Welcome

31 Temmuz 2011 Pazar

Ukturk hoca ile ramazan sohbetleri vol4

Merhaba, ben ukturk hoca. Ramazan aylarında ekmek parası için hoca oluyorum bldiğiniz gibi yıllardır. Bu senede bu mübarek ramazan ayında sizlere ilim ve irfanımı aktarmaya çalışacağım elimden geldikçe. Öncelikle külliyemizin (blogmania külliyesi) kliması sıcak üfürüyor sanırım çok terledim şu an, yazı sonunda lütfen çıkışa üç-beş kuruş gönlünüzden ne koparsa bırakın şunu bir değiştirelim. Yeni çok sessiz olanları çıkmış onlardan alalım. Evet, sohbetimizi yine soru-cevap şeklinde yapacağız...


Soru 1: Sayın hocam ben Ahmet, ramazan ayında kızların bloglarına yorum yazmak caiz midir? Ben bunu öğrenmek istiyorum, kafam çok karışık orucumu bozulur diye çok korkuyorum.

Sevgili Ahmet öncelikle böyle güzel bir soru sorduğun için teşekkürler. Bu konuda aydınlanması gerekn bir çok blogcu gencimiz var. Yorum yaptıpın kıza ve yazıya göre değişir evladım. Kız çok güzel ise yorum yaparken seni başka düşüncelere itebileceğinden çok tehlikeli o yüzden uzak durmak gerek. Böyle durumlarda karşılaştığında yani böyle güzel bir kız blogunu bulduğunda yorum yazacakken bana haber ver ben senin yerine günaha girerim. Hizmette sınır yok, hocalıkta son nokta benim. Kısacası bozulur evladım aman dikkat!

Soru 2: Sevgili hocacağım ben Ayşen. Hocacığım ben güzelliğine, bakımına düşkün bir kızım. Ama oruç da tutmak istiyorum. Acaba elime yüzüme falan krem sürsem orucum bozulur mu?

Ayşen kızım krem ile güzellike olsa idi Bülent Ersoy en güzel olurdu. Sadece krem ile olmaz daha bir çok şey var. Ayy canım kandırmışlar seni. Neyse benim uzmanlık alanım değil bunlar :)Bozulmaz kızım bozulmaz kaç kere söyledim. Krem yahu nasıl bozsun altı üstü krem, sanki yutuyorsun, giren yok çıkan yoksa sıkıntı da yok. Sür sürebildiğin kadar, şöyle iyice yedir ama ziyan olmasın!

Soru 3: Sayın hocam, kız arkadaşımın elinden tuttum orucum bozulur mu? Cevabınızı merakl bekliyorum, ya bozulsuysa diye çok endişeliyim!

İsmini yazmamışsın ama ben sana Hakan diyeceğim. Sevgili Hakan, çocuğum, evladım ne içtin acaba çok merak ediyorum. Düşün bakalım sence bozar mı orucunu. Aklım mantığım almıyor yani nasıl bir soru bu. Hatta ben sana yol göstereyim, şimdi elinden tut kızın, tut tutt bi şey olmaz. Sonra da bir de öp. Ama hocam deme, öp lan alllah allah. Bak hem tuttun hem öptün ben de hani bana hani bana dedim olsun ne yapalım ama orucun hala baki, bir şeycik olmadı, mis gibi sıfır kilometre. Hadi bakalım canım benim :)

Soru 4: Ramazan'da dereotundan okumak caiz midir hocam?

Bu soruyu soran arkadaş her kimsen gel senin alnından öpeceğim evladım. Harika bir noktaya değinmişsin. Dikkatle dinleyelim lütfen. Mübarek ramazan ayı boyunca dereotundan gibi içimizdeki irlandalıları okumak, onu beğenmek, onun tweetlerini okuyup rt yapmak hatta cevap vermek zinhar caiz değildir. Lütfen bu oyuna gelmeyelim. Blog aleminde yer alan bu tip şahısların oyununa gelmeyelim. Özellikle genç kızlarımız dikkatli olsunlar. Orucu da bozar, kefaret gerektirir!!1

Onbinlerce soru arasından seçmiş olduğum en önemli gördüğüm dört soru bu şekildeydi. Başta dediğim gibi külliyeye yardım etmeyi unutmayalım. Hayırlı ramazanlar :)
Devamı >>

26 Temmuz 2011 Salı

Maffionista | modanın blog hali

Merhabalar, az önce ne zamandır blog tanıtımı yapmadığımı fark ettim. Bu açığı çok süpersonik bir blog ile kapatmaya karar verdim. Bu sessizliği güzel bir blog ile bozmak gerekiyordu. Uzun arama ve tarama faaliyetlerim sonucu o farklı ve güzel blogu ve blogcuyu buldum. Hiç bir masraftan da kaçınmadım hani siz blog insanları için. Taaa Hollandalardan buldum da geldim. Bakalım kimmiş bu güzel :)



Blogun Adı:
Maffionista

Evet gördüğünüz gibi blogumuzun ismi "Maffionista". Anlamı var mı bilmiyorum ama çok güzel geldi bana. Böyle kulağa hoş, tırmalamıyor, zevkli bir seçim. Daha buradan anlabiliyoruz aslında ne kadar zevk dolu bir blog olduğunu maffionista'nın. Önce blog yazarımız tanıyacak olursak, kendisi Hollanda'da yaşayan bir Türk kızı. Blogunu ingilizce tutuyor aslen Sakarya'lı olduğuna dair kuşlardan bilgi aldım. Ayrıca 9 Kasım 1985 doğumlu olan bu güzel blogcu kızımızın adı da Evrim. İsmi güzel, kendi güzel, blogu güzel daha ne olsun :) Yaşı da benden 1.5 yaş küçükmüş sadece. Hımmm öhömmm :P

Öncelike hatırlatayım kalbi olan gençlerimiz bloga girmeden önce dil altı haplarını almayı unutmasınlar. Ben yaptım o hatayı 27 yaşında yaşlı bir insan olarak. Böyle nefesim falan kesildi bir an. Aman diyeyim. Genç kızlarımızdan ise kıskanç olanların girmemesini tavsiye ederim, sıkıntıdan ben niye böyle güzel değilim benim niye sarı saçlarım yok demekten bir hal olursunuz yoksa, siz gidin yemek blogu falan okuyun moda da neymiş canım yaa:P


Güzel Evrim'in blogu anlayacağınız bir moda blogu. Her moda blogusu gibi (%90) o da güzel. Bizim Türkler bu işi iyice öğrendi zaten. "Muasır bloglar" seviyesine yükseldirler her açıdan :) Evrim blogunda kendi kombinlerini sunduğu gibi farklı beğendiği tarzları da sunuyor sizlere. Ama model olarak kendisini gördüğümüz kombinler ve başarılı fotoğraflar en güzel yani blogun. Tek bir eksiği, az yazı girmesi. Biraz daha fazla girse daha güzel olur sanki :)

Modanın blog hali Maffionista'da sadece bunlardan ibaret değil tabii. Arada çıkan sürpriz yumurta tadında videolarda yok değil. Mesela aşağıdaki eğlenceli ve bir o kadar da şirin videosunu görünce, "ne kadar şeker şekerci mi acaba babası" şeklinde şuursuz söylemlerde bulunabiliyor insan. Akıl baştan gitmeye görsün arkadaşlar. Kapıldım rüzgara gidiyorum ben ehe :) Maşallah diyelim de bari nazarımız değmesin kızımıza.



Böyle dolu dolu bir blog gördüğünüz gibi. Modaya aç bünyeler ve gözler için birebir. Aspirin gibi kana karışıyor hemen. Yeniliklere açık siz blog severlere göre bir blog. Hani biri bana çıkıp dese ukturkcum şöyle şöyle blog var şöyle güzel böyle güzel diye, hani hani nerede nasıl giriyoruz, gold üyeliği varmıymış falan derim.:P:p Kaçırmayın, bu zamanda böyle blog zor bulunur :)

Modanın blog hali Maffionista
'nın diğer hesapları için ise;

Twitter - http://twitter.com/maffionista
Tumblr - http://maffionistastyle.tumblr.com

Blogların Erol Köse'si sundu, adios :P
Devamı >>

24 Temmuz 2011 Pazar

Öğretmen Kız vs Doktor Kız

Merhaba sevgili blog insanları. Hepinizi selamlıyorum. Sarışın ve öğretmen olanlarınızı ise aynı zamanda yanaklarından mıncırıyorum. Öperdim de ama şimdi bayram değil seyran değil "ukturk" beni neden öptü diye havaya girmenizi istemedim. Hem, malum önümüz ramazan çok fazla sevap points gerek bana günaha girmeyelim. (aehaheuu - şuursuz gülüşmeler). Bilen bilir benim öğretmen kızlarımıza olan sevdamı. Bir de sarışın falan oldu mu aman allah elim ayağım çekiliyor böyle ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette armut gibi baka kalıyorum.


Neyse bu aralar aile büyüklerimizden olan sevgili teyzem aklıma doktor kızlarımızı da sokmuş durumda bulunmakta. Hatta geçen haftalarda bir kız bile gösterdi bana. Oğlum gel sana bunu alalım dedi, hem doktor hem de sarışın dedi. Acaba zihnimi mi okuyor lan? Ama bu öğretmen değil diyemedim, nasıl denilir, allah çarpar taş eder! Kız hem doktor hem 26 yaşında daha en civcivli zamanlarında hem sarışın olunca diyemiyorsun ki teyzeye, teyze benim sevdiğim var ona evlenme teklif ettim ama naz yapıyor ama inşallah olacak o da beni sevecek bir gün diye.

Bu hal ve şartlar altında ben de hem benim gibi zor durumda olanlar hem de böyle durumda karşılaşınca ne yapacağını şaşıracak genç ve dinamik bünyelere kılavuzluk edecek bir yazı yazma kararı aldım. Evet öğretmen kız vs doktor kız. Hangi durumda hangisini seçeceğiz havasında bir eser olacak. Gelecek nesillere faydalı ve ileride 3 çocuk olması dileğiyle (tayyibime göz kıpraşımları)... Durum durum ele alacağız. Maddeler çoğaltılabilir. Çiçek olalım evet,

- Sarışın öğretmen kız vs sarışın doktor kız

Bana kalırsa en zor durum bu durum. Hani biri esmer veya kumral olsa diyeceksin tamam o esmer ama ben sarışını seçeyim diye. Ama ikisi de bir huri, bir melek, sevilesi, böyle ağzını yüzünü elinle ovuştura ovuştıra sevilesi hem de (çocuk sever gibi) ayy bak içim geçti ne güzel bir histir o. Birinci seçenek, güvendiğiniz bir arkadaşınıza yazı tura attıracaksınız, artık hangisi gelirse kısmet bu işler. Bir diğer seçenek ise bu biraz daha aklı selim bir şey. Bu defa fiziksel olarak eşit olarak kabul ettiğimiz kızların (kimyasal deney gibi oldu oda şartları eksik bir) sizi ne kadar çok istediğini veya sevdiğini ölçüyoruz. Bunu da bazı bazı uzak kalarak ölçebiliriz. Sizi en çok kim arıyor, siz yokken kim daha çok rüyasında görüyorsa bunun bir haftalık çetelesini tutup kararımızı veriyoruz. Değşik aralıklarla tekrarlanabilir bu süre. Acele etmeyin karar vermek için ya giderse diye de düşünmeyin. Size kız mı yok yaa amaaan :)

- Kadrolu atanmış sınıf öğretmeni kız vs tus'u kazanamamış pratisyen doktor kız

Bu durum görmüş olduğunuz gibi maddi bir durumu ifade ediyor. Düşünüyorum da benim maaşımla bir doktorun maaşı birleşse uçarız lan. Neyse öhömm öğretmenleri küstürmeyelim onların da tatili falan var canım :) Neyse bu şekilde olduğu zaman kadrolu olarak atanmış olan hem de sınıf öğretmeni kız öne çıkıyor her şekilde. Hani belki böyle branş öğretmeni falan olsa pek farketmeyebilirdi ama sınıf öğretmeni olunca akan sular durur. Nedense bana daha şirin gelir onlar. Psikolojik sorunlarım var sanırım. Ama illa da doktor olsun diyenler biraz bekleyebilir kız tus'u kazanana kadar. Ama bu arada zaten karaborsa olan öğretmen kızı başkası kollarına almış olabilir. İntiharın eşiğine gelir insan vallahi iyi düşünün ya kazanamazsa kız imtihanı! Yani tus'suz doktor kızın tadı tuzu olmuyor malesef :P Böyle bir yavan oluyor sanki içine sinmiyor insanın falan. Geçen deneyim ettim gerçekten öyleymiş boğazında kalıyor insanın. Tus'u kazanda gel dedim ben de ne yapayım :P

- Ailesi zengin öğretmen kız vs ailesi zengin doktor kız

Evet yine maddiyat. Bu aralar çok para muhabbeti yapar oldum zaten, iyice emekli kıvamına büründüm sanırım zaten yaş olmuş 27 arkadaş ben konuşmayayım da kim konuşsun :/ Neyse bu duygu dolu dakikaları bırakalım konuya dönelim. Yine eşit durumlar gördüğünüz gibi. Bunun gibi eşit durumlarda şu aşağıda sayacağım özellikler değerlendirme kriteriniz olacak. Diğer her türlü eşitlik durumunda da değerlendirilebilir bu özellikler. Sizin için araştırdım tam 100 öğretmen ve doktor ile evli adamcağıza sordum. Soru da şu neden öğretmen neden doktor? Bu işi biliyorum sanırım çok can alıcı bir soru işte o cevaplar!!!

+ Kebapçı Hüseyin (37) - Ankara/Sincan - Öğretmen ile evli

"Abicim tam adamına sordun. Şimdi ben daha gencim yaş 23 falan. Babam çekti beni şöyle yeter ulan yaptığın haytalık seni evlendirelim artık diye. Ben de o zaman bir yakışıklıyım sorma, mahallenin kızları tren oluyor arkamda! Bir ona bir ona... Neyse babamın çocukluk arkadaşının kız varmış onu istedik bana, kız öğretmen dediler. (Ben ağzım açık dinliyorum tabii) Önce istedik vermediler sen haytasın dediler. Babam da dedi dükkan açacağım bizim oğlana deyince verdiler kızı. Çok memnunum iyiki de almışız. Buradan sincanlı hüseyin abiniz olarak tüm kardeşlerime bir öğretmen bulmalarını tavsiye ederim. Hayatımı değiştirdi resmen benim. Hayatım öğretmenden önce ve öğretmenden sonra olmak üzere ikiye ayrıldı."

+ Liseli Ahmet (16) - İstanbul/Zeytinburnu - Öğretmenine aşık

"Gülmez misin lütfen bana. Ayrıca saftirik falan da değilim Zeytinburnu çocuğuyuz biz. Sevdik mi ölümüne severiz!1 Evet öğretmenime aşığım ben. Necla. Matematik öğretmenim. Ben ki o gelene kadar matematik derslerine uyuyan biri olarak ondan sonra sınıfın en aktifi haline geldim. Geçen gün kalemi bana verirken elim eline değdi. Orada bayılacağımı hissettim bir an. Çok güzeldi. Bana geçen gün Ahmet seni güzel yerlerde görmek istiyorum dedi. Sanırım bana karşı boş değil. Artık daha çok çalışıyorum üniversiteyi kazanıp onunla evleneceğim boy boy çocuklarımız olacak. Buradan herkese tavsiye ediyorum. Öğretmen gibisi yok, doktor falan hikaye abi."

+ Bankacı Necati (30) - Konya/Meram - Doktordan boşanmış, şimdi öğretmen ile evli

"Gel ya gel.. Kimse aynı hataya düşmesin. Ben severek evlendim o güzel edalı gözlerine kandım onun. Doktor olması da beni daha da cezbetti. Ama ya evlenince ne oldu. Doktor olunca bitmeyen nöbetler, yapılmayan yemekler, yıkanmayan bulaşıklar, ütüsüz gömlekler. Bekarken daha iyidi diye düşündüm. Bir de benim param benim param demez mi üstünlük taslamalar falan. Dedim yeter ceketimi aldım çıktım. 6 ay sonra bir öğretmen ile tanıştım, kaynaştık falan sonunda da evlendik. Şu an çok mutluyum bir çocuğumuz var. Hem ev kadını hem de iş kadını. Demek ki isteyince oluyormuş kardeşim. Tatili de var nöbeti de yok, çocuğun dilinde de iyi anlıyor öğretmen olduğu için. Sana da tavsiyem bir öğretmen bulmandır daha iyisi yok vallahi. Hayat kebap gönlüm rahat"

Evet yaşanmış hayat hikayelerimizi de dinledik. Buradan çıkaracağımız sonuç ise şöyle oluyor.

Öğretmen kız > doktor kız. Her türlü döver. Baba beni okula gönder kampanyası gibi "anne bana öğretmen al" kampanyası başlatmayı düşünüyorum. Çok güzel olur, mutlu mesut aileler oluşur. Ne şirin :P

Öğretmenim canım benim canım benim ben seni çok severim :P
Devamı >>

11 Temmuz 2011 Pazartesi

11 Temmuz Srebrenitsa Soykırımı #srebrenica

Şehâdetleri bî çarelerin öyle büyük
Cezalar ki, ona nispetle küçük”


Srebrenitsa, 11 Temmuz 1995


Hani gümüştü adın, hiç görmediğimiz dağlarının altında madenlerin, şifalı suların vardı. Güzelliğin dillere destan! Görmeye gelirlerdi saksonyalardan. Hani sen hep şirin bir Türk şehriydin!

O günlerde gelir miydi aklına? Madenlerinin yerine şehitler çıkacağı toprağının altından. Şüheda kanları fışkıracaktı damarlarından.

Ya o canım güzelliğin! Bir haçlı seferine kurban mı gidecekti. Senin yüzüne atılan kezzap alıverdi de güzelliğini, yüreğimizi yaktığı kadar yakabildi mi yüzünü?

Unutmadım, hatırlamaya lüzum da yok. Hatırlatmaya çalışır gibi bakma şimdi gözlerime. Seni haçlının vicdanına teslim eden bizdik. Vicdan, adalet gibi değerlerimizin önüne “evrensel” kelimesini getirmeyi yeni yeni öğreniyorduk.



Değerlerimizi unutacağımızı anlamayacak kadar kör, seni duyamayacak kadar sağır oluvermiştik.

Apar topar kendimize gelmeye çalıştık, gözlerimizi ovuşturup sana baktığımızda ise manzara vahşetten beterdi. Bakamadık bir süre, anlatamadık birbirimize ne gördüğümüzü.Pişmanlık, acı ve öfke…

İşte böyle duyguların gölgesinde izah etmeye çalıştık gördüğümüz karanlığı.

Ne evrensel vicdanın, ne evrensel hukukun ne de diğer evrensel palavraların tarafsız olmadığını anlamamız için yeterliydi çığlığın lâkin seni geri getirmeye yetecek kudreti arayışlarımız henüz son bulmamıştı.

Cesetlerini arayan boş kabirlerle dolusun şimdi, Haçlının saçtığı tohumların türettiği zehirli sarmaşıklar sarmış her yanını…

Türk’ün şehri! Türk’ün vuslatı! Tuna misali yataklarımızdan taştığımızda temizleyeceğiz mikroplarını. Öfke ve gözyaşlarıyla bezenmiş yüzünü güzelliğine kavuşturacağımız anın heyecanını yaşattık ümitlerimizde.

Mazine kavuşacağın günü beklerken sen, biz O’nu sana getirebilmenin çabasıyla tutuşacağız. (Eşrefhan Özbay)
Devamı >>

10 Temmuz 2011 Pazar

Ezgi Asaroğlu | Aşk #16

Merhaba, programımıza blogger sponsorluğunda HatunMania ile devam ediyoruz. Yine güzeliz yine çiçeğiz anlayacağınız. Bu defa ki güzelimiz bizden biri. İzmir'in bağrından çıkıp gelmiş 1000'lerce harikadan biri. İzmir kent olarak bence Unesco tarafından koruma altına alınmalı. Yok böyle bir güzellik çünkü :)


Güzelimizin adı Ezgi Asaroğlu. Leyla ile Mecnun dizisinden tanıyoruz, seviyoruz kendisini. Hatun Mania kategorisinden yer verdiğimiz 16.isim olma özeliği de taşıyor aynı zamanda. Ne büyük onur kendisi için:P Canımın için Ezgiciğim, 18 Haziran 1987 tarihinde İzmir’de doğmuş ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Sosyal Antropoloji okumuş. Hep okumak istediğim bölüm. Bir ara buluşup bu konu hakkında konuşmalıyız Ezgiciğimmmmm. Antropoloji seninle daha güzel Ezgi :P

49 kilo, topuksuz 1.65 boyunda kendileri. Hani daha önce burada da belirtmiştim tam benim istediğimden. Kriterlerime uyuyor kendisi. İzmir'li, kilolu değil, boyu kısa değil, isimi de Ezgi. Evlenelim bence Ezgi. Bak bunu herkese söylemem, bekliyorum şekerim cevabını, bekletme lütfen!!1

Öhöömm, Ezgi ilk önce daha bıcır ıcır iken reklamlarda boy göstermeye başlamıştı. Misal Molped reklamı ve Yıldız Sakız reklamı. Hımmm değişik çalışmalar :) Daha sonra milyon tane dizide küçüklü rollerde oynadı (Kızlar Yurdu, Emret Komutanım, Zor Karar, Bir Dilim Aşk, Menekşe ile Halil, Ne Gezer Aşk Dağlarda). For a Moment Freedom isimli çoook başarılı bir film çalışması da mevcut Ezgi'nin.

Ama en büyük atılımı şu anda ağzım ayrık olarak izlediğim tek dizi olan Leyla ile Mecnun dizisi ile yaptı. Diziyi onun için izlemiyoruz tabii ama yine de Ezgi çıksa da baksak yaaa diye inliyor kahvehaneler :P haha :) Son zamanlarda iyice ayılaştım farkındayım sevgili blog severler. Beni böyle kabul edin lütfen :P

Ezgi'nin bıcır hallerindeki fotolarına falan baktım da kız gittikçe daha da güzelleşiyor. Bir ara saçlarını sarıya falan boyatmış sanırım. Bir daha böyle bir hata yapma bebeğim. Böyle çok aha güzelsin. Kumral da seviyormuşum ben meğerse :)

Sonuç, dibim düştü sayende Ezgi:P Durum bundan ibaret. Ne demişler "kavuşursan meşk, kavuşamazsan aşk olurmuş". Benim ki aşk olarak kalacak :P



O değilde dizi bomba gençler :) (laba lab lab lab labbs:P)
Devamı >>

7 Temmuz 2011 Perşembe

En büyük Fenerbahçe düşmanı: Aziz Yıldırım

Merhaba. Türkiye gündemini tek başına meşgul eden bir konu var şu anda. Herkesin konuştuğu tek bir konu Fenerbahçe'li yöneticilerin karıştığı şike soruşturması. Kimler karışmamış ki. Biliyorsunuz zaten ama bir de ben sayayım şike ile suçlanan bu isimleri. İşte şikeye karıştığı iddaa edilen ve tutuklanıp ceza evine gönderilen isimler:

Fenerbahçe Başkanı: Aziz Yıldırım
Fenerbahçe Yöneticisi: İlhan Ekşioğlu
Fenerbahçe Yöneticisi: Şekip Mosturoğlu
Sivasspor Başkanı: Mecnun Odyakmaz
Sivasspor Kalecisi: Korcan Çelikay
Eskişehirspor Teknik Direktörü: Bülent Uygun
Eskişehirspor Sportif Direktörü: Ümit Karan


Bu yukarda saydığım isimler en dikkat çekenleri tabii. Daha onlarca isim var. Mecnun ve Bülent'in katıksız bir Fener taraftarı olduğunu bilmeyen yoktu zaten. Ama çıkıp da böyle şike gibi aşağılık şeylere bulaşacaklarını ve bunu da böyle açık açık çekinmeden yapmalarını beklemezdim. Ama Bülent Uygun'a çok sevindim. Bu adamın Türk futbolundan temizlenmesi gerekiyordu. Ohhh!! lan ohhh!! Beter ol!!

Hadi Bülent'i falan geçtim de Aziz Yıldırım koskoca 100 yılı aşkın bir mazisi olan Fenerbahçe'yi temsil eden birisi olarak böyle işlere direkt olarak karışması fenerliler için çok üzücü bir durum. Hala bu adamı savunanlar var ya onlar da bu kepazeliği savunuyor gibi bir şey oluyor. O da bir acaip durum ayrıca. Zaten yıllardır denen bir şey, "oğlum aziz bir sahaya iner ikinci yarı alır fener maçı" diye. Boşuna denmiyormuş demek ki tüm bunlar.

Aziz Yıldırım'a yönlendirilen suçlama ise çok ağır, "Çıkar amaçlı silahlı suç örgütü kurmak, yönetmek ve üye olmak." Üstüne bir de şike, tadından yenmez yeminle. Aziz Yıldırım başkan olması ile birlikte yaptığı ve yapmadıklarıyla Fenerbahçe antipatisi oluşturdu zihinlerde. Herkes mi nefret eder bir takımdan. Bunun sebebi Fener değil sadece Aziz Yıldırım'dır. Bu son şike suçlamasıyla birlikte de şanlı olarak nitelendirilen Fenerbahçe mazisi kocaman bir kara leke almıştır. Bundan sonra hep şike ile anılacaktır malesef. Fenerbahçe olduğu şikebahçe anlayacağınız.

O yüzden Aziz denen bu adamı savunan Fenerbahçe'li falan değildir. Takımın seven adam takımını böyle aşağılık bir durumun içine sokmaz, çekinir. "Lan ben 100 yıllık bir çınarı tamsil ediyorum" der. Bir gün patlayacaktı o gün bugünmüş. Bundan sonra Fenerbahçe belini doğrultamaz bence. Yurtdışından artık zor iyi topçu alırlar bir süre. Juventus mesela bakın hala bir adam olamadı düştükten sonra.

Büyük ihtimal düşürülecek ligten Fenerbahçe. Bunun da en büyük sorumlusu bazılarının büyük başkan olarak nitelendirdiği Aziz Yıldırım'dır. Aziz büyük başkan falan değildir bana kalırsa, en büyük Fenerbahçe düşmanıdır. Bunun aksini iddaa eden de Fenerli falan değildir. Takımına yapılacak en büyük kötülüğü yapmıştır. Daha kötüsü var mı arkadaş. Bence yok.

Bir de bu şike operasyonunu hükümete mal etmeye çalışanlar var. Bilen bilir benim görüşümü yazılarımdan ama el insaf yahu bu kadar da olmaz. Ne alakası var bunun Fethullah ile veya Ak Parti ile. Ben bağlantı kuramadım. Bazılarının zihniyeti gerçekten mide bulandırıcı. Sizin zihniyetinize tüküreyim, bu kadar açık ve net!!

Ayrıca Fener taraftarı Aziz Yıldırım'a değil takımları Fenerbahçe'ye sahip çıkmalıdır. Göztepe taraftarını örnek alsınlar. Düşmez kalkmaz bir Allah, içinizdeki pisliklere değil takıma sahip çıkın biraz takımınızı seviyorsanız. Aksi durumda komik oluyorsunuz malesef.

En çok da Aykut Kocaman ve Alex'e üzüldüm. Emekleri boşa gitti admaların bir Fenerbahçe düşmanı başkan yüzünden. Neyse son olarak, bir Galatasaray'lı olarak ezeli rakibimiz ve dostumuz Fenerbahçe'ye Bank Asya 1.Lig'de başarılar dilerim. Seneye bekliyoruz gençler özleyeeeeceğiz sizleri :)
Devamı >>
 
Copyright Blog Manias All Rights Reserved
ProSense theme created by Dosh Dosh and The Wrong Advices.
Blogerized by Bonard Alfin Blogger Templates.