Welcome

30 Ekim 2010 Cumartesi

Taksici cemil ve iffet'in acı dolu hikayesi dizi oluyormuş | bahisler açıldı

Konnichiwa :) Bu kez gevezelik yapmadan hemen konuya gireceğim. Anlatacağım çok şey var çünkü:P Başlıkta da gördüğünüz üzere cicişler, Kartal Tibet'in yönettiği Yavuz Turgul'un senaryosunu yazdığı ve Müjde Ar ile Faruk Peker'in (Hakan Peker değil Zafer de değil:P) başrollerini paylaştığı 1982 yapımı "İffet" filmi dizi oluyor. (Ne tanım yaptım ama huhe) Aşk-ı Memnu başarısından sonra bir de üstüne Fatmagül gelince tabi yapımcıların gözünü dolar bürümüş hemen sansasyon getirebilecek filmlere göz attılar sanırım. İffet'ten iyisini bulamazlardı heralde. Sonuçta tecavüz reyting alıyor bu ülkede. Pazarlamasını da onun üzerine yapacaklar zaten. Neyse konumuz bu değil :) O zaman gelince küfür ederiz :))


İffet nasıl bir filmdi peki. İzlemeyenler ve hatırlamayanlar için bir zihinleri tazeleyelim. İffet baskıcı bir babanın iki kızından büyük olanıdır. Ama bu gözü kör olmayasıca İffet mahallenin ırz düşmanı şöför Cemil'e aşık olur. Böyle kuyruk falan sallar. Cemil'de mahallede kızları sıradan geçirmektedir. Affetmez Cemil diye nam salmıştır :) İffet böyle olunca Cemil bu boş bırakır mı hiç, sonuçta cicişler iyi orta gol getirir huhe:) Neyse bizim İffet bizim Cemil'e kuyruk sallamaya devam ederken bir gün pikniğe giderler mahallecek. Orada gizli gizli buluşur bizim yollu İffet ve ırz düşmanı taksici Cemil ve olaylar gelişir sinema tarihine geçecek bir olay gerçekleşir...

Irz düşmanı Cemil İffet'i arabanın camına sıkıştırmak marifetiyle göyaa oradan kaçmasını engeller ve namuslu kızımız İffet'e tecevüz eder. İffet sonraları bu durumu kabullenir zaten tecavüzlkten çıkar olay. Ondan sonra çimlere uzanmış bir şekilde yaşanan diyaloglar akıllara zarardır bknz:

İffet: Ben başka şeyler düşünmüştüm, başka türlü hayal etmiştim.
Cemil: Nasıl başka türlü yani.
İffet: Ne bileyim başka türlü. Mesela evimizde, benim serdiğim çarşaflar üstünde. Beyaz çarşaflar! Evlenipte, ne bileyim. Daha sakin daha yumuşak sevgiyle.
Cemil: Öyle güzelsin ki tutamadım kendimi. İstediğin gibi olacak kusura bakma.
İffet: Üzülme ben senden gelecek her şeye razıyım. Yeter ki beni bırakma. Benden başkasında gözün olmasın.
Cemil: Sen varken nasıl olsun (der ve tekrar yumulur ahlaksız adam )

Gördüğünüz gibi İffet yolludur. Adam tecavüz etmiş ama senden gelen her şeye razıyım diyor. Oha ohaa :))Neyse, hızlanalım. Sonra baba bu yollu İffet'i evden kovar kız da gider fotomodel olur falan filan işte. En son Cemil ölüyor.:D Filmi tekrar izlemek isteyen tıklasın bakalım buraya. Tıkla tıkla bebişim bir şey olmaz :)


Zihinler tazelendi. Cemil nasıl bir adamdır İffet kimdir öğrenmiş bulunmaktayız. Şimdi, burada Türkiye'yi ilgilendiren önemli bir nokta var. Kim oynayacak İffet ve ırz düşmanı taksici Cemil'i. Müjde Ar beni Aysun Kayacı oynasın demiş, bence olmaz çok çiroz o ıhhh böyle balık etli bir hatun olmalı kesinlikle. Bir de Cemil var kim oynayacak acaba. O da esmer olacak sonuçta hummm Kenan falan olmaz aslında Behlül esmer olsa iyi yapar bu işi sonuçta antremanlı çocuk :)) ama sarışın cık.

Bir kere Cemil çok piç biri olmalı. Böyle şerefsiz falan. Yüzünden akmalı böyle bağırmalı ben geliyorum diye ama kızlar da kabullenmeli gel Cemilim gel demeli. Mesela, Tolga Karel olabilir, bıyıkta var. Ama sarışın hafif olmayabilir ondan. Esmer olarak ise adayım şu Yaprak Dökümünde Şevket var ya o biraz yahuşuklu olsa o olabilir diyecektim. Tam tecavüzcü tipi var adamda cuk diye otururdu. Ama yahuluklu değil. Esmer aday bulamadım. Tolgahan Sayışman diyecektim o çocuk çok nur yüzlü olmaz dedim :)

Sonra İffet'in babasını oynayacak adam bence Yaprak Dökümü'nden Ali Rıza Bey olsun huhehehe:)) Çok yakışır vallahi ben hemen benimserim. Ali Rıza Bey olsun evet :)) Çok iyi kaldırır bu rolü üstesinden geleceğini sanıyorum. Ali Rıza Bey olmadan olmaz :D Yaprak Dökümünde oynayanları saydık hep huhe:))

İffet'i ise mesela Beren Saat oynamasın şöyle etli butlu bir kadın olması gerek. İffet öyle bir karakter. Aysun Kayacı da olmaz çok sarı o da. Yine ve yine Yaprak Dökümünden Ferhunde olabilir huhe:)) Ama biraz kilo falan alsa daha iyi olur sanki rol için. Üstesinden gelir bence huhe:) İffet'in lolita kardeşini ise (filmin sonunda ırz düşmanı Cemil ona da musallat oluyor) böyle hiç bilinmedik biri oynamalı film üzerinden prim yapıp ünlü olmalı. Bu ülkede böyle yürüyor işler sonuçta. Güzel bir manken olabilir. Evet böyle olsun :))

Yaprak Dökümü dizisinde büyük cevherler var. O dizi bitince kapmalı hemen bu dzi yapacak yapımcılar :)) Komple diziyi oraya taşısınlar bence:) Özellikle Ali Rıza Bey kaçmasın, ayh çok güldüm. Hadin görüşürüz :)
Devamı >>

29 Ekim 2010 Cuma

BlogMania yeni tema :)

Merhaba. Bugün güzel bir gün. Bugün 29 Ekim. Cumhuriyet'in 87.yılını kutluyoruz sevinçle, gururla. Ve bu güzel günde aynı zamanda BlogMania'nın yıllardır kahrını çeken ama bazı tarayıcılarımızda yamuk yumuk, her bir yeri ayrı oynayan temasını değiştirme kararı aldım. Aslında daha önce aldım da şimdi uygulamaya geçirdim:P

Daha önce de şikayet vardı tema ile ilgili. Internet Explorer denen tarayıcı da pek randıman vermiyordu ne yazık ki :) Bir çok hatası vardı falan. En son Beenmaya'da şikayet edince off ama ya ne biçim tema bu ukturk off offf !!!!111 demesi ile işe koyuldum ve gördüğünüz sonuç ortaya çıktı. Bir tane tema buldum onu kestim biçtim, onu koydum bunu koydum derken işte böyle oldu. Aslında biraz aceleye geldi ama zamanla adam ederiz bence :) İlk halinden eser kalmadı desem yeridir.


Böyle çizgi film karakterleri fışkırıyor her yerden. Sempatik bir hava verelim istedim. Sonra sert çıkarız yüzümüz yumuşak olsun hehe:P:p Olmuş mu tema. Olmadıysa söyleyin. Veya şurası şöyle olsa daha güzel olur ben tweety'e gıcığım onu kaldır falan gibisinden şeyler. Her türlü öneriye açığız:P (Tweety'i bi dost istedi, abi ya çok şeker, o olsun ay ay dedi kıramadım:P çocukluğunu yaşayamamış sanırım hımmm:P)

Anket'te koydum korka korka bakalım nasıl çıkacak:P Beğenilerinizi ankete yansıtın, şikayetlerinizi ise yorumlarda belirtin hehe:P:p Başka şansınız yok zaten tek şık var OoOOoOO :P
Devamı >>

26 Ekim 2010 Salı

En güzel 20 çizgi film müziği

Merhabalar. Uzun zamandır yazmakta olduğum (1,5 hafta) çizgi film müzikleri yazısıyla birlikte olacağız birazdan. Neden uzun sürdü peki, çünkü zaman buldukça yazdım. Bir de her çizgi filmin müziğini bulmak yüklemek falan zamanımı aldı, sorun çıkardı falan (hala çıkarıyor, çalmıyor bazen:P) Ondan uzun sürdü ama çok hoş oldu. Kendimce en sevdiğim en çok hoşuma giden 20 tane çizgi filmin müziğini listeledim. Ama numara sıralaması yapmadım. Aklıma geldikçe yazdım sırayı. Hepsi ayrı güzellikte çünkü. Bir-iki olayı yok:) Bakalım nelermiş onlar. Uzun bir yazı ama hoş:P



- Darkwing Duck -









En sevdiğim çizgi filmlerdendi bu. Oyunu da vardı bunun onu oynardım dönüp dönüp. Bitirmiştim haliyle ehe:P Müziği de en güzel çizgi film müziklerinden bence. Darkwing Duck. İyilerin dostu, kötülerin korkulu rüyası, en absürd kahraman:P O, darkwing duck (when there's trouble you call dw), darkwing duck, let's get dangerous darkwing duck (darkwing, darkwing duck!) :)



- Pokemon -









Bu da güzeldi değil mi? İzledim de izledim taa ki bir tane ruh hastası çocuk balkondan kendini pikaçuuu diyerek atana kadar. Yayından kaldırdılar o manyak yüzünden:P Portakal adasında kalmıştı sanırım en son :) Galiba bu bir kural, güzel çizgi filmin güzel bir müziği oluyor. Pokemon'unki de bir harika. Dinlemek gerek. Yapmış adamlar, haklarını verelim:P Ayrıca pikaçu kalbimizde yaşıyor, yaşayacak :P



- He-Man -









Gölgelerin gücü adına desem ne dersiniz :) Bu çizgi filmi izleyen her erkek çocuğunun oyun oynarken kullandığı sözdür heralde bu. Hokus pokus gibi sihirli bir kelime :P Bu çizgide Orko diye bir uçan yaratık vardı, gıcık olurdum ona ben nedendir bilinmez, kanım ısınmadı sanırım söyledim rahatladım. Müzikte gaza getirici, harika, He-Man!!! :P



- Teenage Mutant Ninja Turtles - Ninja Kaplumbağalar -









Bayıla bayıla izlediğim çizgi film. Kaplumbağadan ninja olur mu demeyin bakınız olmuş zamanında her şey olabilir:P Usta Splinter komutasında pizza canavarı Leonardo, Raphael, Michelangelo ve Donatello'nun ezeli düşmanları Shredder karşı mücadelerinini anlatıyordu hatırlarsanız. Michelangelo idim ben küçükken ayrıca öhömm:P Ayrıca bir de April vardı. Güzel April haha:P Çizgi filmi ne kadar güzelse inrosu da o kadar güzel. Harika yani. En güzellerinden.



- Heathcliff -









Hiperaktif kedi Heathcliff. Garfield gibi uyuşuk değil. Hem Heathcliff varken Garfield falan hikaye. Tavrım net bu konuda.:P Aşık adam Heathcliff yeri gelince aşkı için dağları delebilecek yürekte bir kahraman. Gönüllerin şampiyonu. Sonia'idi galiba sevdiği kedinin ismi :) Haha aklıma geldi, bir de Spike vardı köpek, Heathcliff'in elinde fare olan köpek:P Müziğine gelirsek süper süper süper :) Heathcliff, heathcliff no one should terrify their neighborhood. But heathcliff just won't be undone playing pranks on everyone. There's a race to be on top the competition doesn't stop... :P



- Inspector Gadget - Müfettiş Gadget -









Yahu bu da bir bombaydı ya :) Sakar bir müfettişin maceraları. Ama sakar demek iltifat olur kendisi için. Onu bize sevdiren şey bu uçuk özellikleri olsa gerek. Bu helikopter olup uçma. Yaylı ayaklar falan bir sürü manyaklık:P Bir de köpeği vardı bunun kendinden akıllı hehe:P Müzik konusunda ise efsanelerden gerçekten. Fazla söze gerek yok. Böyle diziye böyle müzik işte:P



- Ghost Busters - Hayalet Avcıları -









Hem müziği ile hem konusu ile bizi televizyon başına bağlayan efsanelerden biri daha işte. Hayalet Avcıları. Bunun filmi de var hatta ama izlemedim. Çizgi filmini izledim ben. Aslında pek sevmezdim ama güzeldi bence:p Müziği çok güzel ama. Hakkını yiyemem kesinlikle ayıp olur. Bana yakışmaz:P Ghostbusters demesi yeterli o tarihden gelme girişten sonra:P



- The Pink Panther - Pembe Panter -









Efsane müziklerden işte. Bilmeyen yoktur heralde bu melodiyi. Harika gerçekten. Ama ben çizgisini sevmezdim bunun. Pembe Panter'e gıcık olurdum. Pembe delikanlıyı bozar ondan heralde, içim ısınmamıştı hehe:P Bunun filmleri de çekildi zaten. Ama önce film çekildiği sonra çizgisini de çektiklerini duydum ben ilk olarak :) Pembe Panter'i bilmiyorum de sokakta çevirir döverler adamı:P Müzik harika ama ya. Bunları yapan kafalar güzel kafalar. Öperim alınlarından:P



- Captain Tsubasa -









Tsubasa. Sabahın köründe kalkar izlerdim bunu ben. Bunu izlemeden büyüyen bir delikanlı yoktur şu ülke topraklarından sanırım. Aynı zamanda top oynarken kartal vuruşu tarzında vuruşlar denemeyen çocukta yoktur, eminim yoktur:P Efsane. Şimdiki çocuklar çok şanssız vallahi şanssız. İyi ki şimdi doğmamışım.:P Makabayaşi diye deli manyak bir kaleci vardı mesela. Yemiyordu herif:P Küçükken ne dediğini anlamasakta (hala anlamıyoruz:D) müziğini çok severdik. Güzel melodi. Saçma sapan eşlik ettiğimde çok olmuştur ehe:P



- Şeker Kız Candy -









Şeker Kız Candy ay ay ay :P Şimdiki küçük kızların en büyük sevgilisi Hepsi Grubu falan ise bizim zamanlarda da en büyük kahraman Şeker Kız Candy'idi onlar için haha:P Ama bu daha şeker olanı :) Bunu ben izlemedim, erkek adam kız çizgi filmi izlemez !:P Ama bunun müziği çok güzel yahu. Japonca anlamıyorum şu arada wataşiva wataşiva candy diyor ya haha süper:P Harika müzik, güzel dizi. Daha ne olsun. Efsane işte böyle olur :) Sizin için uzun versiyonunu koydum müziğin dinleyin doya doya:P



- Jetsons - Jetgiller -









Jetgiller. Bizi uzayı sevdiren insancıklar hehe:P Robot hizmetçileri (adını unuttum) hap şeklindeki yemekleri ve uçan araçları ile gönlümüze taht kurmuş çizgi dizi:P Elroy jetson adamım benim:P Müzikleri de idare eder. Aslında videosunu izlemek gerek. Çizgi filmin güzelliği hatırına aslında:P Ama kötü değil. Yok nan çok güzel, ah ah anılarr:P



- Flintstones - Taş Devri -









Taş Devri. Fred, Barney, Vilma, Betty, Bambam, Dino :) Hepsi hala aklımda. Neden izlerdik biz bunu hala anlamıyorum. Ama hoşuma giderdi. Jetgillerin en alt modeli. EN ilkelinden:P Fred'i severdim o uyuz Barney'e ise gıcık olurdum. Bir adam ol lan dik dur:P Müziği de haliyle klasikler arasına girmiş bulunmakta. Dinleye dinleye seviyor insan sanırım bunları. Çok harika olmasa da idare eder güzellikte bence. Yabadabaduuu :P



- Heidi -









Heidi. Alplerden gelen esinti:P Dedesi ve arkadaşı Peter ile birlikte İsviçre Alplerinde yaşayan çok fazla iyi niyetli, işin suyunu kaçırmış artık bu konuda sevimli küçük kız çocuğu. Pollyana bildiğin off:P Ama o almanca müziği yok mu çok güzel, hipnotize edici etkisi var. Pollyana gibi oluyor insan dinleyince. Lalallalalii :P Harika :) Anlamasam da almanca güzel müzik, deli manyak bir şey öyle anlatayım :)



- Afacan Dennis - Dennis The Menace -









Afacan Dennis Mitchell fırlama sarı bir velet. Yaramaz ama iyi niyetli ama :) Bir tane koşusu George Wilson var. Onunla uğraşıp duruyor genelde maceralarında. Sevimli çocuktu :) İzlerken büyük keyif aldığım çizgi filmlerdendi bu da. İzlemediğim yok zaten. Çizgi manyak benim:P Müziğine gelirsek eğer ortalama güzellikte. Woww diyecek tarzda değil ama hoş :)



- Beverly Hills Teens -









Beverly Hills Teens, Türkçe ismi Hollywood Yaramazları diye absürd bir şekilde çevrilmiş, kızların çok sevdiği çizgi filmlerden biri. Burada Bianca diye fettan bir hatun vardı. İşte bunlar deli gibi zengin falan. Öyle uçuk hayatlar:P Bu dizide Chester diye bir manyak çocuk vardı. En zeki olanı bilgisayar uzmanı. Onu severdim ben. Özenmişim demek ki, çocuk işte:P Müziği de hoştu tam dizi konusuna uygun müzik bence, böyle ay ay havasında :P



- The Mask - Maske -









İşte benim kahramanım. Maskee!! Pasif sıradan bir adamın bir maskeyi takıp güçlenmesi, manyaklaşması biz çocuklara güzel geliyor haliyle. Şöyle bi maske olsa da taksam büyüsem, en güçlü olsam gibisinden şeyler:P Bunun bir de köpeği vardı. Yanlış hatırlamıyorsam yine daha akıllıydı normal kahramandan:P Tüm zamanların en çılgın kahramanı. Müziği de harika. Süper ötesi. Allahım sana geliyorum dedirtiyor o bitişi özellikle :P



- Lucky Luke - RedKit -









Red Kit! Hayatımıza en çok giren çizgi filmlerden sanırım. Avarel, Joe falan esprilerimize meze bile oluyor mesela. Uzun boylu salak biri görsek hemen Avarel'misin nan diyebiliyoruz:P Köpeği var bunun da Rintintin. Görüp görebileceğimiz en gerizekalı köpek. Haha çok komik ama:P Daltonlara karşı kutlu mücadelesini sürüren yalnız kovboy redkit'in müziği de bir harika. Bir de bunu kapanış müziği var o da güzel. Açılışı koydum ben. Efsanelerden biri de orjinal adıyla Lucky Luke kesinlikle :)



- Casper -









Casper, sevimli hayalet. Ben bu hayaleti hiç sevmezdim. Bir kere hayalet kurumuna büyük darbe vuruyor. Hayalet dediğin kokutur arkadaş, ne öyle friendly ghost havaları:P Hayalet hayaletliğini bilecek o kadar :) Ama müziği güzel. Bu listede yer alacak kadar güzel bence. Casper sevimli hayalet falan ama bir ağırlığı var sonuçta çizgi dünyasında. Sevmezdim ama izlerdim ayrıca :D



- Richie Rich -









Richie Rich zengin piç gibi bir söylemde bulunulabilir :) Bu zengin piç kavramının bu Richie Rich denen velet ile ortaya çıkıtığını düşünüyorum. Bunu da sevmiyordum ben. Çokta fazla bir nanesi yoktu aslında çizgi filmin :) İşte idare eder. Ama burada müzik sıralaması yapıyorsak bununki de pek bir fena değildi. 20. olabilir listede bence:P



- Sponge Bob Squarepants -









Spongebob bu listenin en yeni çigi filmi heralde. Çünkü diğerleri çok eski. Bir çoğu yayınlanmıyor artık. Bir tane de yenilerden olsun istedim listede. Bunun müziği de çok hoş. Özellikle ikinci kısmı. Dizi için ise söylenecek çok şey var. Ama ben en çok Squidward seviyorum. Gıcık biriym ya ondan:P Severim spongebob'ı 120 bölümünü arşivlemiş adamım:P:p



*

Vee listemizin sonuna geldik geçnler. Çoook uzun bir yaz oldu aslında. Ama güzel oldu, içime sindi benim. Blog arşivinde güzel yerini alacak bu da. Dönüp bakarız arada dinlemek için falan :)
Devamı >>

25 Ekim 2010 Pazartesi

ZihinCell | Blog Nostalji 2

Merhaba blog severler. Bugün daha önce Cevval Portakal ile birincisini gerçekleştirdiğimiz Geleneksel "Blog Nostalji" Festivalinin ikincisini gerçekleştireceğiz hp beraber. Kısır yaptım çay da var:P Güzel olacak yani. Bu festivalin konuğu ise şimdilerde tarihe karışan ses ve hayat belirtisi alınmayan blogcu, kim o,


Zihincell (Linke tıklamayın açılmaz blog sizlere ömür çünkü :P)

Eskiden beri blog yazanlar (kimler onlar) 2008 yılından kalanlar bilirler Zihincell blogunu. Blog sahibinin ismi Artificial. Ama biz arkadaşlar arasında kısaca Arti diyorduk kendisine. Sizden komik olmasın o zamanların en komik bloglarından biriydi kendisi. Yazdığı yazıları herhangi bir kategoriye sığdırmak imkansız, öyle serbest çağrışımlar yapptırıyordu insanda yani. Ondan sonra böyle blog gelmedi. Hala yok eşi benzeri. Zamanında bu blogda kendisinden bahsetmiştim zaten. Tık tık.

Ama ukturk blog kapanmış nasıl okuyacağız biz bu çok mükemmel insanın yazılarını derseniz. Onun çözmünüde buldum ben şahsen kendim. Wb Archive servisi oturmuş, düşünmüş sizler için yapmış. Arti'yi özleyenler ve yeni müridleri siz gençler okusun diye burada konuşlandırmış yazıları :) Evet evet işte burada :P

Zaman buldukça okumanızı tavsiye ederim kaliteli blog yazısı okumak istiyorsanız. Ne zamandı hatırlamıyorum ama 7-8 ay önceydi sanırım. Bloga girdim baktım. Açıktı. Kapalıydı önceden, şaşırdım:P Ama sadece siyah bir ekran vardı. Dedim burada bir hinlik var :) Mouse le tutup seçtim ekranı. Alttan yazılar çıktı. Ama ne olduğunu unuttum bir iki cümle yazıyordu :)

Artifical, şu zamana kadar okuduğum en zeki blogcuydu sanırım. Ben öyle sanıyorum. Boş bir adam değildi kesinlikle. Keşke şimdi de yazsa gençler okusa:P Örnek vereyim yazılardan bir kaç. Siz karar verin. Çok severdik biz onu :) Eşi benzeri olmayan bu blogcu yoldaşı saygıyla anıyorum buradan tüm içtenliğimle :P

Tekrar yazsa da okusak değil mi gençler :) Evet, bir Blog Nostaljinin daha sonuna geldik. Sağlıkla kalın:P
Devamı >>

22 Ekim 2010 Cuma

Bloglardaki en güzel 8 yazı dizisi

Merhabalar, blogu bir yaşam biçimi haline getirmiş harikulade insan evlatları. Selam sizlere. Blog okuyoruz, yazıyoruz falan. Okurken bazen beğeniyoruz bazen ehh diyoruz. Ama bazı yazı dizileri var ki gördüğümüz an meraklanıyor acaba ne yazmış diyebiliyoruz. Böyle vol: 133243 tarzındaki yazıları takip etmek okumak çok tatlı oluyor be gülüm. Ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm ben senin için blog yazmayı göze almışım diye iğrençlik yaparak konuya girelim. Girdim.


1. Oradan Oraya - Rectoa

Tam 96 tane yazı olmuş bu kategoride. Hani kısa kısa bölümleri oluyor ya bloglarda. Onun yandan yemişi bu da. Rectoa staylaa. Daha güzel daha komik daha daha zekice şeyler. Eğleniyoruz okurken tüm blog severler olarak.

Bu kategoride ailemizin komik çocuğu Rectoa kah halden anlayan yüce bir insan for example; "Seviştikten sonra sevgilisinin gömleğini giyen kız ne mutludur dimi? O klişeyi bozmamış, için için coşuyor, belli etmiyor falan. Elleşme, sevinsin garip" kah şaşkın saf bir anadolu çocuğu, "Matmazel de ne acayip kelime ha. Ne biliyim, lan espri de gelmedi bunla alakalı ama yazmış olayım, içimde kalmasın" olabiliyor.

Her türlü duyguyu barındırıyor bu kategori. 1000. oradan oraya yazısına çıkmak ümidiyle. En baştan sıkılmadan okuyabileceğiniz blog dünyasının en nadide en en.. blog yazı dizisi. Okumayanı dövüyorlar :P

2. Zodyaklı Kızın Öyküsü - Zodyakta Bokuyla Oynayan Kız

Zodyaklı kızın hazin öyküsünü okudunuz mu? Okumadıysanız okuyunuz. Kendi elcağızlarıyla çizmiş olduğu görsellerle destekliyor hazin hikayesini. Toplam 14 hikayeden oluşuyor. Yazıları blogun sol köşesindeki Zokyaklı kızın öyküsünden bakabilirsiniz. Ayrıca en son 3 hikaye orada yok buradan ilk 3 yazıyı okuyarak devam edebilirsiniz :)Herhangi bir etiketleme yapmadığından dolayı böyle oldu.

Zodyaklı hikayesinde başrolü oynayan Lüttü sizi çok güldürecek ama zokyaklı kızı pek üzüyor. Örnek görselde de gördüğünüz gibi ormana gidek mi, öpem mi falan :P Lüttü'yü seviyorum ama ben. Komik çocuk. Toplum onu bu hale getirmiş. Özünde iyi bir insan bence:P Son bölümlerde bir de Cemil var taksici Cemil :P Okumaka gerek, stres falan kalmaz yeminle :)

3. Aşk/lı Zamanlar - Beenmaya

Uzun soluklu harika bloglarımızdan biri olan Kırmızı Günlük'ün harika kategorilerinden en güzeli. Aşklı zamanlar. Bazen bir şiir bazen bir hikaye. Hepsi de birbirinden hoş. Beenmaya 33 tane yazı yazmış bu kategoride. Nasıl şeyler bunlar. Mesela benim gibi adamların yazabileceği şeyler değil, basit değil, sıradan değil :) Küçük bir örnek her şeyi anlatıyor ama hayran olmamak elde değil bu kelimelere :P

"Ol istedim.
Kavganı verdim.
Vazgeçmedim."


4. Adressiz Mektuplar - Efsa

Efsa. İsmini yazmam yeterli sanırım. Güzel yazıyor işte bu aşk dolu kadın. Blog aleminde en naif, en hisli yazıları yazan kim diye sorsanız bana Efsa derim. Böyle vuruyor taa en derinden. Mektupları var Efsa'nın. Adressiz Mektuplar. Bana birisi böyle mektuplar yazsa ne yaparım bilemiyorum. Bence bir gün adresini bulacak bu adressiz mektuplar. Evrene gönderelim :) Efsa'nın mektuplarından birinden bir kesit verelim, ayy çok güzel:P

"Şu anda beni merak etmeni isterdim mesela... Sormanı, aramanı... Ben... İyiyim işte, herşey bildiğin gibi hayatımda. Havalar da güzel bu sıralar... Sonbahar ya! Her yer sarı, her yer kırmızı, bakışlar sepya...Ne güzel olurdu, bir sonbahar günü öpüşmek seninle yağmurda.
(Keşke yine öpebilsen beni. Saçlarım yüzüme düşse ve sen çeksen...)

Son bahardı... Kaçınılmazdı... Ki kaçamadık. Döküldü tane tane yapraklarımız. Sen giderken silkelendin, ben ağlarken düştü son yaprağım. Geride kocaman bir boşluk... Yaprakların hışırtısı...
(Ne garip; aslında insan alışkanlıklarının kurbanı, sevginin değil!)

Sen gittin!"

5. Benim Bir Arkadaş - Pippi Haşmet

Pippi Haşmet isimli arkadaşımızı eskiden de tanıyanlar bilir bu kategoriyi. Yeni blogunda toplamış bunları. Çok sevmiştim ben :) Devamı gelecek sanırım bunların. Benim bir arkadaş. Ne arkadaşmış abi dedirtiyor. Annesi falan görse kızım sen kimler arkadaşlık ediyorsun deyip eve kapatabilir kendisini :P Nasıl bir arkadaş bu arkadaşlar bakalım,

"Benim bir arkadaş bir ara ülkücüydü şimdi anarşist.
Benim bir arkadaş sevgilisi olan kızların bloglarını okumuyor.
Benim bir arkadaş elini mutfak perdesine siliyor.
Benim bir arkadaş, kefeninin mor olmasını vasiyet etti.
Benim bir arkadaş, dilek sigarasını yanlışlıkla hep tersten yakar.
Benim bir arkadaş, ilk dişlerini saklıyor, küpe yaptıracakmış.
Benim bir arkadaş, sevgilisi tarafından kucağa alınıp sonra da duvara yaslandıktan sonra salak sevgilisinin bir adım geri gitmesiyle sırt üstü yere düşmüş."

6. Öğretmenlik Halleri - Mrs.Lovett (Sln)


Blog aleminin öğretmenlerinden biri Selin. Uzun zamandır öğretmenlik halleri diye bir bölümü var. Öğretmenlik yaparken yaşadıklarını anlatıyor. Böyle kesitleri seviyorum ben. Öğretmenleri de seviyorum :) Önceleri bir öğretmenimsinin güncesi diye başlayan hikaye şimdilerde 'imsi ekini attı üstünden :) Süregelen şeyler hep olsun. Selin hep yazsın bu günceleri. Ben de okuyayım :P Bu diyaloglar daha çok olsun :D

"-Öğretmenim Cenk bize sandalyeyle vurdu.
-Hayır vurmadım öğretmenim valla vurmadım.
-Öğretmenim Sena'yla Beyza bize ağaçlardan kırmızı bir şeyler toplamışlar onları attılar.
-Onlar da bize attı öğretmenim.
-Önce siz attınız ama!"

7. Sağlık Köşesi - TRT2 Gibi Adam

Bu blogu yeni keşfettim. Aman allahım komik. Vallahi komik. Yarılmak garanti bu adam ile. TRT2 gibi adam gerçekten:P Bir sürü kategori var hepsi birer şahaser. En çok bu sağlık köşesini sevdim. Ama mesela bir Eğitim köşesi var o da evlere şenlik :) Sağlık köşesinde neler var neler, ne yok ki. Diyet var, Prof. Dr. Gürbüz Şakir Organ cinsel sağlık sohbeti var, var da var :) Okumalısınız :)Ergen bakım klavuzu adlı yazıdan alıntılar: :)

Çocuğum saçma sapan hareketlerle ilgi çekmeye çalışıyor ve boru gibi bir sesi var.

-Malesef çocuğunuz ergen olmuş. Bu saçma hareketlere bir son vermek için çocuğunuzu el vasıtası ile tokatlayarak hafif şiddette dövünüz. eğer dayağı abartırsanız o boru sesiyle bağırmaya başlar ve size dayanılmaz acılar çektirir.

Çocuğum saçlarını uzattı ve bir gözünü uzayan saçlarıyla kapattı. Asidi kaçmış kola gibi oldu yavrucağım, mantıklı bir hareket yapmayalı uzun zaman oldu. Yoksa çocuğum ergen mi?

-Keşke ergen olsa, emo olmuş çocuğunuz. Gerçekten çok zor günler bekliyor sizi, bu hastalığın tedavisi yok. Kendi haline bırakın, yemini suyunu, internetini verin ve sürekli gözetim altında tutun. Allah'tan ümit kesilmez.

8. Anketsel - Rectoa

Açılışı Rectoa reis ile yapmıştım. Kapanışı da onunla yapalım. Vazgeçemiyorum. Görmezden gelemiyorum. Elimde değil:P Evet anketler. Rectoa ve anketleri. Bağımlısıyım ve hep en son şıkkı işaretliyorum. Çeldirici şık olanı. Anketlerin sonucuda hep bu son şık çıkıyor. Mesala dülülülü diye bir cevabın en çok oylandığı bir anket çalışması bu. Evet o da en son şık Gayet marjinal ve diyalektik bir çalışma :P Anketler güzel anketlere verilen cevaplar güzel, sen güzel. Okuması daha güzel :)

Ayrıca Bi Dost'un abisi ile ilgili yazdığı bazen sildiği yazıları, Mia'nın mimlerini, Finduilas'ın Analytics çiçeklerini okumayı, Stickman'in doğa üstü yetenekteki çizimlerini de seviyorum, seviyoruz. Blog sevince güzel :P
Devamı >>

19 Ekim 2010 Salı

Cips Yiyemeyen Kız | no cips no cry

Merhaba. En son çirkin kızlarımızı tanımıştık hep beraber. Bu çirkin havadan kurtulalım istedim ve böyle güzel mi güzel, böyle havalı, böyle alımlı, böyle hımmm böylee..... çok şeker bir blog ile devam etmek güzel olur diye düşündüm. Çok iyi düşünmüşüm değil mi. Ah bu ben:P Bisküvi deyince akla nasıl Eti Eti Eti (sanal reklam uygulaması) geliyorsa, cips deyice akla da artık önce o geliyor Cyk Cyk Cyk.. Oldu bence:P

Blogun Adı: Cips Yiyemeyen Kız

Evet. Cips Yiyemeyen Kız. Blog köşemizin yeni konuğu. Bir diyet bloguydu aslında başlangıçta. Sonra bir diyet blogundan çok daha fazlası oldu tabii. Bağrımıza bastık tüm blogcular olarak onu. Bu kutlu yolda yürüyüşünde sloganlarla destek verdik. O kadar fedekar bir blogcu ki cips yemedi yedirdi bizlere. O yemedi biz yedik o yemedi biz yedik Lays'leri, Doritos'ları oy oy oy:P

Haziran 2010'da başladığı bu cips diyetinde yaşadıklarını anlatıyor blogunda çoooook çoooook uzun yazılarla. Tüm o gün ne yaptı ne ettiyse öğreniyoruz sağolsun. Aileden biri oluyor böylece. Acaba bugün cips yiyemeyen kız ne yaptı yaa, ne oldu ki:/. İyi kız ya iyi olsun falan diyorsunuz:P Fazla blog okumanın zararları bunlar gençler:P Ben toptan 5-6 yazı falan okuyorum genelde böyle çok mayışık hissetiğim anlarda okurum genelde ayrıca, ağzım açık okuyorum hıı diye şuursuz biçimde:P Elimde de cips haha:) Blogun tek eksiği güzel bir tema bence :)

Cips Yiyemeyen Kız yeni biri değil sanırım. Başka bir blogu daha var ya da vardı. Öyle bir şey. Ama herhangi bir tahminim yok malesef. Kulağıma söyleyebilir eğer öyle bir şey varsa:P Kim peki o kadar yazdık falan bu Cips Yiyemeyen Kız. Kimlere hizmet ediyor. Ekibim ile büyük bir araştırma yaptık kendisi hakkında. İşte sizin için ulaştığımız çok gizli ibareli bilgiler!


Bir 7 Eylül günü ne sıcak ne soğuk ama hafif esintili, saçlar hani böyle rüzgarda dans eder ya haah işte öyle tatlı bir esintili bir havada dünyaya gelen biri kendisi. Ayrıca, Meteroloji o gün için yağmur alarmı verse de tutmamış böyle güzel bir havada doğmuş. 25 yaşında. (24'te olabilir:P) Üniversiteyi bitirmiş sınavlarla falan uğraşmakta herkes gibi. Polikistik over sendrom hastalığı yüzünden diyet yapıyor bu sıralar. Ondan cisp yemiyor yani. O da ne derseniz bu su içsem yarıyor durumları ama gerçek bu. Allah şifa versin dileklerimizi iletiyoruz. Dualarımızda CYK'yı da unutmayalım gençler. Biliyorum bana ediyorsunuz hissediyorum. Ama daha çok dua daha çok daha çok :P:p

Öhömm ne diyorduk, cips yiyemeyen kızın hikayesi burada bitmiyor :(( Kendisi, her gün yoğurtlu mevsim yeşillikli bir laysin hayaliyle yaşayan bir insan. Yaaa. Arkadaşlar aramızda para toplayalım bir mevsim yeşillikli, yeşilliksiz falan ne vara alalım sevaptır:P:p hehe:) Ayyy iyice iğrençleştim farkındayım bu durumun ama işte yaradılış ben de böyle iğrenç biriyim:P Beni böyle kabul edin.

Blogunda anket var. Anket gördüm mü dayanamıyorum hemen cevaplıyorum. Cevabımı açık edeyim. "Hayır ben iyi biriyim öyle şeyler yapmam". En dürüst cevabı ben verdim sanırım:P Cips yiyemeyen kıza blogtan beklentilerini de sordum kendisini haberi yok ama ben sordum ve cevap verdi tüm içtenliğiyle;

Sevgili ukturk öncelikle kalbin kadar temiz bu yazıyı bana ayırdığın için teşekkür ederim. Aynı zamanda bu soru için de teşekkür ederim. Annemlere de buradan selam eder ellerinden öperim. Beklentim şudur. Yaşlı bir nine olunca blogumda, 'evet yaşlı bir nine olana kadar yazmak istiyorum', (inanmadım tabii ben hııı dedim) torunlarımı sizlere şikayet etmek istiyorum, bugün hangi ilaçları aldım onları anlatayım. Nasıl mı şöyle;

Tansiyon ilaçlarım bitti, torunum Necati gitti aldı geldi çok iyi çocuk Necati. Bizim diğer torun Aysel var bizim küçük oğlanın kızı. O çok hayırsız, ama Necati öyle mi canım yaaa.. Ayrıca yarın yeni ilaçlara başlıyorum heyecanlıyım. Bir kalp ilacı kendisi. Tansiyon ilacı ile de iyi gider ehi ehi :)

Böyle şeyler yazacakmış:P:p Cips falan hikaye bunlar zaten amaann canımm yemesekte olur. (Manevi destek) :P
Devamı >>

17 Ekim 2010 Pazar

Çirkin Kızlar 10'a ayrılır

Merhaba çekirgeler :) Nasılsınız son görüşmemizden beri. İyisiniz iyisiniz keratalar sizi alıyorum haberlerinizi. Aferin ehe:P Son yazımızda ileri düzey tekniklere geçmiştik hatırlarsınız. Ama bir şeyi atlamışız, bazı çekirgeler güzel ve çirkin ayrımı yapamıyorlarmış duyduğuma göre. Üzüldüm tabi bu yola baş koymuş çekirgelerin heder olmasına. O yüzden çirkin kızlar kimlerdir onu açıklayalım. Kaç tipi vardır falan. Dikkatli olmak gerek gençler :P Çirkinlerle alıp veremediğim yok ama onları da seviyoruz ama bir arkadaş olarak bir insan olarak :P Evet başlayalım öhömm :)


1. Kendini güzel sanan çirkin kızlar

Bunlardan çok var. Kimse çirkinim demez tabi ama bunlar güzelim der. Bu kızlarımız hani şu aneroksia hastalığı var ya böyle zayıf mı zayıf ama aynaya bakınca kendni güzel görüyor falan o tipine rağmen. Bunlarda o tiplerden, hasta bence:P En tehlikelisi bunlar çekirgeler. Dikkat kanmayın bunların güzelim havalarına falan :)

2. Şişman çirkin kızlar

Bir hastalık neticesinde değil de o bok boğazında dur diyemeyip sürekli yiyip sonra da böyle +90 kiloya ulaşmış kızlardan kastım. Hem kel hem fodul diye bir söz var ya haa işte ondan hem bk boğaz hem de çirkin. İkisi bir arada. Çok yediğinden dolayı cebini yakar aynı zamanda çirkin ruhunuzu yakar gözleriniz bozulur falan. :) Onun için dikkat. Aman!

3. Güzel kızların kankası çirkin kızlar

Güzel kızların yanında genelde görürsünüz hiç güzel kız olmaz. Çünkü kızlar birbirini kıskanır. Onun için genelde yanındaki "yancılar" çirkindir. Nadirdir yani güzel kızlar çetesi. Bu kategorideki çirkin kızları çekirgeler güzel kızlara ulaşma amacıyla kullanabiliriz rahatlıkla. Zafeere giden yolda birazda çirki kahrı çekeceksiniz. Kussal bu yol. Allah utandırmasın :) Ama çirkin kıza kaptırmayın kendiniz, yapmayın öyle hatalar, asıl amacı unutmayalım. Her yol mübah. Yemişim boşveeer :P

4. Mini etek giyen çirkin kızlar

Ne olduğuna bakmadan o çarpık o ne olduğu belirsiz bacaklarına bakmadan mini etke giymek çok akıl karı bir şey değil. Kendini güzel sanan çirkin kızların bir alt modeli olarak kabul edebiliriz bunları. Bunları görüp mini eteğe olan sevginiz, inancınız azalmasın çekirgeler. Gördüğünüz an kafanızı çevirin 2. kez bakanların yanarak öldükleri rivayet ediliyor. Ayrıca size baktıkça bu çirkin kızlar daha şok giyecek ayyy bana bakıyorlar diyecek!

5. Fotojenik değilim fotoğraflarda hep çirkin çıkıyorum diyen aslında güzelim diyen çirkin kızlar

Çirkin kızların en büyük savunma mekanizması. Aslında güzelim hep bu fotoğraflar, ışık, düzün çekmiyorlar bahaneleri. Fotojenik değilim bebeğim yaaa:/ ayakları. Bırak ya kimi kandırıyorsun güzel insan güzel çıkar bir kötü hadi 2 kötü çıkar hep mi kötü çıkar. Geçiniz bu ayakları. Çirkin her daim çirkindir. Fotoğraflara suç atmayalım lüten :)

6. Küçükken çok güzeldim ben yaa diyen çirkin kızlar

Doğrudur. Küçükken güzeldir. Çocukken. Çocukken herkes güzeldir. Çirkin çocuk mu olurmuş. İlkkul 3.sınıftan itibaren çirkinleşiyor diyebiliriz. Ondan öncesi şirin az şirin çok şirin olarak ayrıılır çocuklar. Yani neymiş o zamanlar her çocuk güzelmiş sadece sen değil :)

7. Hem çirkin hem cadaloz çirkin kızlar

Ne olduğuna bakmadan bir de cadalozluk yapan kızlardır bunlar. Cadalozluktan kastım her türlü dırdır, kafa şişirme, bağırma çağırma, seviyesizlik, küfür gibi şeyler. Normalde çekilmez zaten bir de çirkin. Neyine güveniyorsun sen kızım derler insana. Çekirgelerimden uzak olsun. Düşmanıma bile vermesin, yazık :)

8. Liseli çirkin kızlar

Lisede okuyan çirkin kızlar. Üniversiteyi kazananlar üniversiteli çirkin kızlar olarak hayatlarına devam ederler. Kazanamayanlar ise lise mezunu ev kızı olarak devam ederler. Bu da böyle bir kategori işte. İş olsun diye :)

9. Kedisi olan çirkin kızlar

Köpeği veya kuşu olmayan kedisi olan çirkin kızladır bunlar. Kedi ile kendilerine şirinlik katabileceklerini sanarlar. Kedinin şirinliğini çalan hırsız çirkinlerdir bunlar :)

10. Gözünün üstünde kaşı olan çirkin kızlar

Gözünün üstünde kaşı bulunan çirkin kızladır. Tüm çirkin kızlar bu kategoridedir aslında. Bak sen Allah'ın işine. Hepsi aynı kategoride:P

Bitti. Çirkin kızları da tanıdık çekirgeler. Ölsek de gam yemeyiz artık ben üstad ukturk siz çekirgeler olarak:P Hadi bakalım, yol bizim devran bizim. Kim dur diyebilecek. Hobaaa :)
Devamı >>

13 Ekim 2010 Çarşamba

Madenci: Zonguldak'ta kader Şili'de "insan"

Merhaba. Hatırlarsınız, her ne kadar her şeyi çabuk unutan, bizlere yapılan haksızlıkları unutan bir millet olsak da unutmak mümkün değil 17 Mayıs 2010'da Zonguldak'ta yaşanan Grizu patlaması sonucunda 30 madencinin ölümünü. Yıkılan aileler babasız kalan çocuklar. Tüm bunlara rağmen, olayın sorumlulularının üstüne gideceği yerde kim bilir belki de işten sıyırmak amacıyla olay yerine giden devlet büyüğümüz, sayın başbakınımız Recep Tayyip Erdoğan'ın"Bu mesleğin kaderinde maalesef ölüm var. Bu mesleğe giren kardeşlerim de, bu mesleğe girerken içerisinde bu tür şeylerin olacağını bilerek giriyorlar" gibi mantık dışı sözleri hala kulaklarımızda. Böyle bir zihniyet ne yazık ki var ülkemizde. KADER!


Ayrıca, göçük altında kalan 2 madencinin cenazesi ise hala üzerinden koskoca 5 ay geçmesine rağmen çıkarılmadı. Üstüne üstlük çıkarılması için bir çalışma dahi başlamadı daha. Yaşarken insan hayatına değer vermeyen bu zihniyetten öldükten sonra ölüsüne saygı göstermesini beklememiz hata aslında değil mi? Sorarsanız EN müslüman onlardır. Cennetlik kullardır. Köşeyi dönünce han-hamam sahibi olanlardır aynı zamanda bunlar. Neyse.

Övünüyor hep sayın kaderci başbakanımız bilmem kaçıncı ekonomiyiz, borsamız şöyle böyle diye. Şimdi bir de güney amerika ülkesi Şili'ye bakalım. Ekonomisi bizden küçük. Borsası falanda düşüktür sanırım, bakmaya gerek yok. Sıradan bir ülke esasında kendimize baktığımızda. Öyle sanıyoruz. Ama iş insan hayatına gelince işte orada daha büyükler bizden. Başbakan büyük bir ülkeyiz diyor 8 senedir iktidarda ama konu 30 madenicinin hayatı olunca işten sıyrılmak için "KADER" diyebiliyor. Ama Şili devlet başkanı tüm sorumluluğu üstüne alıp kurtarma çalışmalarına bir fiil katılıyor. Dünyanın en iyi ekonomisi olsan ne yazar, evine ekmek götürmek için 3 kuruşa çalışan insanlara ve ailelerine saygı göstermediğin sürece. Peh!



Şili'de ne olmuştu peki. 5 Ağustos tarihinde yaşanan maden kazası sonucu 33 madenci yer altında mahsur kalmıştı. Şili hükümeti KADER demeyip vatandaşına sahip çıkıp hemen kurtarma çalışmalarına başlamıştı. Bugün 13 Ekim günü ise bir kapsül aracılığıyla teker teker kurtarılmaya başlandılar. İmkansızı başardılar aslında. Türkiye'de olsa hükümet belki kader ne yapabiliriz diyecekleridi kim bilir. Biz hala bırakın yaşayanı 2 cenazemizi bile çıkaramayacak acizlikteyiz. Madenler yandaşlara peşkeş çekilirken, denetlenmezken insan hayatı kimin umrunda. Yazıklar olsun.!

Ayrıca Şili'deki kurtarma ile ilgili grafikler ve nasıl bir yol izlendiğini merak edenler var ise şu aşağıda verdiğim BBC linklerine bakabilirler. Güzel hazırlanmış. Ne kadar güzel bir çalışma yapıldığını da buradan anlayabiliyoruz.

http://www.bbc.co.uk/news/world-latin-america-11493800
http://www.bbc.co.uk/news/world-latin-america-11485392

Tüm fotoğraflar için ise; http://www.flickr.com/photos/rescatemineros/

Helal olsun. Bizim yöneticilerimize ise yuh olsun! Kimler göçük altında kalmayı hak ediyor sorarım size. O zavallı madenciler mi yoksa malum sahıslar mı?
Devamı >>

9 Ekim 2010 Cumartesi

Sheldon Cooper - Bazinga ulan ! (remix)

Konnichiwa :) Artık geceler daha soğuk bebişler. Ayaklarım üşüyor burnum dondu diyenler mi dersin, erkek arkadaşına elim üşüdü deyince cebine soksana! cevabı alan bahtsız kızların feryadı mı dersin, çeşit çeşit. Artık daha çok duyabiliyoruz bu tip serzenmeleri. Kayıtsız kalmayalım bu çığlığa. Eli üşeyen kıza bir elde sen uzat, yoksa kutup ayılarına yem olacaklar. Dur de bu haksızlığa huhe:))

Bu soğuk günlerde içimiz ısıtan şeylerde mevcut, mesela diziler. Bir Fatmagül olsun bir Küççük Sırlar olsun falan içimiz ısıtan yerli yapımlardan :)) Yabancı yapımlardan ise The Big Bang Theory benim içimi ısıtanlardan arkadaş. Şu sıra 4.Sezon bölümleri dönüyor en son 3.bölümü izledik. :) Nasıl ısıtıyor nasıl ısıtıyor anlatamam bu dizi beni. Küççük Sırlar kadar olmasa da yani iyi yine:P Gülmek ısındırıyor insanı sanırım. Ben üşümüyorum hiç ama olsun herkes üşüyor ben de üşüyorum yaa off ya havası vermek istiyorum, dışlanmak istemiyorum :/


Big Bang'te herkesin sevgilisi, ailemizin doktoru, bize fiziği sevdiren insan (ona insan demek bile hakaret bence:D) Dr. Sheldon Cooper var. Bu çocuk ana rahminde kesin bir şeylere maruz kalmış bence :) Bir de Sheldon'un sloganı var bir tane. BAZINGA adına. Nedir ki bu Bazinga :)

Bazinga, böyle zırt erenköy gibi bir şey. Nasıl geçirdim lafı lan havası var bu sözcükte. Sheldon ile bütünleşmiş kelime. Ulu bir kelime :) İşte bu tüm cicişler olarak benimsediğimiz sözcük Bazinga ile ilgili bir video gördüm Youtube'da. Amerika kıtasına yayın yapan bir kanal diziyi tanımıtında bu Bazinga'yı remixlemiş. Olmuş mu sana bir şarkı. Huhe süper ama :) Beğendim hemen paylaşmak istedim siz bebişlerle ama youtube engelli herkes izleyemez diye önc eindirdim sonra engelli olmayan bir video sitsi buldum üye oldum ve upload ettim. Yaa ne kadar uğraştım:))(Çıkan reklamı sağ üstten kapat, bekleme yapma:D) Bence çok beğeneceksiniz. Ben bayıldım. İşte Bazinga!! :)



BAZINGA ulan :)
Devamı >>

6 Ekim 2010 Çarşamba

Cobie Smulders | aşkım #15

Merhaba. Bugün günlerden çarşamba, oynarım kolbastı, horon, samba:P Arada apaçi dansı da yapıyorum artık. Zamana ayak uydurmak gerek. Onu bunu bırakında gençler, dans deyince aklıma hemen kızlar geldi. Tek başına dans edilmiyor biliyorsunuz. Şuanda da blogda olduğumuzdan dolayı konu olarakta hemen HatunMania geliyor. Nasıl bağladım ama. Harikayım, kendimle gurur duyuyorum. Siz de duyun. Öpün falan :P Evet bir güzelimiz ile birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyorum şu dakikalarda. İnanır mısınız bilmem ama inanın siz, üzülürüm sonra, ellerim titriyor şu an heyecanlandım sanırım :) Evet uzun zamandır emektar laptopumun duvardağıdı, masaüstümün kahramanı, güzeli, prensesi olan birisi kendisi. Burada yer verdiğiğimiz her güzel gibi onunla da özel bir görüşme gerçekleştirdim. Atladım gittim ABD'ye. How I met your mother setinde yakaladım kendisini. Hangisi mi? Cobie Smulders yani dizideki adıyla Robin :) Beraber kola fala içtik pasta yedik, gülüştük falan. Benden çok hoşlaştı , onu Türkiye'ye davet ettim bu yaz, msn adresini verdi bana :P:p Kendisi hakkında bilinmeyenleri bana anlattı sizler için. İşte hiç bilmediğiniz sırlarıyla Cobie Smulders :P (En uzun saçmalama rekorunu kırdım sanırım, bir rahatladım bir rahatladım)


How I Met Your Mother dizisini bilmeyen yoktur. Bu diziyi sevmemin bir çok nedeni var. Sayalım. Öncelikle çok komik aynı benim yaptığım gibi komiklikler yapıyorlar. Çok iyiler en az benim kadar. Sonracığıma, Barney Stinson var üstadım. Abd'ye gittiğimde onla da görüştüm yeni taktikler üzerinde beyin fırtınası yaptık. Çok faydalı geçti. Ve üçüncü sebep sevgili Robin. Yani Cobie Smulders. O ne tatlı bir insandır öyle. Eve kapatılası, yanaklar sıkılası, yemede yanında yatılası, öpülesi, beraber piknik yapılası kadın. Kadın be kadın. Şöyle bir sevgilim olsun milyon dolar borcum olsun sözü ilk kez Cobie için söylenmiş diyorlar. Milyon olmasa da 300.000 dolar borcum olsun benim olsun diyebilirim ben. 1 milyon çok ödeyemem.:P

Cobie bir Kanadalı. Her kanadalı böyle mi oluyor acaba. Eğer öyleyse Polonyalı hatundan vazgeçip bir Kanadalı ile evleneyim ben. Polonyalılar sıraya girmiş bekliyorlar zaten beni seç beni seç aşkım Kaan diye. Öyle değilse söyleyin yani bekliyorlar kızlar, fazla bekletmeyelim yazık günah. Kısmetleri kapanmasın.


Gerçek ismi uzun uzun Jacoba Francisca Maria "Cobie" Smulders. Cobie bir takma ad aslında. Hollandalı bir baba ve İngiliz bir anneden olma ve Kanada doğumlu. Melez deniyordu sanırım. Melezler güzel oluyor işte arkadaş :) Daha küçükken küçük Cobie doktor veya biyolog olmak istiyormuş. Çocuk işte:P Sonra lisede aklı havalara kaçmış, artist olacağım ben yaa diye isyan etmiş. İyiki de etmiş, yoksa nasıl tanıyacaktık bu güzelliği biz, özellikle ben:P 1.73 boyunda. Kısa değil yani. Zaten önceleri modellik yapıyordu. Taa o zamandan tanırım ben hatta ona kah Mariacan kah Franciscacık diyordum ben. Anılar...

28 yaşında. Bebeği var :( Bana demişti hatırlarım hep, en büyük pişmanlığımdır. Berdan Mardini açık teypte bir gün. Cobie ile oturuyoruz. Yaklaştı yanıma usulca kahvsinden yudumladı ve dedi şarkıyla birlikte; senden çocuğum olsun istiyorum Kaan gözleri senin gibi baksın, görenlerin içini yaksın bakışları, özü sözü bir aynı benim gibi, biraz deli tıpkı senin gibi, her sözüyle aşkımız gibi. Tabi hak verirsiniz biraz bozuk bir Türkçe ile. O zaman gencim daha tabi daha hazır değilim buna arkadaş kalalım Cobie dedim. Gel zama git zaman işte şimdi ikimizde farklı yerlerdeyiz :) Hayat!


Cobie Smulders. Dünyaya böyle güzeller çok zor geliyoe gençler. Değerini bilmek, sevmek gerek. Senden çocuğum olsun istiyorum deyince ukalalık yapmayıp, işi gücü bırakıp koşmak gerek. Yoksa ite, çakala yem olurlar. Yazık, size yar olsunlar:P Uyumadan önce fotoğraflara bakıpta yatın. Huzurlu uyursunuz, garanti :P
Devamı >>

4 Ekim 2010 Pazartesi

Sembolizasyon | Blog

Merhaba. Yayınımıza bir blog ile devam edelim :) Güzel yeni bir blog gördüm dün. İlk görüşte aşk bu olmalı saygı değer blog severler. Vuruldum resmen. Aşka inanmayan ben bloga girmemle birlikte aşka geldim. Allahın sopası yok tabi, al sana aşk işte. Okudukça içinde gezdikçe daha da aşık oldum. Bilmiyorum ne yapacağım. Ne olacak benim bu halim :P Tamam artık bitirdim yazıları yeter çık artık diyorum ama bu kez de temaya bakıp duruyorum. O ne güzel bir temadır falan ehe:P


Aslında önce temasına aşık oldum. İlk izlenim dedikleri bu olsa gerek. Böyle tertemiz, tırnaklara manikür yeni yapılmış, hafif doğal bir makyaj ve allahtan gelen bir güzelliği olan, güzel konuşan, pek bir sevimli bir kızımızı aklına getirin. Düşünün böyle birini vöyle bir kafede falan oturmuş tek başına kahvesini içiyor :P İşte o kız gibi bu blog. O kadar güzel. Pek sevdim :) Adını vermeyi unuttum.

Blogun Adı: Sembolizasyon

Blogcumuzun ilk blog deneyimi değil bu. Bu blogunu Ağustos 2010 da açmış kendileri. Ama daha önce yazmahevesi.blogspot.com diye bir blogu varmış kendisinin. Ben görmemiştim ya da hatırlamıyorum. Yani eskiden nasıl yazıyordu bilmiyorum. Bilenler varsa işte o hasret çektiğiniz blogger burada. Kucaklaşın. Blogda duygulu dakikalar... (kızım peçete getir)

Blog yeni olduğunda sağda bir anket açılmış durumda. Sormuş sevgili SmG. Pek çok seçenek var ben en sonuncuyu işaretlemeyi düşünüyorum. Rectoa'nın anketlerinde tecrübeliyim. En son şık çeldirici şık çok severim haha:P İşte o anket :)

"Arkaplan değişsin, yeni değişmiş, olsun bi daha değişsin, arada bir müzik paylaşımları olsun, blog sahibesi formspring, twitter falan bişeyler açsın, yazıların konuları değişsin ama nasıl olsun bilmiyorum, günlük gibi gündelik faaliyetlerden bahsedilsin yazılarda bazen, sürreal yazılar olsun, nasıl olursa olsun, bildiğin gibi yap işte!, tamamen ortadan kalksın bu blog, ulaşabileceğimiz bir mail adresi eklensin, hepsi, boş bırakabiliyor muyuz hocam?"

Bitti mi bitmedi. Biter mi hiç :) Bloglara girip böyle yazıları doyasıya eleştirmek mi istiyorsunuz. Ne diyorsun sen anten mi demek istiyorsunuz. İşte Sembolizasyon tam size göre. Çünkü blogcu kızımız demiş ki; "Eleştirin yahu, yazın yorumlara. Beğenmedim deyin, olmamış deyin, cık cık deyin" Cık cık cık :P Stres atabilirsiniz ohyes:P

İyi bloglar :)
Devamı >>

3 Ekim 2010 Pazar

Yeni nesil Türban | Tesettürlü çıplaklar

Merhaba. Epey zamandır aklımdaydı şöyle geniş bir zaman bulsam da yazsam başörtüsü veya başka bir deyişiyle türban hakkında bir yazı diye. Buldum o zamanı bugün evde dinlenirken. Öncelikle belirteyim kimsenin nasıl giyineceğine kimse karışamaz. İsteyen başını örter, isteyen minisini giyer. Keyif onun. Benim için hiç bir mahsuru yok. Özgürlük, demokrasi işte sana. Benim özgürlük alanıma müdahale etmediği sürece kimse, herkes istediğini giyer, istediğini yaşayabilir. Ayrıca belirteyim bu konunun uzmanı falan da değilim. Din diyanet konusunda ahkam kesecek bir yaşantım da yok zaten :) Ama merak ettim araştırdım her akıllı insan gibi bu türban olayını ne ne değildir diye. Bulduklarımı paylaşacağım. Herkes okusun kararını kendi versin. Araştırmayı da onlarca islami forumlardan ve kitaplardan yaptım. Yönlendirilmeyeyim diye.

Ben milliyetçi muhafazakar görüşe sahip bir insanım. Bu konularda çok hassasım. Çünkü sömürülmeye açık kavramlar bunlar. Bildiğim doğruları da her fırsatta anlatmaktan zevk duyuyorum aslında. Şimdi sokaklarda son zamanlarda ben çok fazla bir şekilde özellikle genç kızlarımızı başında türban altında daracık bir kot ve yüzler makyajlı bir şekilde görüyorum. Gayet alımlı kızlar tüm hatlar ön planda balında da rengarenk bir örtü var! (Böyle giyinmesinde bir sorun yok giyinebilir herkes tüm kız arkadaşlarım böyle giyiniyordu dar kot, makyaj vb., sorun başındaki örtüye rağmen böyle giyinmeyi tercih etmesi. Örtünün amacı?) Böyle bakıyorsun sonra bir daha bakıyorsun. Sen o örtüyü inancın doğrultusunda takıyorsan o giyim ne ayak oluyor acaba? Türbanlı olması daha da dikkat çekiyor böyle giyinince de. Ben mesela şaşkınlığımı gizleyemiyorum yanımda biri varsa ona da gösteriyorum. Ayıplıyoruz hep beraber. Sonra biri çıkıp diyor "abi bunların hepsi böyle üstü mekke altı paris Allah belalarını versin". Bu sayede düzgün bir biçimde sadece inancına göre örtünen kızlarımızın da günahını alıyorlar. Ohyes! Neden mi? Nedenini araştırdım düşündüğüm gibi mi diye. Bakınız ne diyor bir hadis bu olay hakkında;


"Resûlullah (sav) hafif bir elbise giyip tamamen vücut hatlarını örtmeyen elbiseler giyen kadınlara "Onlar adı örtülü ama gerçekten çıplaktırlar" buyurmuştur." (Süyûtî Tenvîru'l-Havâlif c. 3 s.103)

Hadis yukarda, peki bu arkadaşlarımız neden örtüyor başını, bilmediğinden mi acaba? Hiç mi uyaran yok. Ya da işlerine mi gelmiyor? Yoksa moda diye mi takıyor veya dikkat çekmek için mi? Ya da cemaat gelini mi olmak istiyor. Ben burdayım ben burdayım çok alımlıyım ama başım örtülü. Amaç? Tamamen zıt bir uygulama görüldüğü gibi. Böylelerini alıp alıp duvarlara vurasım geliyor. Şiddet eğilimi beliriyor bende. Başörtüsü süs aleti olarak kullanmak böyle oluyor sanırım. Dini bütün koca bulma aracı!! O da neyse artık! Devam edelim,

Bir de çok tartışılan bir şey daha var başörtüsü konusunda. Türban diyorlar bu takış stiline. Herkes biliyor. Bazısı diyor siyasi simge böyle takarsan, alttan teyzelerimiz nasıl takıyorsa öyle takacasın, bazısı da herkes istediği gibi takar kimse sorgulayamaz diyor. Evet kimse sorgulayamaz. Sonuçta dini görüşüne uygun olarak örtünüyor arkadaşlar. Ama sanırım yanlış biliyorlar. Ya da doğruyu görmek istemiyorlar. Çünkü baktım da hadisler hiç öyle demiyor bu konu hakkında. Yani Emine tarzı başötürüsü (türban) hakkında. Bulduğum bir hadise göre, Peygamber Efendimiz şu şekilde buyurmuştur;

Cehennemliklerden iki sınıf vardır ki ben onları görmedim (ileride görülecektir). Birincisi; yanlarında bulunan öküz kuyruğu gibi kırbaçlarla halkı (haksız yere) kırbaçlayan (zalim) kimselerdir.

İkincisi ise giyinmiş çıplaklardır (kalçasını oynatan salınarak yürüyen ince elbise giydikleri için göğüsleri kolları ve boyunları açık olan) kadınlardır. Bunların başları salınan deve hörgücü gibi kadınlardır. Bunlar cennete giremezler onun (cennetin) kokusunu da alamazlar; hâlbuki onun kokusu mesafelerin ötesinden alınır. (Müslim Libâs 125 hadis no: 2128)

"Ümmetimin son dönemlerinde giyimli fakat çıplak bir takım kadınlar olacak bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Bunları lanetleyin çünkü onlar lanetlenmişlerdir." Başka bir rivayete göre de; "onlar cennete giremez ve cennetin kokusunu bile bulamazlar" eklemesi vardır. (Müslim Libas 125 Cennet 52; Ahmed b. Hanbel II 223 356 440)


Yukarda okuduğunuz üzere hadiste de belirtildiği gibi açıkça böyle bir örtünme böyle bir tesettür biçimi yoktur ve Hz. Peygamber buyurmuş cennete giremezler kokusunu bile bulamazlar diye. Kısaca lanetlemiş böylelerini ve belirtmiş en başında ileride görülecektir diye. Bilemiyorum artık yorum sizlerin. Bu kadar açık hadisler varken hala başlarını öyle deve hörgücü gibi örtmeye devam edenler varsa kendi tasarruflarıdır. Hadiste belirtilen tesettürlü çıplaklardan olmayı tercih edebilirler tabii. Bu şekilde örtünen arkadaşlar nasıl bir cevap getiriyorlar bu duruma merak ediyorum aslında. Açıklaması varsa ya da bu yazdıklarım yanlışsa bilgilendirsinler beni. Milyonlara tesettürlü çıplak var sokaklarda o zaman! Bile bile lades. Vay be!

Son zamanlarda peygamberimizin zamanın ötesinden gördüğü gibi çoğaldı bu tiplerden ülkemizde. Emine akımı ile. Kızlarımız özendi bu şekilde giyinmeye. Ki Emine, eşi belediye başkanıyken başındaki örtü omuzlarını da örtüyormuş ama şimdi daha modern! daha moda bir örtünme biçimi geliştirdi kendine! Amaç??? Ayrıca öğrendiğime göre başa takılan örtü rengarenk olmayacak. Dikkat çekmeyecek. Parıl parıl parlıyorlar maşallah. Demek ki bunu dini hassasiyetinden değil de dikkat çekmek için takıyor bazı kızlarımız. Ya da bilmiyor. Ya da anası babası zorluyor. Bile bile böyle davrananlar çıkarsın başında bence en azından adam akıllı takanlara laf gelmez böylece. İnsanlar neden ön yargılı işte bu iki yüzlü tesettürlü çıplaklar yüzünden. 2002 AKP iktidari öncesi ve sonrası başörtüsü takış biçimlerindeki değişimlere bakarsınız anlarsınız aslında olayı. Ya adam gibi tak doğru nasıl emr edildiyse ya da takma. Başörtüsü bir moda bir siyaset aracı değildir. Hesabını ben vermeyeceğim sizler vereceksiniz bu şekilde kullandığınız için. Devam.

Ben bunları gördüm paylaştım. Yorum sizin. Kimsenin yaşam biçimine, giyinme tarzına karışmam. Banane. Ama bunu şova dönüştürenlere hakkıyla yapmayanlara karışırım. Sonra neden üniversitelere genç kızlarımız giremiyor diye söylenir herkes. Bu şekilde böyle bir örtünme biçimi lanetlenmiş olması rağmen deve hörgücü gibi takmaya devam edenler. Neden? Amaç? Bu tipler yüzünden tüm başörütlü kızlar böyle sanılıyor. Fitne tohumu gibiler bana kalırsa. Yanlışsa yanlış deyin, düzelteyim.

Hadi selametle.
Devamı >>
 
Copyright Blog Manias All Rights Reserved
ProSense theme created by Dosh Dosh and The Wrong Advices.
Blogerized by Bonard Alfin Blogger Templates.