranıza şu 5 senelik bursla beni bir aydınlatsa falan :)) Minettar olurum:)
Gençliğimi çürüttü bu sınavlar nalet olsun içideki akademik sevdaya:)) Bırakıcam masterı falan sanayi de çalışcam valla ne bu böyle. Çalış çalış, ödev yap, seminer yap, onu yap sunum yap.. bugün git yarın gel. Kütüphanelerle hiç bu kadar haşırneşir olmamıştım hayatımda. Şimdiden nefret ettim böhhhüü. İşletme alanında yapılmış tüm tezleri indirdim galiba arşiv yaptım kitap çıkarcam:))
Az kaldı önümüzde snava çalışmaya devam inekim mutluyum desem yalan olur. Ben de kuşlar böceklerle haşır neşir olmak, çimlerin üzerine serilip sağı solu kesmek, kuş cıvıltıları eşliğinde dedikodu yapmak, arada soğuk meşrubatımdan bir yudum alarak ortamın tadını çıkarmak istiyorum :))) 2 hafta sonra sezonu açıyorum inşallah:)
Sınava girecek olan varsa birbirimize dua edelim belki blog birliği tarzı birşey olur istediğimiz puanları alırız:))
Not benzeri not: ALES Sınav kağıdım geldi şimdi Fen edebiyat fakültesinde giriyorum. Hepte aynı fakülte başka fakülte mi yok arkadaş:)) Değişiklik yapın biraz renk katın hayatıma:))
Uzun zamandır bir bloga yer vermiyordum burda. Bu ayrılık bir son bulsun artık o zaman. Son günlerde takip ettiğim gizliden gizliye okuduğum bloglardan birine yer vereceğim bugün. Niye gizliden okuyorsam işte heh:P
Blogun ismine bakmayın siz Bir deliden nağmeler olmasına gayet düzgün ve güzel yazılar var.Yazıların bazılarının uzun olması bazıların sıkar ben garip biri olduğumdan uzun yazıyı daha çok seviyorum. Anlataacak çok şeyi olan insanı severim ondan belki:P
Blog alemine yeni katılan bir blogger Delinin biri. Ocak 2009 dan beri yazıyor çiziyor. Ama bu blogu yeni daha önceden bir blogu daha varmış ama onu gözünün yaşına bakmadan silmiş galiba orasını tam anlamadım.Ama yazıktır blogta olsa onunda canı var silmeyin bloglarınızı:P Bana devredebilirsiniz saklarım ben onları ay canımm:P:p hehe:D
Sevgili delinin biri kendini şöyle ifade etmiş bak,
24 yaşında, uzatmalı üniversite öğrencisi, gezmeyi ve okumayı çok seven, film manyağı, gündemle ve siyasetle yakından ilgilenen, futbol -özellikle fenerbahçe- aşığı, alkolü çok seven ama bir türlü sarhoş olamayan, Ankarada yaşamak zorunda olan ama bu şehri hiç sevmeyen, hafif deli, gel-gitli bir ruh haline sahip, akrep burcunun tüm özelliklerini bünyesinde barındıran bir hatun işte..
Ne güzelde söylemiş:P Ama Ankara'yı sevmeyen biri daha demek istiyorum ama Siminya'nın ordan ters ters baktığını hissediyorum sanki.O yüzden Ankara cicidir.Hatta Ankara Ankara seni görmek ister her bahtıkara:P:p hehe:D
Blogumuz kişisel bir blog. Delinin biri'nin girdiği sınavlardaki gördüğü hoş çocuklardan sonra bir türlü sarhoş olamamasından falan bahsediyor:P Galiba kendisi İBBF mezunu .Benden yani. Ondan kanım ısındı bu bloga zaten.Bir İİBF kokuyor buram buram blogun heryerinde:P
Blogun teması önceden daha farklıydı.Şimdi değişti. Güzel bir tema olmuş bence. Ama neden daha iyisi olmasın demiyeceğim artık o eski şeylerimi aştım içindeki güzel pozitif yazılar daha öneml benim için. Bir blogger atasözü de bunu doğruluyor zaten. Tema hiçbirşey içerih herşey haha:P:p
Bu güzel blogu sevin bağlantı listenize, takip listeize alın pişman olmayacaksınız. Size okuyacak takip edecek güzel bir blog daha sunmanın keyfini tadıyorum şimdi.. Kahvemde oldu hadi oh oh:P
İşte size Ukturk kulunuzdan bir kutlu hizmet daha. Daha ne yapayım sizin için bilemiyorum. Biliyorsunuz yakın zamanda Last Fm ücretsiz radyonu dinleyemezsin arkadaş ver 3 euroyu öyle dinle kişisel radyonu dedi ve Last Fm camiasında büyük bir üznütü ile karşılandı bu durum. Ama sadee ABD, United Kingdom ve Almanya'da ücretsiz dinleyebilirsiniz. Ben de düşündüm oralarda ücretsizse kandırırım ben bu Last Fm abiyi diye ve düşündüğüm gibi oldu kandırdım:P:p
Olay çok basit önce kendimize bir proxy adresi elde ediyoruz.ABD,UK veya Almanya olması lazım tabi bunun.Sağlam bir proxy adresi bulmanız lazım kesintisiz olması için. Sağlam bir adresle eskisi gibi scroplamaya devam demektir.
Proxy adresini bulduktan sonra yandaki resimde de gördüğünüz gibi Araçlar>> Seçenekler ordan, Daha sonra da Bağlantı sekmesine tıklayıp yine resimde gördüğünüz gibi Manuel ayarları seçip bulduğumuz Proxy adresini ve portu oraya yazıp kullanıcı adı ve şifremizi girdikten sonra onaylıyoruz ve sonra gelsin dinleme.Aşağıdaki sevdin mi şeyi kaybolacaktır.Farkı hissedeceksiniz.:P Proxy yi sadece ikinci resimdeki yere girmeniz yeterli başka yere girmeye gerek yok. (Resimleri göremiyorsan tıkla kocaman olacak)
Proxy adresini nerden bulacağım derseniz orası size kalmış arayıp bulun beni buldum kendime sakladım:P Şimdilik idare ediyor bakalım.İleride allah kerim:P Hayırlı olsun efendim güle güel kullanın. Proxy avı başlasın haha:D
Daha iyisini bulana kadar en iyisi bu yöntem:P Ya da ayda 3 euro bayılabilirsiniz o da bir yöntem:P
Tabi biz bu yöntemi tasvip etmiyoruz. Last FM ücretli yaptı ama bunu unuttu galiba. Açıklarını görsünler kapatsınlar artık nasılsa. O zamana kadar bu açıkatn faydalanabilirsiniz. Youtube misali yani:P
Bugün size değişik bir menü hazırladım gecenin bu saatinde. Dengesiz bir kişilk olduğumdan böyle benden beklemediğiniz tarzda yazılar gelebilir. Ama özümde buyum ben bazılarınız biliyor... Türk destanı ile ilgili Türk Mitolojisinden bir hikayedir bu.. Yurtdışında uzun süre kaldığımda hep daha bir radikalleşiyorum genelde. Yine öyle bir zaman.. Başka bir yerde duymamış olabilme ihtimaliniz yüksek.. Anlatım direkt bana aittir okuyun onun için.
Günlerden birgün zamanının Çin Hükümdarı bir rüya görür.Rüyasında bir topluluğun hükümadarlığını yıktığını ve kendisini de kan revan içinde can çekişirken görür.Gördüğü rüyayı sabah kalkınca vezirlerine anlatır.İşte ben şöyle bir rüya gördüm bunun nedeni ne olabilir ki der.Vezirleri de bunu yapsa yapsa Türkler yapar hükümdarım der. Bu durumdan çekinen Çin hükümdarı emir vererek tüm Türk erkeklerinin çocuk yaşlı ayırt etmeksizin öldürülmesini ve kılıçtan geçirilmesini emreder. Kadınlara da ne yaparsanız yapın diyerek gönderir.
Bu emir üzerine Çinli askerler tarafından tüm Türk erkekleri kılıçtan geçirilir.Bebekler dahil. Ama bir tane erkek bebek kolları ve bacakları kesilip karıncalaın içine atarlar. Yavaş yavaş ölsün acı çeksin diyerekten. Zaten heryeri kan olan çırılçıplak çocuk karıncalar tarafına sarılır. Bunu gören Çin askerleri bu da zaten ölecektir diyerek çekilirler. Hükümdarlarına Tüm Türk erkeklerini öldürdüklerini kimsenin kalmadığın söylerler.
Ancak Çin hükümdarı hala aynı rüyayı görmeye devam etmektedir. Uyku haram olmuştur ona. Adamlarını tekrar çağrır ve sorar. Bütün Türk erkeklerini öldürdüğünüzde emin misiniz diye. Askerler evet efendim hepsini öldürdük ama sadece bir erkek bebeğin kollarını ve bacaklarını kesip gölün kenarında karıncaların içine attık. Zaten biz ordayken karıcalar yemeye başlamışlardı onu. Kemiği bile kalmaz diyerek cevap verirler. Hükümdar buna sinirlenerek ben size hepsini öldüreceksiniz demedim mi. Kafasını kesip getirin onu göreyim der.
Göl kenarına bebeği almaya gittklerinde bebeğin hala orda durduğunu ama kollarından ve bacaklarından akan kanın kesildiğini ve başında bir dişi kurt görürler bebeğin. Askerler atlarını kurt ve bebeğe doğru sürmeye başlar öldürmek için. Ama Kurt bebeği aldığı gibi dağlara kaçar bir mağaraya girer. Askerlerde bir daha dışarı çıkmasınlar hiç diye girişine taş örüp kapatırlar. Hükümdar orda sürekli asker beklemesini ve nöbet tutulmasını emreder ve tam 40 sene nöber tutarlar ama kurt dışarı çıkmamıştır.
Kurdun girdiği mağara büyük bir mağara olup döner bir mağaradır ve ucunda başka bir çıkışta vardır yuvarlak bir dağın tam ortasında yer alır. Kurdun askerlerden kurtardığı bebek OĞUZ Ata'dır. Kurtaran dişi kurta ise ASENA denir. Kurt ile Oğuz Ata çiftleşirler ve 12 tane çocuk meydana getirirler. 6 sı kız 6 sı erkek. Bunlar kendi aralarında çaprazlama bir şekilde evlendirilirler ve ordan da herbirinin 4 tane çocuğu olur. İşte bunlar bildiğimiz Türk boylarını oluştururlar...
Ergenekon yurdunda yaşamaya başlarlar. Belli bir süre sonra yağmur yağmaz olur.Kuraklı başlar ve su kaynakları çekilip depremler meyana gelir. Deprem sonucunda Ergenekon'da sıkışıp kalırlar eğer çıkamazlarsa telef olup gidecekler. O yüzden bir çıkış noktası ararlar. Sonra tepe de bir yerde bir kurt görürler. Oğuz Ata'yı bir kurdun kurtardığını bildiklerinden o kurdun peşine takılırlar kurtulmak için. Bu kurdun adı da BÖRTEÇİNE'dir.
Kurt bir yol gösterir edasıyla bir mağaraya girer bir çıkış noktasına doğru bir yere ulaşırlar. Mağaranın içine bir ışık süzülür ama hayvanların yüklerin geçeceği büyüklükte değildir bu. O yüzden o deliğin büyümesi gerekmektedir. Örs ile üzengi ile vura vura demirden dağ eritilerek ERGENEKON'dan çıkılmış olur. Ergenekon'dan çıktıktan sonraki yerin adı da ÖTÜKEN'dir.
Türk'ün Ergenekon'dan çıkışı da böyle olmuştur. Demirden dağların bile Türk karşısında eridiğinin göstergesidir. Türk olmanın nasıl bir şey olduğını Kurtun bazı kesimlerin inkar etse de bir Türk simgesi olduğunun göstergesidir. Onun bunu Hindunun, Yunanın mitolojisini didik didk edip mitoloji aşıkları needense iş Türk mitolojisine gelince burun kıvırıp peh demektedirler. O zavallı sözde aydın çağdaşlar duymayabilir ama Türk olmaktan gurur duymak gerektiğinin anmısatan bir destandır. Aslında anlattığım bu hikaye tüm destanların kısaca bir özetidir.Hepsini içerir.Hangi destanlar mı? (Asena, Ergenekon, Türeyiş, Oğuz Destanları)
Yazıyı Ziya Gökalp'ın bir şiiriyile bitiriyorum. Marşı da yanında hediye..:P
Ergenekon yurdun adı Börteçine kurdun adı Dört yüz sene durdun hadi Çık ey yüz bin mızrağımız
