Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayıdır..
Magma üzerinde yüzen levhalar konveksiyonel akım sayesinde sürekli hareket halindedir. Kıtaların hareketi ile plato sınırlarında kaynama ve ayrılmadaki sürtünmeden oluşan kinetik enerjinin aniden büyük bir güçle boşalabilir. Yer katmanlarında oluşan şok dalgalarının sebep olduğu doğa olayına deprem denir.

Tanımı aynen yukardaki gibi çok garip bir olay değil mi? Konveksiyonel akımlar, şok akımlar ve tanımda geçmeyen İstanbul için kaçınılmaz son olan yıkımlar.!
Apartmanların,dükkanların,hastanelerin ve daha bir çok yerin yıkılması, yerler bir olması ama sadece binalar yıkılmıyor deprem ile yuvalarda yıkılıyor, nice aile parçalanıyor eksik kalıyor, kimisi de tamamen yok oluyor sadece en fazla 30 saniye süren bir sallanma ile. Herşey dümdüz oluyoro kadar yaşanmışlık o kadar elde etitği birikim bir anda kuş olup uçuyor. Yıkımların en kötüsü de gönüller de oluyor ki bu yıllarca geçmiyor insanlardan psikolojk olarak. Büyük depremleri yaşayan insanlar geceleri uykularından korku ile uyanabiliyor.
Ama bu kadar çeşitli yıkımı olan insanı maddi ve manevi çöküntüye uğratan bir olayın etkilerini azaltmak hakkında neler yapılıyor veya birşey biliyor musun deprem ile ilgili. Ne yazık ki hayır. Böyle bir politikası yok çünkü devletin. Günü kurtarma peşindeler gelecek umurlarında deil malesef.
Malumunuz yarın 17 Ağustos. Bundan on sene önce 17 Ağustos 1999'da Kocaeli-Gölcük merkezli 7.4 şiddetindeki Marmara depreminde, 20 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Hasarlı konut ve işyeri sayısı 245 bini aşmıştı.
Peki bu ağır 17 Ağustos faturasına ve yitip giden o kadar insana rağmen herhangi bir değişiklik var mı? Yok galiba. Varsa bile yetersiz. Ben küçüklüğümden beri hep derler 17-18 sene önceden bahsediyorum, "İstanbul'da deprem olacak" diye. Beklenen birşey var yani. Ama göz göre göre ölüme gitmek gibi birşey depreme karşı önlem almamak. İntihardan bir farkı yok bence.
Bir araştırma yapılmış. İstanbul'da şu anda deprem olsa diye. Tahminlere göre 7 şiddetindeki bir deprem de 20 bin ila 40 bin kişi arasında kişi ölecek 120 bin kişi civarındaki kişi ise yaralanacak. Bu en iyimser görüş gibi gözüküyor. Araştırmaya göre yine tüm binaların her 3'ünden biri az veya çok hasar alacak veya yıkılacak. Ama buna rağmen ruhsatsız yapılara belediye elektrik ve su vermeye devam ediyor. Bu da ayrı bir gelişme tabi.
İstanbul'da ki eski yapıların çoğu sağlam değil büyük ihtimal çoğu yıkılacak veya ağır hasar alacak. Devletten hayır olmadığına göre kendi önlemlerimizi alıp hayatta kalma olasılığınızı arttırabilirsiniz. Deprem sigortası yaptırarak deprem olduğunda tüm emeklerinizin uçmasını engellyebilir depremden sonra eğer hala yaşıyorsanız yaşadığınız yıkımın maddi boyutunu silmiş olursunuz. Bunun gibi yapılması gereken birçok şey var. Belki aldığınız küçük bir önlem ile çocuğunuzun veya kardeşinizin yaşamasını sağlayacaksınız, denemye değer bence.Değil mi?
Bu vesileyle de 17 Ağustos depremnde yitip giden canlar için allah rahmet eylesin demek istiyorum. Deprem.!
Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayıdır..
Magma üzerinde yüzen levhalar konveksiyonel akım sayesinde sürekli hareket halindedir. Kıtaların hareketi ile plato sınırlarında kaynama ve ayrılmadaki sürtünmeden oluşan kinetik enerjinin aniden büyük bir güçle boşalabilir. Yer katmanlarında oluşan şok dalgalarının sebep olduğu doğa olayına deprem denir.

Tanımı aynen yukardaki gibi çok garip bir olay değil mi? Konveksiyonel akımlar, şok akımlar ve tanımda geçmeyen İstanbul için kaçınılmaz son olan yıkımlar.!
Apartmanların,dükkanların,hastanelerin ve daha bir çok yerin yıkılması, yerler bir olması ama sadece binalar yıkılmıyor deprem ile yuvalarda yıkılıyor, nice aile parçalanıyor eksik kalıyor, kimisi de tamamen yok oluyor sadece en fazla 30 saniye süren bir sallanma ile. Herşey dümdüz oluyoro kadar yaşanmışlık o kadar elde etitği birikim bir anda kuş olup uçuyor. Yıkımların en kötüsü de gönüller de oluyor ki bu yıllarca geçmiyor insanlardan psikolojk olarak. Büyük depremleri yaşayan insanlar geceleri uykularından korku ile uyanabiliyor.
Ama bu kadar çeşitli yıkımı olan insanı maddi ve manevi çöküntüye uğratan bir olayın etkilerini azaltmak hakkında neler yapılıyor veya birşey biliyor musun deprem ile ilgili. Ne yazık ki hayır. Böyle bir politikası yok çünkü devletin. Günü kurtarma peşindeler gelecek umurlarında deil malesef.
Malumunuz yarın 17 Ağustos. Bundan on sene önce 17 Ağustos 1999'da Kocaeli-Gölcük merkezli 7.4 şiddetindeki Marmara depreminde, 20 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Hasarlı konut ve işyeri sayısı 245 bini aşmıştı.
Peki bu ağır 17 Ağustos faturasına ve yitip giden o kadar insana rağmen herhangi bir değişiklik var mı? Yok galiba. Varsa bile yetersiz. Ben küçüklüğümden beri hep derler 17-18 sene önceden bahsediyorum, "İstanbul'da deprem olacak" diye. Beklenen birşey var yani. Ama göz göre göre ölüme gitmek gibi birşey depreme karşı önlem almamak. İntihardan bir farkı yok bence.
Bir araştırma yapılmış. İstanbul'da şu anda deprem olsa diye. Tahminlere göre 7 şiddetindeki bir deprem de 20 bin ila 40 bin kişi arasında kişi ölecek 120 bin kişi civarındaki kişi ise yaralanacak. Bu en iyimser görüş gibi gözüküyor. Araştırmaya göre yine tüm binaların her 3'ünden biri az veya çok hasar alacak veya yıkılacak. Ama buna rağmen ruhsatsız yapılara belediye elektrik ve su vermeye devam ediyor. Bu da ayrı bir gelişme tabi.
İstanbul'da ki eski yapıların çoğu sağlam değil büyük ihtimal çoğu yıkılacak veya ağır hasar alacak. Devletten hayır olmadığına göre kendi önlemlerimizi alıp hayatta kalma olasılığınızı arttırabilirsiniz. Deprem sigortası yaptırarak deprem olduğunda tüm emeklerinizin uçmasını engellyebilir depremden sonra eğer hala yaşıyorsanız yaşadığınız yıkımın maddi boyutunu silmiş olursunuz. Bunun gibi yapılması gereken birçok şey var. Belki aldığınız küçük bir önlem ile çocuğunuzun veya kardeşinizin yaşamasını sağlayacaksınız, denemye değer bence.Değil mi?
Bu vesileyle de 17 Ağustos depremnde yitip giden canlar için allah rahmet eylesin demek istiyorum.
0 comments:
Yorum Gönder