Welcome

29 Mayıs 2011 Pazar

Ankara vs İstanbul | gönlümün dalgalarından...

Merhaba, dört gündür falan Ankara il sınırları içerisindeydim. Çeşitli iş ziyaretlerinin yanı sıra fırsat buldukça eş-dost ziyaretleri de gerçekleştirdim. Arada da Ankara gecelerinde Ankaralı Namık ve Turgut dinleyip coştum. Şöyle bir ferahladığımı hissettim. "Dar geldi sana Ankara" isimli eseri tüm blogcu yoldaşlara armağan ediyorum. Gönlümün derinliklerinden gelen bu hediyeyi kabul edersiniz umarım. Neyse konumuza gelirsek her Ankara sonrasında olduğu gibi kendimi sorguladım yine ama bu kez bu sorgulama içerisine uzatmalı sevgilim İstanbul'u da kattım ve ortaya Ankara vs İstanbul diye bir şey çıktı. Bakalım elimizde neler var...


- Ankara vs İstanbul -

  • Ankara daha delikanlı bir şehir bence. Böyle raconu falan var. Racondan anlayan insanlardan oluşuyor kızlı erkekli. Mesela böcekten korkmayan harbi kızların hep Ankara'lı olması bir tesadüf olamaz. Ya peki İstanbul hep bir yumuşaklık hakim, çok tehlikeli. Buradan bir duyurum olacak. Sürekli olarak delikanlılığını muhafaza etmek isteyen arkadaşlar arada bir Ankara yapsınlar gelsinler. Cilde de iyi geliyor ayrıca.
  • İstanbul'un kızlarına güven olmaz ama Ankara'nın kızları da çok nazlı oluyor arkadaş. İllalah dedirtiyorlar resmen. (Bir arkadaş dedi bana da...) Hani bir sakıza öptürsün demiyoruz ama olmaz ki böyle de. Ünlü bir ozanın da dediği gibi "Ankara'nın kızları çekilmiyor nazları". İstanbul'da da çok kolay olunca işler, ankara resmen bir test oluyor sabır konusunda. Ankara'dan sevdiğin mi var Allah başka dert vermesin. Gezeceksen İstanbul'dan biriyle gez, Ankara'ya gidip evlenirsin sonra.
  • Ankara'da beş, İstanbul'da onbeş! (Deniz havası yarıyor tabii...)
  • Ankara Türkiye'nin apaçi ihtiyacının büyük bir kısmını tek başına karşılıyor. Yılın belli zamanlarında kabına sığmayan "hovarda Ankara apaçileri" başka illerede hizmet veriyorlar. Tatil bölgelerinde gördüğünüz apaçiye sorun nerelisin diye vereceği cevap büyük ihtimal Ankara olacaktır. Hatta ilçe ismi de veririm de para yedirdiler söylemeyeceğim. Türkiye'nin delikanlı fabrikası olarak nitelendirilen ayrıca yiğidin harman olduğu yer olarak lanse edilen Ankara'nın geleceği çok kötü bu açıdan. Hükümet göreve!
  • Odtü, Ankara, Hacettepe, Gazi, Bilkent... her türlü döver İstanbul'un bombastik! şişirme üniversitelerini. Buradan gençlere tavsiye İstanbul ve Marmara denen üniversite kılığındaki yüksek liselerden uzak dursunlar. Okumak' isteyen gençlerin uğrak noktası Ankara! Deli reklam yaptım ama söylediklerime ben bile inanmadım bazen. Ama gerçekten öyle. Ankara sıkıcı yeaaa diye ağzını büzenler döverim!11 Siz bilmiyorsunuz ohohooo gençlik akıyor :
  • Ankara'nın bir M.Gökçek'i efendime söyleyeyim Behzat Ç.'si falan var. Böyle kendine has adamlar. Birisi psikopat biri daha da psikopat ayrıca sosyopat. İkisi bir arada. Ankaralı Yasemin, Namık ve Turgut kardeşlerden bahsetmiyorum bile. Ankara ile özdeşleşmiş abiler bunlar. Peki ya İstanbul ile özdeşleşen bir insan evladı söyleyin bana. Her şehrin vardır böyle yaşayan insanları ama İstanbul'un yok. Ne biçim şehir anlam veremiyorum. Şöyle böyle, en başta da dedim kocaman bir yumuşak İstanbul!
  • Ankara'nın keçisi var kurbanda yeriz... Beypazarı maden suyu var çoluk çocuk içeriz... Kedisi var, kedi sever kızlara hediye ederiz "ayy ne şirin şeysin sen" diye severmiş gibi yaparız... Bulmayacayı birleştirelim... Ankara'da yeriz, içeriz, severiz :P

İstanbul'da aşklar yalancı oluyor. Ankara'da ise harbi yaşanıyor. En azından ben de öyle bir izlenim var. İstanbul'u bu konuda zerre ciddiye almıyorum nedense. O yüzden bana İstanbul'da gerçek aşkı yaşatmak isteyen bağğyanların mesajlarını bekliyorum diyerek son veriyorum cümlelerime.

Esen kalınız.
Devamı >>

24 Mayıs 2011 Salı

Seçimlerde neden AK Parti'ye oy vermeyeceğiz

Merhabalar, daha önce referandum sürecinde yapmış olduğum blogculuk görevimi yine yapmak için burada olacağım. Evet dediğim gibi daha önce referandumda neden HAYIR diyeceğiz başlığı altında yazı yazmış kendi görüşlerimi aktarmıştım bu kez de 12 Haziran'da "Neden AK Parti'ye oy vermemeliyiz" onu anlatmaya çalışacağım kendi görüşlerim doğrultusunda. Neyse yazacak çok şeyimiz var hangisinden başlayacağımı şaşırdım. Maddeler halinde kısa kısa yazacağım :)


  • Şehide kelle, imrali canisi Öcalan'a sayın, vatandaşa gelince ise ananı da al git diyen bir başbakan istemediğim için,
  • Devletim en stratejik kurumlarının teker teker dış güçlere özelleştirme adı altında çerez niyetine pazarlanmasına, peşkeş çekilmesine gönlüm razı olmadığı için,
  • Gençlerin büyük bir çoğunluğunun işsiz olmasına rağmen bu sorunu çözmeye kalkışmak yerine sırtını dönmeyi tercih eden bir hükümet istemediğim için,
  • Görme özürlü vatandaşları azarlayan, hor gören, ona 2.sınıf vatandaş muamelesi yapan bir sağlık bakanı istemediğim için,
  • Daha adaletli, kopyasız, soruların belli kesimlere servis edilmediği bir KPSS istediğim için,

  • Devlet kademelerinin göz gör göre yandaşlarla, kpss kopyacılarıyla doldurulmasını içime sindiremediğim için,
  • Mehmedimi şehit eden eli kanlı teröristlerin sınır kapılarında kahraman gibi karşılanmalarına yüreğim dayanmadığı için,
  • Demokratik açılım diye bir bahaneyle ülkenin dibine dinamit konulmak istenmesine seyirci kalmayacağım için,
  • 12 Eylül darbecilerini yargılayacağım masalını (yalanını) artık dinlemek istemediğim için,
  • Eğitim fakültesini bitirip okullarda öğretmenlik yapmak yerine hademelik yapmak istemediğim için,

  • Özel hayatın gizliliği ve telefonlarımın ileri demokrasi adı atlında alenen dinlenmesini haksız ve hukuksuz bulduğum için,
  • Yüksek vergiler yüzünden 2 liralık benzine 4 lira vermek istemediğim için,
  • Dini sömürmekten çekinmeyen sözde müslaman ve şovmen siyasetçilerden sıkıldığım ve tiksindiğim için,
  • Özgürlükleri genişletiyoruz masalı altında özgürlükleri daha da daraltan bir zihniyetin beni yönetmesini istemediğim için,
  • Deniz Feneri, İhlas Finans gibi yolsuz yandaşların kollanmadığı, halkın kollandığı bir düzen istediğim için,
Son olarak;
  • Hakkı yenen HAYDAR için,
  • Türk devletinin bekası için,
  • Bu vatan uğruna şehit olan mehmedimin kanı için ve
  • Koyun gibi değil insan gibi yaşamak istediğim için,

AK PARTİ SANA OY VERMEYECEĞİM !!!
Devamı >>

22 Mayıs 2011 Pazar

Okyanus ötesi diyor ki, "hem hristiyan hem müslüman" olunabilir!

Merhaba. Bugün pek de güzel şeyler barındımyan bir yazı ile birlikte olacağız. Bilenler vardır daha önceki yazılarımızda da "okyanus ötesi" diye nitelendirdiğimiz adamın ve onun yönetiminin aslında görüldüğü gibi olmadığından bahsetmiş, kendi yayınlarından örnekler vererek söylemiştik. Misal referandum sürecinde darbe karşıtı gibi görünen ama darbe olduğu zamanlar da "selam olsun ey darbeciler" tarzından yazılar kaleme aldığından dem vurmuştuk okynaus ötesinin. Bunlarda malzeme biter mi bu konuda bitmez tabii. Bir diğerine daha burada yer vermek istiyorum. Ama yorumu sizin temiz zihinlerinize bırakıyorum. Evet,


Tarihler 15.04.2000 tarihini gösterdiğinde Zaman gazetesinde bir yazı beliriyor. Urfa Harran'da yapılmış olan bir etkinlik ile ilgili bir yazı. Yazının içeriği şu, o zamanlar okyanus ötesinin başkanlığını yaptığı gazeteci ve yazarlar vakfı Urfa'da o zamanın en büyük dinler arası diyalog toplantısını gerçekleştirdi. Dinler arası diyalog dedikleri şu islamı bitirme, vatikanlaştırma çabalar yani! Toplantı da yapılan şeylerden biri de şu. Hrsitiyan bu erkek ile müslüman bir kadını evlendirmek. Amaç, hristiyanlığı kabul ettirmek ve hem hristiyan hem de müslüman bir kavramını ortaya koymak. Evet direkt bu söyleniyor bunu ben söylemiyorum!

İşte o Zaman yazısı. Bu yazı daha sonra nedendir bilinmez!!! arşivlerinden çıkarılmış. Ama ana listede hala duruyor, yazının linki geçerli değil. Diğer yazılarda bir sorun yok. Foyaları ortaya çıkınca tabii siliyorlar!!! Arşivin ana listesi (http://arsiv.zaman.com.tr/2000/04/15/guncel/) Oradaki Diyalogtan düğüne isimli yazısı konu ile ilgili olan. Ama dediğim gibi ne hikmetse kaldırılmış!! Yazının içeriği şu şekilde:
Diyalogdan düğüne

Sosyoloji profesörü Hıristiyan Lester Kurtz ile gazeteci Müslüman Meryem Kurtz'un nikahları, Urfa'da İbrahim Camii'nde müftü, haham ve papazın huzurunda kıyıldı.

Lester Kurtz ve Mariam (Meryem) Kurtz, Şanlıurfa'daki Dinlerarası Diyalog Sempozyumu'nun en ilginç konuklarıydı. Biri Teksas'tan yani Amerikalı, diğeri Darussalem yani Tanzanya'dan. Biri beyaz, diğeri ise siyahi. Biri metodist protestan bir ailede büyüyüp Quaker olarak hayatını sürdürüyor, diğeri ise Müslüman. Biri Teksas Üniversitesi'nde sosyoloji profesörü, diğeri ise gazeteci. Onları bir araya getiren bundan bir yıl önce Prof. Lester Kurtz'un Afrika'da katıldığı bir konferans olmuş. Konferansı bir gazeteci olarak takip eden siyahi gazeteci Meryem, Lester ile uzun bir tartışmaya dalmış ve bir hafta sonra kendilerini evlilik sürecinde bulmuşlar. Amerika'ya yerleşip resmi nikahlarını yapmışlar ve tam bir yıldır dini nikah kıymak için beklemişler. İşte bu bekleyişi nihayet önceki gün Urfa'da İbrahim Camii'nde müftünün huzurunda kıydıkları nikahla nihayete erdirdiler.

Hz. İbrahim'in mekanında

Haham, papapaz ve müftünün huzurunda kendisini kelime--i şehadet getirerek 'hem Hıristiyan, hem de Müslüman' ilan eden ve aynen çifte vatandaşlıkta olduğu gibi çifte dinli olmak istediğini ve Meryem ile evlenerek geçmişinde sahip olduğu Hıristiyan kültürle İslam kültürünü meczetmek istediğini belirten Lester, 'Quaker olduğum için herhangi bir Hıristiyan doktrinine bağlı hissetmiyordum kendimi, dolayısı ile İslamiyet'in güzellikleri ile geçmişimdeki Hıristiyanlıktan kaynaklanan güzellikler arasında bir tezat görmüyorum ve iki dinin güzelliklerini İbrahim Peygamber'in mekanında Musevi dostlarımın da duaları ile Meryem'le birlikte dini nikah kıyarak sürdürmek istiyorum' dedi. Gözleri dolu bir biçimde bu anı beklediğini belirten Meryem ise Lester'in geçen yıl bir ay oruç tuttuğunu, Ramazan boyunca beş vakit namaz kıldığını, birlikte Hıristiyan bayramlarını da kutladıklarını; fakat İslami usullerle nikah kıymayı hep arzuladıklarını vurguladı. Üç dinin duaları ile salavatlar eşliğinde gerçekleşen nikah merasimi, katılımcıları derin ve anlamlı düşüncelere sevk etti.

Hem Hıristiyan hem de Müslüman

Diyaloğun bir başka göstergesi ise Lester ile Meryem'in nikahlarıydı; haham, papaz ve müftünün huzurunda kelime-i şehadet getiren Lester kendisini, 'hem Hıristiyan, hem de Müslüman' ilan etti.



Yazıklar olsun, peşinden gidenler de kimlerle birlikte olduklarını görsünler. Madem bir şey yok yazıyı neden kaldırdılar o zaman, diğerleri duruyor. Kimi kimden ve neyi saklıyorunuz bu saf insanlardan. Yuh diyorum sadece bu zihniyete!!
Devamı >>

19 Mayıs 2011 Perşembe

BlogMania 3 yaşında | alemde ismimiz duvarda resmimiz var!

Merhaba. Önemli bir bilgilendirme ile yine beraberiz. Yaptığım tespitlere göre BlogMania 3 yaşına girdi :) Blogumuzun 3 yaşında girmesi balkanlarda, dost ve kardeş ülkelerde ve tabiiki de sarışınların bol olduğu iskandinav ülkelerinde coşku içinde kutlanıyormuş. Oralardan kutlama görüntülerine ulaşmaya çalışıyoruz şu an. Gerçekten büyük bir karnaval havasında kutlanıyor. İnsanlar kendinden geçmiş ve ellerinde blog yazarlarına yönelik mesajlar içeren dövizler taşıyorlar! Genellikle dövizlerde özellikle kuzey ülkelerinde sarışın kızların ellerinde "ukturk benimle evlen" mesajlarını sıklıkla görmek mümkün. Ayrıca "Ella bizi diskoya götür" gibi ilginç mesajlarda yok değil!!1



Evet insanlık tüm cokuşuyla kutlaya dursun biz de blogun 3.yaşına girmesini ünlülerimize sorduk. Ne düşünüyorsunuz bu konuda diye. Hepsi içtenlikle cevapladı bu sorumuzu. Sorumuz şu idi. BlogMania hayatınıza veya sanat yaşamınıza neler kattı?

Nihat Doğan:

Şimdi.. her ne kadar sözlerimi çalıp çalıp kullansa da bu blog, haklarını yiyemem. Çünkü bu sözlerin hepsi blogmania'da damat ferit okurken ortaya çıktı. İlham kaynağım o çocuk. Gerçekten harika biri. Mesela "insan 3 şekilde doğar. 1- normal doğan, 2- sezeryanla doğan, 3- nihat doğan" vecizemi ona borçluyum. Yurdumun blogcusu bile farklı yazıyor, farklı bakıyor!!

Resul Balay:

Popüleritemi bu bloga borçluyum. Hayır onlar ünlü etmedi beni. Ama içlerinde öyle bir yazar var ki! Bestelerimi yaparken hiç aklımdan çıkmadı. Onu hayal ettim şarkılarımı söylerken. Ayrıca kapak tasarımlarımda da yine aynı ismin etkisi var. Evet o isim Pippi Haşmet. Saçımı sağa tarama kararını onun bir yazısını okuduktan sonra karar verdim. Şu an resul balay diye biri varsa onun sebebi Pippi Haşmet!! Nazlı yarim fena salmış eserimi ondan aldığım ilhamla seslendirdim. İyi ki var BlogMania!

Scarlett Johansson:

Sırf bu blogu okumak için kendime bir Türkçe bilen tercüman edindim. Her yazıyı bana iletiyor. Herbirini okuyorum. Zaten blogun en büyük hayranı benim olduğunu herkes biliyor şekerim. 2.yıl galasında ben vardım kapak kızı olarak zaten. Jessica Alba denen hasba çok kıskanmıştı. Neyse şekerim şey diyeceğim. Okudukça güzelleşiyorum bu blogu. Tüm güzellere tavsiye ederim.
*
Daha çoook var buna benzer kutlama mesajı. Bir kaçına burada yer vermiş olduk. Tam 3 sene boyunca özellikle ben ukturk sahsım adına üzdüğümüz, kavga ettiğimiz arkadaşlardan özür dilemiyoruz. Hak etmişlerdi. Haha :) Bir daha olsa bir daha yaparız. Ama ama yaşasın "blog kardeşliği" demekten de geri aalamıyorum kendimi.

BlogMania - Ailenizin Blogu taaa! 2008'den beri. Seneye ölmezsek yine burdayız. Kazık çaktık bloglara, vallahi de gitmeyiz :P
Devamı >>

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Blogger vs Tumblr | uzman ekibimizle birlikte sizin için araştırdık!

Merhabalar. Yaklaşık olarak son bir haftadır Tumblr ile cileveleşiyorum efendim. Daha yeni yeni alışıyorum. Komik fotoğraflar paylaşıyorum, o kadar çok sevildim ki orada da (sevilesi insan bkz: ukturk) her komikli fotom reblog, sonracığıma like rekoru kırıyor. En son bir tanesi 249 tane falan reblog aldı, likeları sayamadım bile...... Öhööm evet az önce yılın en çok sallayan blogcusu ödülünü kucakladım sanırım, yüzüme bakan yok arkadaş, kendimi çok kötü hissediyorum. Neyse gevezeliği bırakalım, bu bir haftada Tumblr ile ilgili bir çok deneyim yaşadım. Bence hakkında atıp tutabilirim artık. Kutsal mekan blogger ile tumblr'ı karşılaştırabilirim rahatlıkla. Bakalım hangisi baskın çıkacak. Çekirgeler iyi okusun... :)

Blogger vs Tumblr


1. Tumblr'ın kızları daha güzel, hem de yeşil gözlü falan

Bu maddeden de anlaşılacağı üzere çok tarafsızım. Yoksa hemen blogger şöyle böyle güzel diyebilirdim ama yapmadım! Güvenin adresi ukturk! Evet izlenimlerime dayanarak söylüyorum gayet bombastik ablalar var bizzat gördüm. Ama burunlarından kıl aldırmıyorlar sanki biraz. Ayrıca biraz ukalalar evet. Blogger kızlarının o sıcaklığını bulamadım. Yaz iken kış oldu günlerim orada. Bir tane var böyle hem güzel hem sıcak olan. Onu da kendime sakladım söylemem. Ama güzeller, maşallah maşallah! Allah sahiplerine bağışlasın. Canlarım benim. Uzaktan izliyorum hepsini, şımarmasınlar blogger'dan çocuk gelmiş bizi izliyor demesinler!!1 Dedirtmem!!

2. Blogger daha delikanlı bir platform

Bu izlenime nereden kapıldımı söyleyeyim. Bu tumblr'da böyle bir kalp işareti var (aşk diyenlerde varmışş) biliyorsunuz. Hani like falan yapıyorsun o işaret. O bana çok şey geliyor, delikalı adam kalp yapar mı hiç. Tumblr böyle bir yer işte. Bozar delikanlıyı ama sempatik. Böyle cicili bicili ama yeni gelin gibi. Hep bir eğreltilik var sanki. Tanımlamıyorum ama bloggerın daha delikanlı kodum mu otuttururum havasını bulamadım orada! Blogger bir kahvehane ise tumblr sosyetik süslü püslü bir mekan. Blogger bir alman kurdu ise tumblr bir fino. Haha :)

3. Tumblr: en büyük "liseli" oluşumu

Elini sallasan 50-60 tane liseliye çarpan bir yer. O kadar çok yani. Yeni nesil tumblr ile büyüyor. Bizim zamanımızda yoktu böyle şeyler. Şimdiki çocuklar çok ballı. Çocuk dedim alınmaz inşallah kimse. 15-16 çocuk arkadaşım benim için ne ya, liseli demek çocuk demek. Bebe bebe haha :) Dalga geçtiğimi sanamayın sakın, direkt kabullenin, ediyorum çünkü. Zamanında bizle de ettiler. Bu süreç böyle işliyor. Neyse işte tumblr'a girince bilgisayarım "liseli alert" diye bangır bangır bağırıyor. Oran verecek olursam %70'leri bulur bence. Blogger ise daha abi-abla yeri :)

4. Tumblr gönül eğlendirmelik tek gecelik ilişki, blogger evlenmelik uzun süreli ilişki

Kesinlikle böyle. Fotoğraf paylaş, müzik paylaş, yok reblog et ayy çok şeker de beğen falan. Ama ya blogger herkes yazıyor. Sadece yazıyor üretiyor. Tumblr tüketim sadece. O yüzden tumblr böyle canın sıkıldığı zaman, böyle gerekli gereksiz her şeyi paylaştığın, beğendiğin öyle sulu bir yer. Blogger'ın ise içi daha dolu, emek var, göz nuru var, aşk var. Blogger demek aşk demek ama ya tumblr "pardon aşık oldum sanmıştım" demek! Kısacası tumblr gezelim görelim eğlenelim, blogger ise evlenelim!!!1 Zaten dikkat ettim iki hesabı olanlar blogger'a daha güzel yazıyorlar. Tumblr garsoniyer gibin :P

5. Tumblr bir erotik cafe ise blogger bir baba ocağı!

Evet tumblr'ın arka mahalleleri hiç tekin değil gençler. Çok sakat işler dönüyor. Ben gidip görmedim tabii ama görenler söylüyor. Ama ya canım blogger ön bahçe, arka mahalle farketmiyor. Hep naif hep şefkat kokuyor buram buram. Mmmm mis gibi :P Geceleri blogger sokaklarında rahalıkla dolaşabiliyorken tumblr'ın arka sokakları tamamen gel gel yapan ablalardan geçilmiyor. Bu ablalar genelde bir fotoğraf karesinde bizlere sesleniyorlar. (gif jpeg gibi:P) Abdestini bozarlar insanın töbe töbe!! Blogger benim gibi dini bütün, gözünü haramdan sakınan gençler için birebir. Aile babalarının kızlarını rahatlıkla blog yazmaları için kayıt yaptırabilecekleri tekin bir yer. Bu arada babalar, blogger kayıtlarını ben alıyorum. Güvenin adresi ukturk!!1

İlim irfan kokan bir yazını daha sonuna geldik. Bu kadar akademik bir yazıdan sonra eğlenmek bizim de hakkımız bence. O yüzden ne diyoruz; "sendeki gözler bende de olaydı vayyy, gözleri senden sürmesi benden, edalı küçük hanım da ayrılamam ben senden" - http://fizy.com/#s/1aiq03
Devamı >>

13 Mayıs 2011 Cuma

Uzak durulması gereken "erkek tipleri"

Merhaba. Yine toplum sorunlarını ilgilendiren bir yazı ile birlikteyiz sevgili blog severler. Daha temiz bir toplum için çıktığım bu blog yolunda elimden geldiğince sizleri bilgilendirmek ve dezenformasyona uğratmak için yemiyorum içimiyorum yazıyorum. Bugünkü konumuz daha önce uzak durulması gereken kız tipleri yazısının erkek versiyonu olacak. Aslında tüm erkekler bir melektir ama yine de her topluluk içinde olduğu gibi istisnalar olabiliyor. Bunlar çok küçük bir kitle biz erkekler arasında ama onları rencide etmek çok hoş olacak gibi :) evet!


1. Çok Geniş Erkekler

Buradaki genişlikten kasıt ebat olarak veya kilo olarak değil. Düşüncelerin geniş olması. Ne gibi? Mesela sevgilisini kıskanmaması gibi. Ona laf atan veya delici! bakışlar atan hayvan sürülerine tepki koymamak, "ayy boşver canımm uğraşmaya değmez" gibi talihsiz cümleler kurmak bu tiplerin en favori kelimesidir. Zoru görünce kızı bırakıp kaçma potansiyelleri de çok yüksektir. Ağzını burnunu kırılasıdır bunlar. Bak çok sinirlendim şimdi... Erkeğim diye dolaşıyor bunlar etrafta. Tehlikenin farkında mısınız?

2. Blog Yazmayan Erkekler

Blog yazmayan erkek mi olurmuş? "Olmaz olmaz ayy o ne öyle" dediğinizi duyar gibiyim. Bir kere blog yazan erkek naif olur, kadın ruhundan anlar, onunla vakit geçirmekten çok zevk alırsınız falan, genelde komiktirler, (en azından öyle bir iddaaları var o da bir şey) üçü bir arada gibi vazgeçilmezlerdir. Pazara kadar değil mezara kadardır sevgileri. En önemlisi de delikanlıdırlar. Sevdanın delisiyiz! Ama blog yazmayan totoşlar bunların hiç birine sahip değiller. Kızlar gelin bir de siz düşünün şimdi!

3. Balık Burcu Olmayan Erkekler

Bu şık biraz göreceli. Ama balık burcu erkeklerinin en ideal erkek olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor bu. Balık burcu erkeği demek, romantik dakikalar, halden anlayan tavırlar ve ayılığa kocaman bir hayır demek. Balık burcu erkeğini seven bir kadın ömür boyu mutlu mesut yaşar gider. Nasıl geçtiğini anlamaz bile zamanın. El üstünde tutar çünkü balık erkeği kadınını. Ama ya diğer burç erkekleri!! Onların da kendine has özellikleri var ama eksiler artılardan daha fazla. O yüzden kaç kurtul bacım onlardan, şurada balıklar dururken. "Akıllı kadının seçimi balık burcu erkeği, daima yanınızda"

4. Et Yemeyen Erkekler

Öncelikle belirteyim et yemeyen kızlar genelde güzel oluyor. O yüzden onları seviyorum. Ne bileyim vejeteryanlık denen olgu kadınlarda daha güzel. Erkek adama yakışmıyor. Ne öyle lan. "Ayy şekerim et mi almayaym ot var mı ot" En büyük ot kendisi haberi yok. Düşünsenize böyle bir mangal partisi falan var aile içinde veya arkadaşlar arasında. Bu hödük çıkıyor "brokoli yok muydu?" Hiç çekilir değil. Ayrıca et yemeyen erkeğin çocuğu falan da olmaz. İyi düşünün kızlar. Et demek canlılık demek, kan demek. Bunların sayısı artmaya başladı günümüzde, nereye gidiyor dünya çok üzülüyorum:/

5. Hem Fenerbahçe'li hem de AKP'li olan Erkekler

Aman aman!! Canlı bomba gibin. İstisnaları! olmakla beraber %90'ı hiç çekilir değildir kızlar. Şimdi sizle bir deney yapalım, düşünelim. Etrafımızdaki hem akpli hem de fenerbahçeli olan erkekleri. Düşündünüz. Hepsi bir garip değil mi? Bazısı pasif agresif, bazısı sinsi, bazısı ise ne olduğu belli değil tanımlanamayan bir yaşam formu. Buna en güzel erkek güzeli örneği ise tabii ki Recep Tayyip Erdoğan. Kendisi hem bir AKP'li hem de bir Fenerbahçeli. Bu kadar olur! Sadece AKP'li veya sadece fenerli arkadaşlar da sorun yok ikisi bir arada olunca başlıyor tehlike! Çok sakat çok koşarak uzaklaş :)

6. Çok cimri ve çok cömert olan Erkekler

Cimri erkek hiç çekilmez bu konuda herkes hem fikir sanırım. Cebinde akrep, yılan, çiyan her türlü şey var onların. Sizi bile borçlu çıkartırlar yeri gelince. Bir de bunun tam zıttı olan paraları oraya buraya saçmaktan zevk alan ve para şovu yapan erkeklerdir. Bunlara kısaca sonradan görme kırolar diyoruz. Bir çoğu baba parası yiyordur veya anadoludan kopup gelmiş elindeki avucundakini saçıyordur. Bas bas paraları leylaya hesabı. Rezalet. Tabii bunların da alıcıları var kaşarlar var ama hanım kızlarımız için ideal değiller. Adam değiller bu saçıcılar çünkü. Trafikte bariyerlere sıkıştırmak caizdir bunları :) haha:P

7. Trafikte sağ şeritte giden Erkekler

Sürat felakettir ama erkek adam da sağ şeritte öyle 30 km süratle gitmez. Bir de bunlar direksiyona yapışırlar, dünyadan koparlar. Küçük bir aksi durumda bile panik yaparlar. Adam değiller vallahi. Böyle korkak, kendine güvensiz, dört teker aracı doğru dürüst süremeyen adam iki eliyle bir şeyini doğrultamaz arkadaş. Eğer birinden doşlanıyorsanız ve arabası varsa önce onla bir yolculuk yapın, davranışları buna benzer ise kaç kaç kaç, sağda in hemen. Metrobüs daha güzel :)

8. Genel Kültür yoksunu Erkekler

Bu tipler okumuş etmiş de olabilir ama en doğru tanımıyla okumuş eşeklerdir. Hiç bir şeyden anlamazlar, bir şey de bilmezler. Yeteneksizin önde gidenidir. Bir şey sorarsın bilmez, dışardan bakınca ada sanırsın ama içeriden boş. Kova. Kızlar bunlara çok dikkat etmelisiniz. İstediği kadar yakışıklı ve zengn olsun. İçi boş lan adamın, öyle otur seyret, sohbet de edilmez bunlarla, ne konuşacaksın ki. "Ehehaha" tarzında geçer hayatları. Çekilir dert değil!

Daha da rencide etmeyeceğim. Yeter bu kadar. Kızlar ideal erkek bunların dışında bir de kategorize etmeye değer bulmadığım apaçi tarzı, garip cinsler haricinde her erkek olabilir :) Çok da seçenek kalmadı aslında. Uzaklarda aramayalım :P
Devamı >>

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Hak ettiği değeri bulamayan bloglar serisi; vol.1

Merhaba sevgili blogmania okuyucuları. Ben larien beyinütüleyen. Yaklaşık bir yıldır blogmaniada yazarım ama gerçekten bir şeyler yazmak şimdi nasip oldu.

Ufacık tefecik içi dolu turşucuk blog dünyasında bissürü yazar var. Bazıları sırf herkesi izlediği, her yazıya otomatiğe bağlanmış gibi "burcucum çok güzel olmuş canım:):)" tarzı yorumlar attığı için popüler. İsimlerini burada ifşa etmek isterdim lakin şeklim ve tarzım buna uygun değil.

Bazı bloglar var ki inanılmaz güzel, eğlenceli, içten yazılara sahip ama yazarları yavşak olmadığı için kaynayıp gidiyorlar. Bugün bu bloglardan 4 tanesini sizlerle tanıştırmayı görev bildim.

Trt 2 Gibi Adam ; Ben bu blogu trt2'den çok penguen'e veya uykusuz'a benzetiyorum. Göbeğimi hoplatarak gülüyorum. Gözlerimden yaşlar gelene dek gülüyorum. Her gün bir doz almanızı tavsiye ederim. Yazarı Özgür adeta bir yaratıcılık ve kurgu makinesi.

Bileyazan ; Tam bir blog. Müzik, edebiyat, internet, kişisel hayatından bahsettiği yazılarını okumak çok zevkli. Ayrıca arada çok güzelli fotoğraflar da paylaşıyor. Bir gece yarısı keşfedip önceki kayıt butonunu eskittiğim bir blog. Yazarı Ozan'ın ellerinden öpüyorum.

Kurbağa Çok Acayip Bir Kelime Bence ; Kısalı uzunlu günlüğümsü yazıları var. Böyle su gibi akıyor. Arada mis gibi şarkılar ve fotoğraflarla gününüzü şenlendiriyor. Eskişehir'de heykeltıraşlık okuyan kızımız Zehra'yı pek bir seviyorum. Siz de sevin.

Bohemian Vibes ; Harcanıp giden değerlerimizin bu bölümünde özellikle sona sakladığım blog. Hayatı sorgulayan, hayatı anlatan, bunu inanılmaz güzel bir şekilde (ve inanılmaz güzel bir dille) yapan bir hatun yazarı var. Yazılarını okurken çimlerde yatıyormuşum ve gözlerim kapalı bir şekilde onun sesinden yazdıklarını dinliyormuşum gibi hissediyorum. Önerdiği, bahsettiği her şeyi tereddütsüz edinebileceğiniz bir insan; Julia.

Evet, blogmaniadaki ilk yazımın sonuna geldik sevgili okuyucular. Hepinizi yanaklarınızın tepeciklerinden öpüyor ve üşenmeyip, link bile verdiğim blogları bağrınıza basmanızı öneriyorum.
Sevgiler.
Devamı >>

10 Mayıs 2011 Salı

Merhaba ben ukturk, blog yazmaya nasıl başladım ?

Merhaba. Az sonra okuyacaklarınız bir blogcunun hazin dolu blog yazmaya başlama hikayesi olup şimdiden çekirdeklerinizi hazırlamanızı öneriyorum. Çünkü böyle hikaye dizilerde bile yok. Sürükleyici ve bir o kadar da etkileyici bir hikaye. Yıllardır kendime sakladım bu hikayeyi ama 7 güzeller güzeli blogcunun beni mimlemesi ile sizlerle paylaşma kararı verdim. Bir an kendimi "demir prens ve 7 güzeller" masalında sandım, sonra geçti. Beni bu zorlu blog yolunda hiç yalnız bırakmayan uzatmalı sevgilime de buradan sevgilerimi iletiyorum. İyi ki varsın canım!!1 Kıskananlar anten taksın öhömm!


Blogculuk hikayem aslında doğumumla birlikte başlıyor. Yıllardan 1984 (hala gencim) aylardan Mart ben dünyaya gelmişim. Dünya için büyük bir adım gerçekten. Ben doğduğumda doktor bey (harbiden büyük adam) demiş ki, "bu çocukta ışık var gelecekte çok büyük blogcu olacak". Tabii o zaman blog diye bir şey yok bizimkiler anlamamış ne dediğini doktorun. Yıllar sonra ben babamın karşısına geçip, "buba ben blog yazıyomm" dediğimde babam gel evlat seninle biraz konuşalım diye bana bir bir anlattı bu hikayeyi. Geleceği görmek böyle bir şey sanırım. Anlayacağınız blogcu olunmaz doğulur!!!

Genetik kodlarıma işlenmiş olan blog olayına yıllardan 2008'de başladım tam anlamıyla. O zamanlar Türkiye'de değilim. Böyle eğitimsel amaçlarla çıktığım yolda orada burada sürtüyordum. Okuldaki sarışın bir güzeli bir şeyler yazarken görmemle değişti tüm hayatım. Kıza sormadım ne bu diye utandım ama araştırdım. Uzun uzuuuunnn araştırmalarım sonucu yazdığı şeyin bir blog olduğunu öğrendim ve o an gözlerimde beliren ışıltı geceyi aydınlattı resmen...

Düşündüm ki galiba bu bloglarda hep böyle güzel sarışınlar var hep onlar yazıyor. Böyle deli bir ortam. Rüyalarıma bile girdi. Blog yazıyorsun her yer sarışın kız kamera falan açıyorlar sonra her gün birinde parti falan var. Ne günlerdi... (O günden beri rüya görmüyorum kotamı doldurdum) Sonra ben de yazayım, rızkım neyse ben de alırım diye düşündüm. Bu düşünce doğrultusunda blog açmaya karar verdim. Hemen de açtım, benden daha fazla mahrum kalmasın sarışın blogcu kızlar değil mi? Ne kadar da düşünceliyim. Keşke tüm erkekler benim kadar düşünceli ve kadın ruhundan anlasa ama nerede ara ki bulasın!! Özellikle bloglardaki erkekler. Blogcu kızlar her şeyin iyisini hak ediyor zaten. Erkekler kendine çeki düzen versin. Neyse efenim, polemiğe girmek istemiyorum!!1

Yazmaya başladım ve sarışınları beklemeye koyuldum. Baktım onların beni bulacağı yok o zaman ben onları bulurum fikriyle blog blog gezmeye başladım. Epey bir mesai harcadım buna gerçekten. Ama bu mesaimin karşılığını aldım fazlasıyla. Bir çok blog tanıdım. Sarışın ararken esmer buldum bazen kumral buldum. Sonra onlardan sıkıldım biraz kızıllara baktım falan. Ama sarışın malesef. Bu konuda büyük açık var gerçekten. Bu konuya eğilmek gerek!!

Neredeyse 3,5 senede bir arpa kadar yol ilerleyemedim bu amaçta. Zaten yıllar önce de terkeyledim bu yolu. Ben değil sarışınlar kaybetti! Ama bu arama-tarama sürecinde gerçekten çok güzel insanlarla karşılaştım hem güzel yazıyorlardı hem de çok iyilerdi. Örnek vermeye gerek var mı bilmiyorum ama onlar kendilerin çok iyi biliyor. BlogMania köşemizde yer alan değerli arkadaşlar bunlardan bazıları. Ama yine de bir sarışın bulsam ne kaadar iyi olacaktı :/

Böyle hüzün dolu bir hikaye benim hikayem gördüünüz gibi. Yürek kaldırmaz. Ama ben unuttum kabime gömdüm ulvi amaçlarımı ve kendimi yüce Türk blog camiasına verdim. Canım feda bu yolda. Yurtta blog cihanda blog!!

Kalbim blog ile atıyor. Blog olmadan asla. Ya blog ya ölüm!!1
Devamı >>

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Blog aleminin en yakışıklı blogcuları

Merhaba. Yine blog dünyasına yönelik dev bir hizmet ile daha beraberiz. İlkini 10.08.2010 tarihinde yapmış olduğumuz blog aleminin en güzel blogcuları listesinin gelen yoğun talepler üzerine erkek blogcular versiyonunu yapmaya karar verdim. Yani blog aleminin en yakışıklı blogcularını listeleyeceğiz. Gerçekten zor bir seçim süreci oldu. Kızlar daha iyi bilir blog dünyası yakışıklı erkekten geçilmiyor. Hepsi birer Brad Pitt birer Di Caprio. Bakışları, duruşları ve karizmalarıyla tüm genç kızların hayallerini süslüyorlar.


Seçim süreci çok zorlu oldu aslında. Çok fazla erkek blogcu olmasa da hepsinin ayrı ayrı yürüyen karizma olması beni zorladı açıkçası. En güzel blogcuları seçerken bu kadar zorlanmamıştım. Bu delikanlıların elini sallasa ellisi ama hepsi kalbinin prensesini arıyor, o neden siz olmayasanız. Bu fırsat kaçmaz. Hepsi bekar hepsiz gözde, hepsinin içkisi yok umarı yok!!

Şunu da söyleyeyim, yani o kadar çok yakışıklı var ki Türk blog dünyasında, Biscolata yakışıklıları diye lanse edilen Carlos "Türk erkek blogcuları kadar yakışıklı ve karizma değiliz ama yine de geldik, kendimize güveniyoruz" demiş bir söyleşide. Dillere destan yani. Bu harikulade yakışıklıları sizlerle buluşturmak ise bana düşüyor. Hazır mıyız evet işte o yakışıklılar :P


Çok heveslendiniz biliyorum yazıyı görünce hemen geldiniz. uuu beybi yakışıklı erkek blogcular diye ama malesef keşke olsa ama yok. Olsa dükkan sizin. Öyle bir kavram yok bu blog aleminde. "Yakışıklı erkek blogcu". Bu az önce yazdığım zinicirleme tamlama hani Türçe derslerinde bile kabul görmüyor, o kadar ütopik bir örnek çünkü. Kızlar sizin adınıza üzgünüm ama elden gelen bir şey yok. Başa gelen çekilir. Şimdi hemen bir soğuk su içiyoruz bu yazının üstüne, çok iyi gelecek ohh :P Belki başka bahara belkii zor ama belki :)
Devamı >>
 
Copyright Blog Manias All Rights Reserved
ProSense theme created by Dosh Dosh and The Wrong Advices.
Blogerized by Bonard Alfin Blogger Templates.